DİSK/Genel-İş Sendikası İzmir 1 ve 2 Nolu Şubeleri öncülüğünde belediye binası önünde toplanan yüzlerce işçi, seslerini yönetime duyurmak için oturma eylemi başlattı. Eylemde konuşan Genel-İş 2 No'lu Şube Başkanı Ercan Gül, "Biz sadaka değil, hak ettiğimiz ücretlerimizi istiyoruz" sözleriyle işçilerin içinde bulunduğu çaresizliği özetledi. Gül, "Her geçen gün yeni zamlarla boğuşuyoruz ve biz emekçiler yaşam mücadelesi veriyoruz" dedi.
3 aylık gecikme
Başkan Ercan Gül, "Bazı şirketlerde çalışan arkadaşlarımızın mesai ücretleri ödenirken diğer emekçilerin ödenmemesi işçiler arasında çatışmaya ve eşitsizliğe neden oluyor" ifadelerini kullandı. Özellikle İzenerji, İZELMAN ve İZFAŞ şirketlerinde çalışan işçilerin üç aylık fazla mesai alacaklarının hala ödenmediği vurgulandı.
Sendikadan belediyeye cuma gününe kadar mühlet
Belediye binası önündeki eylemin süresiz olmadığını ancak talepleri karşılanana kadar devam edeceğini belirten sendika yönetimi, belediye bürokrasisine Cuma gününe kadar süre tanıdı. Genel-İş 1 No'lu Şube Başkanı Engin Topal, net bir çağrıda bulunarak, "İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin ekonomist bürokratları ödeme takvimini önümüze koymalı, ondan sonra yol haritası çıkarılmalı. Aksi takdirde Cuma gününe kadar bu takvim belli olmadığı sürece eyleme devam edeceğiz" dedi. İşçilerin hizmetleri aksatmamak için direndiğini ancak sabırlarının tükendiğini belirten Topal, "Bu ayaklar 7 gün direnmesini de bilir, gelin sadece oturma eylemi ile kalalım" sözleriyle hem kararlılıklarını gösterdi hem de yönetime uzlaşı için son bir kapı araladı.
'AK Parti'nin ekmeğine yağ sürmek istemiyoruz ama...'
Eylemin siyasi boyutu da sendika başkanının açıklamalarında yankı buldu. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin CHP'li yönetimi ile merkezi hükümet arasındaki gerilime atıfta bulunan Başkan Engin Topal, içinde bulundukları durumu siyasi bir koz olarak kullanmak istemediklerini ancak mecbur bırakıldıklarını ima etti. Topal'ın, "Bu iktidarın özellikle İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin gırtlağına çöktüğünü biliyorum. AK Parti'nin de ekmeğine yağ sürmek istemiyorum ama AK Parti'nin yaptığı gibi siz de çalışan emekçilerin boğazına çöküyorsunuz" şeklindeki sözleri, eylemin en çarpıcı anlarından biri oldu. Bu ifadeler, işçilerin hem merkezi hükümetin baskıları hem de yerel yönetimin finansal sıkıntıları arasında sıkışıp kaldığını ve her iki taraftan da mağduriyet yaşadığını gözler önüne serdi.




