Bu bir insanlık suçu. 6 Yaşındaki bir sübyanın evledirilmesinin, yıllarca tecavüze uğramasının bir açıklaması olabilir mi?
Şimdi 'Suçlu ayağa kalk ! ' dersek kimler üstüne alacak bu rezilliği?
Yalnızca bu evliliği organize eden utanmaz anne-baba mı? Minnacık bebeğe tecavüz eden sapık mı?
Bu saçma-sapan nikahı kıyan imam (Ki küçük kızın babası olduğu belirtiliyor), nikaha şahitlik yapan yüz karaları, Hiranur Vakfında 13 yaşında nişan, 14 yaşında düğün yapılırken ilgisiz kalan yetkililer, mağdur 14 yaşında hastaneye gittiğinde polise bildirildiği halde doğum kağıdı istemeyen savcı,yine kemik yaşının belirlenmesi için hastaneye gidildiğinde yaşı büyük bir kadının teste girmesine izin veren yetkililer, takipsizlik kararı veren savcı masum mu ?
Olayı görmemezlikten gelen medya mı? Sessiz kalan sivil toplum örgütleri mi?Sendikalar mı? Meslek kuruluşları mı? Sanatçılar mı?,Sporcular mı?, Akademisyenler mi? Sosyal medya fenomeleri mi? Kim?, Kim?...
Peki ya şimdi? Mağdurun açık ifadeleri ses kayıtları ve fotoğraflar  ile kanıtlanmışken anne-babanın 27 yıl, tecavüzcünün 57 yıl hapsi istenirken ,zanlıların delilleri karartma ve yurt dışına kaçma olasılığı bulunurken tutuksuz yargılanmak üzere duruşmanın 6 ay sonraya atılmasını nasıl izah edeceksiniz
Mağdur H.K.G , 2020 yılında şikayetçi olmasına karşın ,iki yıl olaya müdahil olmayan ,rezaleti gizleyen ilgili bakanlıklar mı?
Kim masum? Başka bir olayda tecavüze uğrayan çocuk için 'Bir defadan bir şey olmaz' diyen bakan mı? Yoksa 'Çocuğun rızası vardı.' diyen bakan mı?
Bu masum yavrunun hiç okula gitmediği ortadayken Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri neredeydi? Ki bugün 5-17 yaş arası Bir milyon 700 bin çocuk okula gitmiyor.
'Tecavüzcüsüyle evlenme ' önergesini Meclise getiren iktidar milletvekilleri mi masum?, Küçük çocukların evlenmesini yasaklayan 'İstanbul Sözleşmesinden çıkan iktidar partileri mi? Kadın düşmanı tarikat şeyhine '''Kanaat Önderimiz' diyenler mi?
Peki ''Sosyolojik yapı değişti, 1925 tarihli yapı kadük oldu' diyen muhalefet partisi milletvekili, Devrim Kanunlarının geçerliliğini yitirdiğini iddia ederken masumiyetin neresinde ? Ya da 'Tarikatlar sivil toplum örgütüdür.Denetlensin yeter'' diyen muhalif milletvekili...
Saadet  Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ise ''Tarikatlar, Kuran Kursları kapatılsın olmaz.Ne için diyorum;İslam'a önyargılı baktıkları için söylüyorum. Ben bu konunun istismara vesile edilmemesi sebebiyle gündemde tutulmamasını arzu ederim. Tarikatlar bir dernek mi ki kapatılsın ?''
Neresini düzeltelim? Kim İslam'a ön yargılı bakıyor? 6 yaşındaki bir sübyanın tecavüzüne karşı çıkmanın, olayın bir tarikatle ilişkisini ortaya çıkarmanın İslama karşı bir önyargıyla ne ilgisi olabilir? ''Tarikatlar bir dernek değil ki kapatılsın ' diyor Karamollaoğlu. Bırakın Allah aşkına !
Bu cemaatlerin ,tarikatların kurdukları vakıf ya da dernekler aracılığıyla palazlandığını bilmiyor mu Sayın Genel Başkan ?
Cumhuriyet Gazetesi Muhabiri Rıfat Kırıcı araştırmış; Tarikat ve cemaatlere bağlı olarak kurulmuş 247 vakfın adının başında 'İlim' ,50 vakfın adının önünde 'İslam', 14 vakfın adının önünde ise 'Kuran ' geçmekte.Bu vakıflara iktidarın verdiği destek, akıtılan paralar ayrı bir araştırma konusu ...
Yiğit kalem,Atatürk devrimlerinin yılmaz bekçisi Uğur Mumcu 'nun 1 Mart 1987 yılında yazdığı yazıdan bir bölümle noktalayalım ;
 ''Bir kolumuz siyasette, öbür kolumuz ticarette, ayaklarımız da tarikatlarda...
Bir üçgen bu.Ticaret, siyaset, tarikat üçgeni ...
Bunlar dindarın sahtecileridir..Zavallı, yoksul Müslüman yurttaşların kanlarını emenler de bunlardır. İnanç sömürücüleridir bunlar .
Atatürk'ü laiklik ilkesinin ne kadar yararlı ,ne kadar gerekli olduğunu , bu din sahtecileri ortaya çıkınca daha iyi anlıyoruz .''