Uzun süredir beklenen yağmur, İzmir'in turistik ilçesi Foça'ya sabah saatlerinde adeta bir kâbus gibi çöktü. Meteoroloji 2'nci Bölge Müdürlüğü Tahmin ve Erken Uyarı Merkezi'nin yaptığı uyarıların ardından başlayan sağanak, kısa sürede etkisini artırarak tüm ilçeyi esir aldı. Gök gürültüsüyle birlikte bardaktan boşanırcasına yağan yağmur, ilçe sakinlerini ve esnafı hazırlıksız yakaladı. Özellikle ilçe merkezindeki ana arterler ve sahil bandına yakın sokaklar, yetersiz kalan altyapı nedeniyle dakikalar içinde sular altında kaldı. Yağmura dışarıda yakalanan vatandaşlar, dükkan tentelerine, otobüs duraklarına ve kapalı alanlara sığınarak çaresizce yağışın dinmesini bekledi. Manzara, kuraklığın konuşulduğu bir bölge için oldukça ironikti; sokaklar adeta birer nehre dönerken, rögarlar taşan suları tahliye etmekte yetersiz kaldı.
Yağmurun ikinci adresi Aliağa oldu
Foça'yı etkisi altına alan şiddetli yağış dalgası, rotasını sanayi kenti Aliağa'ya çevirdiğinde de benzer manzaralar yaşandı. Foça'daki felaketten kısa bir süre sonra Aliağa semalarında beliren kara bulutlar, ani bir şekilde boşalarak kenti sular altında bıraktı. Özellikle sanayi bölgelerine giden yollarda ve kent merkezindeki çukur alanlarda oluşan dev su birikintileri, trafiği felç etti. İşe gitmeye çalışan sürücüler, araçlarıyla suların içinde mahsur kalırken, bazıları ise risk almayarak araçlarını yol kenarlarına çekip beklemek zorunda kaldı. Trafikte yaşanan aksamalar nedeniyle uzun kuyruklar oluşurken, aniden bastıran yağışın şiddeti, kentin günlük yaşam ritmini tamamen bozdu.
Ekipler teyakkuza geçti, altyapı yine sınıfta kaldı
Her iki ilçede de yaşanan su baskını felaketinin ardından belediye ekipleri teyakkuza geçti. İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı İZSU ekipleri ve ilçe belediyelerinin fen işleri müdürlükleri, tıkanan rögarları açmak ve suların tahliyesini hızlandırmak için yoğun bir çaba sarf etti. Vidanjörler ve motopomplar, özellikle kritik noktalarda biriken suları çekmek için seferber oldu. Ancak ekiplerin mücadelesi, sağanağın şiddeti ve altyapının yetersizliği karşısında zaman zaman çaresiz kaldı. Yaşanan bu olay, bir kez daha kentlerin ani ve şiddetli yağışlara karşı ne kadar savunmasız olduğunu gözler önüne serdi. Uzmanlar, iklim değişikliğiyle birlikte bu tür ekstrem hava olaylarının daha sık yaşanacağına dikkat çekerek, kent altyapı sistemlerinin acilen gözden geçirilmesi ve modernize edilmesi gerektiği konusunda uyarılarda bulundu.
Vatandaş hem isyan etti hem de umutlandı
Sokakların göle döndüğü ilçelerde vatandaşların tepkisi iki yönlüydü. Bir yandan ev ve iş yerlerini su basma tehlikesiyle karşı karşıya kalanlar ve trafikte mahsur kalanlar, altyapı yetersizliğine isyan ederken, diğer yandan kuraklığın pençesindeki bölgeye düşen her yağmur damlası bir umut olarak görüldü. Ancak bu tür sel felaketine yol açan ani yağışların, yer altı sularını ve barajları beslemek yerine büyük ölçüde akıp giderek denize karışması, bu umutları da boşa çıkarıyor. Yaşananlar, kuraklıkla mücadelenin sadece barajlardaki su seviyesini takip etmekten ibaret olmadığını; aynı zamanda yağmur suyunu hasat edebilecek, şehirleri sele karşı koruyacak ve suyu toprağa kazandıracak modern altyapı yatırımlarının ne kadar hayati olduğunu bir kez daha acı bir şekilde gösterdi.




