Köhne Bandırma Vapuru Mustafa Kemal ve dava arkadaşlarını Samsun'a ulaştırmıştır. Vapurda mürettebatın dışında Müfettişlik Kurmay Başkanı Kazım (Dirik), Yardımcı Kurmay Yarbay Arif (Ayıcı), Harekat Şubesi Şefi Hüsrev (Gerede), Topçu Kumandanı Binbaşı Kemal (Doğan), Sıhhiye Başkanı Doktor İbrahim (Tali) ve yardımcısı Doktor Refik (Saydam), Erkanı Harbiye Mulhaki Yüzbaşı Mümtaz ve İsmail Hakkı, Üsteğmen Arif Hikmet, Emir Subayı Üsteğmen Hayati, Yüzbaşı Ali Şevket, Başyaver Cevat Abbas, Yaver Muzaffer ( Kılıç), Karargah Kumandanı Yüzbaşı Mustafa, İaşe Subayı Abdullah, şifre katipleri Faik ve Memduh Beyler ve karargah Doktoru vardır. Vapurda ayrıca Sinop'a mutasarrıf olarak atanan Mazhar Tevfik ve 18 atıyla kaçak olarak binen Albay Rafet bulunmaktadır.
Mustafa Kemal ve arkadaşları karaya ayak basar basmaz belediyeyi ziyarete giderler. Belediye binasının önünde patlak postallarından ayak parmakları fırlamış, üstü başı paramparça, açlıktan avurtları çökmüş, gözlerinde umutsuzluğun derinleştiği bir Türk askeri ile karşılaşırlar. Terhis edilmiş asker sokak ortasında bırakılmış, sessiz sessiz ağlamaktadır. Mustafa Kemal askerin önünde durur ve sorar;
“Asker ağlamaz arkadaş, sen niye ağlıyorsun?”
Asker başını kaldırır, bu yüzü tanır. Çanakkale'deki kumandanı Miralay Mustafa Kemal'dir. Şaşırır, dikkatle bakar. O şimdi paşadır. Asker dilini yutmuş gibidir. Mustafa Kemal yine sorar;
“Söyle niye ağlıyorsun?”
“Düşman memleketi bastı. Hükumet beni terhis etti. Silahımızı elimizden aldılar. Toprağıma giren düşmanı ben şimdi ne ile öldüreceğim?”
“Üzülme çocuğum, gel benimle”
Sonra Cevat Abbas Bey'e döner;
“Cevat Bey, biraz sonra fırka karargahına gittiğimizde Binbaşı Mahmut Ekrem Bey'e söyle, bu çocuğu giydirip tepeden tırnağa silahlandırsınlar. Bu bizim yeni ordumuzun ilk askeridir!”
İşte Kuvayı Milliye'nin ilk askeri bu çocuktu. Artık Ordu Samsun' da kurulmuş, Kurtuluş'un ilk adımı atılmıştı. Bu millet en zor durumlarda umutsuzluğa düşmemiş, mucizeler yaratmasını bilmişti. Umutlarımızı bugün de hiç yitirmedik.