Boşanma davası almıyorum. Benliklerini sevgi olarak diğerine yönelterek mahremini diğerine açmış, acılarını sevinçlerini ve zorlukları paylaşmış, hele çocuk da yaparak adeta tek-bir olmuş eşlerin düşman kesilmelerini anlamıyorum!

Birbirlerini anlamaz, hoş görmez hale gelip diğerine acı çektirerek ceza vermek, zarurete düşürmek için öz çocuklarını bile kullanmalarına, masum evlatlarına travmalar yaşatmalarına, yargılama sürecinin mantıksızlığına, yargı mensuplarının insafsızlığına, kanunlardaki insan doğasına aykırı kurallara ve genel işleyişe tahammül edemiyorum!

Boşanma davalarında, insanların olduğu gibi yargı sisteminin de kötü ve karanlık tarafı ortaya çıkıyor. Boşanma davası ile birlikte güvenin yerini şüphe, güzelin yerini çirkin, dayanışmanın yerini yıkıcılık, dürüstlüğün yerini yalan, zenginliğin yerini fakirlik ve muhtaçlık, mutluluğun yerini mutsuzluk, nefret ve hiddet alıyor. Bitmeyen boşanma davası yeni çekişmeler ortaya çıkarıyor. Aile dostum bir çiftin boşanma davası yıllardır sürüyor. Resmiyette evliler ama yıllardır ayrı yaşıyorlar. Sırf boşanma geciktiği için aralarında 81 adli dosya daha açılmış. Artık reşit olan çocukları süreçte ne kadar hırpalandılar Allah bilir!

Ortalama dört-beş sene süren, 2022’deki sayısı 2 milyon 874 bin 491 olan aile hukuku davalarında ortalık adeta kan gölü! Bir yanda birkaç ay evli kaldığı için hayat boyu nafaka ödeyen, işsiz kaldığı için nafakayı ödeyemeyerek hapse girenler, diğer yanda cep harçlığı nafakayı bile zor tahsil eden mazlumlar… Yargı ayağında, eşlerin mali ve sosyal durumlarını hızlıca ve doğru olarak tespit etmekte zorlanan, mali durum araştırması için Almanya’ya Fransa’ya gönderdikleri adli yardım talepleri “Sizin ülkenizde taraflar mahkemeye doğruları söylemiyor mu” diye geri gönderilen mahkemeler. Devlet tarafında ise bu karmaşayı ve basit çözümünü göremeyen bürokratlar, boşanan çiftleri mahkemeden aile danışmanına gönderme planları! Her dosyanın kocaman bir aile dramı olduğundan habersiz ama güya aileyi korumak için bakanlık kuran siyasiler! 

Eşlerin ve çocuklarının boşanma sürecinde yaşadıkları aile dramları kimsenin umurunda değil. Kimin kusurlu olduğunu tespit ederek üst mahkemenin tasdik edeceği bir kararla iyi puan almak, mahkemeleri boşanmayı hızlıca hallederek aile bireylerinin ruh sağlığını korumaktan, mutluluğu tekrar yakalama şansı vermekten daha çok ilgilendiriyor. Nitekim geçen seneki bir Yargıtay içtihadına göre, boşanma kararı temyizde kesinleşmeden eşlerin sadakat yükümlülüğü devam edermiş; başka biriyle sevgili olmaları ya da sevişmeleri hukuka aykırı imiş. Bu gidişle mastürbasyon da yasaklanırsa şaşırmayacağım! 

Oysa boşanma, eşlerden biri evlilik birliğini istemeyip yatağını veya evini ayırdığı anda doğal olarak ve kendiliğinden gerçekleşir. Boşanmanın yargılaması, istinafı ya da temyizi olamaz. Hâkime ivedilikle boşanmayı tespit ederek resmileştirmek düşer. Yargılama, eşlerin çocuklarla ilişkilerini ve nafakayı düzenlemek, birlik mallarını tasfiye etmek, kusurlu olan varsa tazminatı belirlemek içindir. Ancak yargı sistemi, boşanmayı neden olduğu diğer çekişmelerden ayırt etmiyor, hepsini bir torba halinde görmeye çalışarak eşlere ve çocuklara eza ediyor. Boşanma ile yıkılan eşler yeniden hayat kuramıyor, mahvolan hayatlarının hıncını birbirlerine saldırarak almaya zorlanıyorlar!

Yargı ele aldığı her dosyanın bir dram olduğunu ne zaman anlayacak? Halka akılcı hizmet vermeyi ne zaman usul ekonomisine tercih edecekler? Çapsız siyasilere tabi, bilinçsizce mehaz (kaynak) kanunlara tutsak yarı akademisyenler ne zaman halkın ihtiyacına, insan doğasına uyarlı kanun yapacaklar?