Neo, Matrix’i anlamaya çalışırken ona, “Yolu bilmekle yolda ilerlemek farklı şeylerdir” derler. Çünkü yolda başına ne geleceğini bilemezsin. Hatta bazen yolun seni nereye götüreceğini de… Önceki gün sezon açılışını yapan İzmir Devlet Tiyatrosu, bir oyuna sığdırmaya çalıştığı “Nereye?” sorusuyla çıktı karşımıza. Alp Tahmaz bizi, Avrupa’ya gitmek isteyen bir grup mültecinin yol hikayesinde buluşturdu. Volkan Özgömeç’in yönetiminde sahneye çıkan tüm oyuncular, izleyenleri de aynı havaya soktular. Koltuklarımızdan çok bir kamyonun havasız, pis kokan ve yarı karanlık kasasının içinden baktık dünyaya. Farklı amaçlarla, farklı noktalara doğru yola çıkan bir grup insanın hayatlarının köşe taşları arasında dolaştık… Amaçları başka başka da olsa istenen yer aslında “insanca yaşama” koşullarına sahip olunan bir yere ulaşmaktı. Gitmek mi, kalmak mı? Bu günlerde hangimizin aklında bu soru yok ki? Bir bataklığa dönüşen Orta Doğu ve içine çekildiğimiz bir ekonomik buhranla karşı karşıyayken bir cevabın peşinden koşarken “Nereye” aklınızı daha da karıştıracak.
***
Madem Matrix’le başladık onun devam edelim. Ziyon’u hatırladınız mı? Ziyon, üretilen yapay zekaların dünyaya hakim olduklarında insanların elinde kalan tek kentti. Ve filmde, makinelerin elinden kurtulmuş olanların tek amacı “insanca yaşayabilecekleri” bu kente ulaşmaktı. Onlar da aynı kamyon kasasında yeni bir gelecek arayan mülteciler gibi daha iyi koşullar peşindeydiler. Çocuklarının daha iyi bir eğitim alacağı, daha güvenli ve yaşanılabilir bir alan istiyorlardı. Bugün kim bunları istemez ki?
Arif Yavuz, Serdar Kamalıoğlu, Hülya Dilek Arda, Egecan İntepeler, Ece Erişti, Ömer Polat, Muhammed Taşdemir, Pınar Uyanık ve Barış Halisdemir oyunun başrollerindeki isimler. O küçücük kamyon kasasının içinde hep beraber savaştan kaçıyor, küresel sermayenin prangalarından kurtulmaya çalışıyoruz. En batıya gidersek kurtulur muyuz? Peki ya hep batıya gittiğimizde aynı noktaya geliyorsak tıkanmış olan bir sistemin parçası haline gelmiş mi oluyoruz?
Ekim ayı boyunca İzmir Devlet Tiyatrosu Konak Sahnede izleyici karşısında olacak “Nereye?” adlı oyun Matrix gibi kendi içinde kendini sorguluyor. Ama bunu çok basit ve çok yalın bir dille yapıyor. Kimi zaman çocuklarını kaybettiği için hiç konuşamayan bir kadının beden diliyle kimi zaman da batan bir tekstilcinin çıkış bulamadığın anlarda sarıldığı haykırışlarında… Yönetmen Yardımcılığını Hülya Dilek Arda’nın yaptığı oyunun dekor tasarımı Murat Gülmez’e, kostüm tasarımı Yıldız Köse İpeklioğlu’na, ışık tasarımı M. Kemal Gürgün’e müziği ise Can Atilla’ya ait.
Sahnedeki ve perde arkasındakiler. Kadro o kadar kalabalık ki… Prömiyerde olmasak tanımayacağız oyuna emek verenleri.
***
Pek çok şey yaptığımız seçimlere dayanıyor. Neo’ya sunulduğu gibi bizim de karşımıza hep iki seçenek çıkıyor. Gerçek olanla, bize yutturulmak istenen... Hangisi o an daha kolayınıza geliyorsa onu seçiyorsunuz. Oysa bu yolculuğu en kolay atlatanlar, kendini en iyi tanıyanlar ve görmekle bakmak arasındaki farkı bilenler oluyor. “Nereye?” dediklerinde vereceğiniz cevaptan şüphe duymuyorsanız devam ediniz. Doğru yoldasınız…
Yolunuz iyi ve güzel olandan geçsin. Bilimden ve sanattan uzak kalmayın.