Rojda DOLGUN/Buca Belediyesi’nde Haziran ve Temmuz maaşlarını alamayan, ayrıca toplu iş sözleşmesi farkları da ödenmeyen DİSK Genel-İş Sendikası üyeleri, pazartesi günü iş bırakma kararı aldı. İşçiler, belediye binasında başlattıkları işgali ikinci gününde de devam ettiriyor. Geceyi içeride geçiren işçiler, sabah erken saatlerde yeniden belediye önünde toplanarak eylemlerini sürdürdü.
Eylem nedeniyle ilçede temizlik ve altyapı hizmetlerinin durması üzerine kent sokaklarında çöp yığınları göze çarpmaya başladı. Buca halkı, yaşanan kriz nedeniyle günlük yaşamda aksaklıklarla karşı karşıya kaldı. İşçiler ise sorumluluğun kendilerinde olmadığını, maaşlarını ödemeyen belediye yönetiminin halka bu tabloyu yaşattığının altını çizdi.
Alacaklar 200 bin TL’yi aştı
Edinilen bilgiye göre, işçilerin Haziran, Temmuz ve Ağustos maaşları yatırılmadı. Ayrıca geriye dönük TİS farkları da ödenmedi. Krizin giderek derinleşmesiyle birlikte en düşük işçi alacağının 200 bin TL’yi aştığı belirtiliyor. Sendika yöneticileri, “En az iki maaş ödenene kadar eylemlerimizi sürdüreceğiz” diyerek taviz vermeyeceklerini duyurdu.
"Buca işçisi köle değildir"
İşçiler direne direne kazanacaklarını belirtirken "Hak verilmez alınır, zafer sokakta kazanılır", " Bize ekmek yoksa size huzur yok", "Buca işçisi köle değildir" sloganları attı.
DİSK Genel İş İzmir 6 No'lu Şube Başkanı Değer Yıldız sendikadan korkulması gerektiğinin altını çizerken şu ifadeleri kullandı:
"Kimseden korkacak bir durum yok. Bu saatten sonra sendikadan korksunlar. Sonuna kadar direneceğiz. Başka yolu yok. Artık kendinize gelin. Geliyoruz işyerinde 8 saat işverene hizmet ediyoruz. Peki aynı disiplini, cesareti, fedakarlığı neden göremiyoruz? Başkası için her türlü fedakarlığı yapıyoruz. Bu saatten sonra kendi haklarımız için buradayız. Bu mücadele başarıya ulaşmak zorunda. Örgütlü bir aileyiz. Birlikte hareket etmeyi, düşünmeyi öğrenmeye başlayan bir aileyiz. Biz çabamızı ortaya koyacağız. Artık burada ok yaydan çıktı. Biz Buca halkıyla karşı karşıya gelmeyeceğiz. Ama önce bizim haklarımızı verilecek. Artık çocuğumuza anlatacak bir hikayemiz ve sözümüz yok. Çocuklarımıza çanta ve kalem alamadığımız için direneceğiz. Ya başaracağız, ya başaracağız. "
