Döviz aldı başını gidiyor.
Kimine göre dış güçler operasyon yapıyor.
Kimine göre ise uzun vadede ekonomimiz kötü yönetildiği için bu durumdayız.
Sonuçta aynı gemideyiz ve birlikte batıyoruz.

***

Bu durumu Temel ile İdris de birlikte çıktıkları avda yaşamışlar.
Temel ile İdris Fransa’ya geyik avına gitmiş.
Deniz uçağıyla bir krater gölüne inecekler, dağlarda avlanacaklar sonra dönecekler.
Uçakla av yapacakları yere gelirler.
Pilot, “Beyler göle indik, size iyi avlar. Bir hafta sonra tekrar bu göle sizi almak üzere iniyorum. Ancak şunu peşin peşin söyleyeyim, adam başı bir geyik taşıma hakkınız var. Deniz uçağı daha fazlasını kaldırmıyor.”
Temel ile İdris, “Tamam, biz zaten seri avı düşünüyor değiliz, asıl kafamız dağılsın diye buradayız” diye yanıtlarlar
Bu duruma memnun olan pilot, “Harika o zaman. İyi avlar” diyerek yeniden kalkar.

***

Bir hafta sonra deniz uçağı göle iner.
Pilot bir bakar ki, bizimkilerin yanında, adam başı iki geyik.
Sinirlenir ve, “Bravo, adam başı tek geyik demiştik. Bu uçak, bu ağırlığı taşımaz” der.

***

Temel ile İdris ısrarcıdır. “Taşır taşır” der.
Pilot da inatçıdır, “Taşımaz” der.
Temel ile İdris ısrarla “Taşır taşır” der.
Pilot sinirlenir, “Beyler bakın burası Avrupa Birliği. Her şeyin bir kuralı var. Nizam var intizam var. Dört geyikle binerseniz bu uçak havalanamaz” diye çıkışır.
Temel ile İdris ısrarla, “Havalanır, havalanır” der.
Pilot bu sefer de, “Olmaz” der.

***

Temel ile İdris bu kez de, “Geçen yılki pilot havalandı ama” diyerek pilotu dolduruşa getirmeye çalışırlar.
Bunu duyan pilot şaşırır ve “Havalandı mı? Dört geyikle mi? Buradan mı?” diye sorar.
Temel ve İdris, “Evet tastamam öyle. Geçen yılki pilot, dört geyikle havalandı” der.

***

Pilot bir an düşünür ve, “Madem o pilot yaptı, ben de yaparım. Hayatımda ilk defa böyle bir şey yapıyor olacağım ama kanıma girdiniz. Hadi yükleyin geyikleri, binin, bağlayın kemerlerinizi. Kalkalım...” der.
Dört geyik uçağa yüklenir, Temel ve İdris de uçağa biner.
Pilot gazı verir.
Deniz uçağı göl üzerinde süratlenir, süratlenir…
Kızaklar sudan kesilir ama uçak bir türlü ağırlığı kaldırıp yükselemez.
Ve sonuçta burun üstü ormanın içine çakılır, bin parçaya ayrılır.

***

Şans eseri kimsenin burnu kanamadan herkes kurtulur.
Ormanda, yarı baygın, paramparça olmuş uçağın yanında, bizim avcılardan İdris kendine gelir, kafayı kaldırır.
Temel de gözlerini açmıştır
İdris Temel'e sorar: “Ula Temel, neredeyiz biz?”
Temel şöyle bir etrafına bakar ve “Hemen hemen geçen yıl düştüğümüz yerin 200 metre kadar gerisindeyiz” der.

***

Kıssadan hisse:
Temel ve İdris özetlemiş zaten.
Bir önceki yılın 200 metre yakınındayız.