1957’den buyana durmadan (3-S’li) yazılar yazdım. Ne mi yazdım? Spor- sanat- siyaset… Meşhur atasözüdür; “Zaman sana uymazsa, sen zamana uy!”

Malum; zaman, o zaman değil! 20 yıldır ben de zamanın fırdöndü siyasetine uyup, 3-S’lerimde sıralamayı bozup bazen siyaseti, bazen sporu ve de sanatı ön plana çıkardım. Tabii ki sağlığı da

ihmal etmedim. Kimse kusuruma bakmasın; siyasetteki kadınımıza, erkeğimize ölçüsüz ve de ahlaka mugayir (aykırı) sözler sarf edilince rotayı spor-sanat içerikli konulara çevirdim. Sanırım iyi de oldu. İşte son iki haftada sporumuz üzerine yazdığım yazılar sizlerin beğenisini kazandı. İsterseniz bugün de sanat dünyamıza, özellikle İzmir’deki sanat hareketlerine göz atalım.

* * *

İzmir’in gündemini elinde tutan, pek çok sergi açan değerli kardeşim Esat Erçetingöz’ün gazetemizde yayınlanan ve de sihirli objektifi ile desteklediği “Günün menüsü”ne takılıp sanat faaliyetlerini takibe çalışıyorum. Sanat, “insanın duygu, düşünce ve hayallerini, somut ve

soyut malzemelerle yaratıcı gücünü kullanarak kişiyi etkileyecek biçimde anlatmasıdır” diye tarif edilir... Kısacası, sanat, en genel anlamıyla “yaratıcılığın ve hayal gücünün ifadesi” olarak ifade edilir. Bernard Shaw’ da şöyle der: “Yüzünüzü görmek için aynaya bakarsınız, ruhunuzu görmek için sanat yapıtlarına bakarsınız.”

Bakın, Cumhuriyetimizin banisi, her alanda ülkemizi medeni dünya ile aynı parkurda yarıştıran Mustafa Kemal Atatürk’ümüz sanat için ne diyor: “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş olur.”

* * *
Levn Sanat Atölyesi tarafından Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde 1 Haziran’da açılan ve 15 Haziran’a kadar devam edecek olan Geleneksel Türk ve İslam sanatlarından tezhip, minyatür ve ebru sergisini gezen ve de takdir edenlerdenim. Tezhip-minyatür sanatçısı Ayşe Burcu Özkan’a, “Kursiyerlerinin eserlerini adeta görücüye çıkardığı sergiye ilgi nasıldı?” diye sordum. İşte anlattıkları: “Beklediğimizden çok yoğun bir ilgi ile karşılaştık. Müthiş bir kalabalık gerçekten tezhip minyatür ve ebru seyretmek için adeta birbiriyle yarıştı. İzmir’imiz ve bizim için gurur kaynağı olan bu sergi silsilemizi her yıl devam ettirmek için çabalayacağız.”

İzleyici yorumları için de, “Genel olarak pek çok kişi hem merak hem de önyargılarını kırmak için gelmişti.. Bunda maalesef tanıtımı kısıtlı olan klasik sanatlarımıza ön yargılar da hakim! Ben bu disiplinlerin sanatçısı olarak emelimize ulaştığımızı, ancak daha yolumuzun da uzun olduğunu düşünüyorum” dedi.

Öğrencileriniz ve eserleri hakkında bilgi verebilir misin? Bu sergideki rolleri neydi?” diye sordum. İşte anlattıkları: “Ebru, tezhip ve minyatür öğrencilerimizin eserleri çok üst seviyededir. İzleyicilerin asıl inanamadığı da bu oldu.. çok emek ve gayret sonucu aylardır bebek adımlarıyla ortaya çıkan eserler herkesi büyüledi.. şimdi hakkettikleri olumlu geri dönüşlerle onların hayatına bir iz bırakmış oluyoruz.”

Ayşe Burcu, Levn Sanat olarak sanat eksenli hedefini de şöyle çizdi: “Kesinlikle bize ait olan geçmişin izlerini taşıyan klasik sanatlarımızı daha çok kitleye ulaştırabilmek sahip çıkmak geliştirmek ve zamanın ötesine çıkarabilmek…Bu şehrimiz için de prestij meselesidir.”

Levn Sanat eğitim süreci için de şunları ifade etti: “Şimdi sergiyle beraber yaz moduna giriyoruz. Daha hafif daha güncel ve öğrencinin elini geliştirmek maksatlı eğitime devam ediyoruz. Eylül ayının ikinci haftasıyla beraber kış dönemi eğitimine giriyoruz.. Bu dönemde daha profesyonel işler için ön hazırlık ve eğitim sürecimiz başlıyor. Yıllık rutinimiz bu şekilde olmaktadır.”