Sevgili okurlarım...
Bundan tam 41 yıl önce gözlerin görmez olduğu, kulakların duymaz olduğu, vicdanların sızlamaz olduğu bir gün yaşanmıştı Maraş’ta: Maraş Katliamı.
23 Aralık 1978’de katliamın bütün planları ve hazırlıkları yapılmıştı.
“Öteki” dedikleri yani katledecekleri insanların evlerini kırmızı boyayla çarpı işareti koyarak önceden belirlemişlerdi.
Ve 24 Aralık 1978 günü acımasız ve vicdansız sürüler katliamı başlattılar.
Çocuk, kadın demeden onlarca insanı hunharca öldürdüler.
Maraş katliamı, gözü dönmüş bir faşizmin bu topraklarda yarattığı bir katliamdır.
Savunmasız, silahsız “öteki” olan herkesin düşman görülüp, öldürüldüğü bir gündür Maraş katliamı.
Maraş önceden alınmış bir karardır, sinsice planlanmış ve örülmüş bir vahşetin adıdır.
O Maraş ki;
Alevi’siyle, Sünni’siyle, Türk’üyle, Kürt’üyle Fransız işgaline direnmişti.
O Maraş ki; onurlu bir direnişin ve özgürlük için gerektiğinde ölmenin bayrağını kaldırmıştı.
Sütçü İmam gibi yiğitlerin çıktığı bir Maraş’ta gözü dönmüş caniler kendi halkını kırıyordu.
Hitler’in yaptığı soykırım gibiydi, Maraş katliamı.
Bu insanlık dışı katliamda; resmi kayıtlara göre 110 kişi ölmüş, 1000’den fazla kişi yaralanmış, 553 ev, 288 işyeri yakılmış ve yıkılmıştır.
Bu katliamla 12 Eylül faşist darbesine gide yolun kilometre taşları döşenmişti.
Küresel güçlerin uşakları, Maraşlıyı Maraşlıya katlettirmişti.
Ardından Çorumluyu Çorumluya, Sivaslıyı Sivaslıya katlettirdi.
İşte o günden bugüne Maraşlı Maraşlıdan, Sivaslı Sivaslıdan, Çorumlu Çorumludan korkar olmuştur.
Bütün ezilenler, bütün yoksullar, bütün ötekiler ve çaresizler hepimiz kardeşiz.
Ancak acılarımızı birleştirirsek, insanlara insan gibi davranırsak korkusuzca bakabiliriz birbirimizin gözbebeklerine.
Suyun ve ateşin o hayat veren iklimini ancak, o zaman tadarız birlikte.
Anadolulusuyla, Rumelilisiyle, Ailevisiyle, Sünni’siyle, Türk’üyle, Kürt’üyle, Doğulusuyla, Batılısıyla ile hepsi biziz.
Bu ülkede artık Yeni Maraşlar, yeni Çorumlar, yeni Sivaslar yaşanmasın.
Anaların, bacıların yürekleri yeniden yanmasın.
Bu topraklarda yaşayan herkes kardeştir, akrabadır, yurttaştır.
Bu topraklarda birlikte yaşamanın tohumları geçmiş zamanlarda ekilmişti.
Hacı Bektaşi Veli, Pir Sultan Abdal, Yunus Emre, Mevlana ekmişti bu tohumları.
Dostluğun sevgisiyle bir filiz gibi açıp özgürce çoğalmalıyız bu topraklarda.
İnsanların inançlarından, kimliklerinden dolayı bölünerek birbirine düşmeyecekleri
güneşli bir gelecek hepimizin çocukları ve torunları için.
Bir olalım, diri olalım, çok çeşitlilik içinde birlik olalım…