Basın özgürlüğünde bu kaçıncı sınıfta kalışımız, sayısını unuttum. O kadar çok gazetecilere özgürlük yazısı yazdım ki. Ama ne yazık ki sonuç değişmiyor. Durumumuz yine kötü.

Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü raporuna göre ülkemiz basın özgürlüğünde 157’nci sırada. Türkiye en kalabalık basın hapishanesi konumunda. 150’den fazla basın çalışanı hapiste.

Düşünce kuruluşu Freedom House son 10 yılda basın özgürlüğünün gerilediğine dikkat çekti: “Sadece otoriter değil etkili bazı demokrasilerde de popülist liderlerin, iktidarlarını sağlamlaştırmak için bağımsız gazeteciliği bastıracak yeni yöntemler uyguluyorlar. Gazetecilerin susturulması ve yandaş kuruluşların desteklenmesi için ekonomik, yasal ve yasadışı birçok yönteme başvuruluyor.”

***

Kısmen özgür ülkeler arasında saydığı Türkiye’yi değerlendiren Freedom House raporunda basın özgürlüğünün aniden ve şiddetli biçimde düştüğü ülkelerde internetin önem kazandığı belirtildi. Raporda ayrıca Türkiye’de 150 basın kuruluşunun kapatıldığı, yüzlerce gazetecinin terörizmi destekleme gibi sahte suçlamalara maruz kaldığı vurgulandı. Bu arada tutuklanma ve işsiz kalma risklerini göze alarak çalışan gazetecilerin önündeki bir diğer engel de değiştirilen basın kartları yönetmeliği. Bunun sonucu 4 ayda 682 kart iptal edildi. Basın özgürlüğü konusunda Papa’nın açıklaması çok ilginç.

***

Papa gazetecilere hitaben yaptığı konuşmada basın özgürlüğünün önemine vurgu yaparak diktatörlüklerin attığı ilk adımlardan birinin basın özgürlüğünü ortadan kaldırmak olduğunu söyledi,Papa,görevlerini yaparken baskılarla karşılaşan, hatta öldürülen gazetecilerin kendisine acı verdiğini belirtti.Papa ayrıca basın ve ifade özgürlüğü bir ülkenin sağlık durumuna dair önemli bir göstergesi olduğunun altını çizerek gazeteciliğin gerçeğin aranmasına katkı sağladığını ve insanları özgürleştiren tek gerçek olduğunu anlattı. Gazetecilerin de basın özgürlüğüne bakışları şöyle.

***

Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, “Türkiye’de gazeteci olmak bir insanın başına gelebilecek en uçları deneyimleme ihtimalidir.İstiyorsan bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, gerçeği kurtarmaktır” dedi. Sözcü Gazetesi yazarı Çiğdem Toker’de mesleğe yeni başlayan, başlayacak gençlere söylemek istediğim ilk şeyin gazeteciliğin gücünün ve iktidarı elinde tutanlara soru sorulabildiği zaman bir sonuç ürettiğinin hatırdan çıkarılmaması gerektiğini belirtti: “Bu temel gerek yerine getirilemiyorsa gazeteci olmak şart değil.Şu anda bir hayal gibi görünse de gazetecilik ancak güç odaklarından bağımsız yapılabildiği ölçüde asıl amacı olan hakikate yaklaşır.”

Haftaya yeniden buluşmak üzere hoşça kalın dostlar.