Kapalıçarşı romanıyla Ahmet Hamdi Tanpınar Ödülü'nü, Ara Nağme adlı öykü kitabıyla Orhan Kemal Öykü Ödülünü kazanan Fuat Sevimay, beşinci romanında okurunu ironik, fantastik ve alabildiğine mizahi bir okuma deneyimine çağırıyor. İki Aziz ile kurduğu anlatısı, ne zaman tanıyor ne de mekan

Acar okurun 'sürükleyici' diye tabir ettiği, her romandan beklediği özellik tam olarak ne anlama gelir?.. Nedir sürükleyicilik?.. En basit tabiriyle, merak, gerilim ve serüven unsurlarının mümkünse bir arada ve alabildiğine coşkun olduğu bir metnin okuru adeta kendine esir etmesi durumu.

Hevesli yazar adayının, akşamına bitirdiği 'yaratıcı yazarlık' atölyesinden sonra sabahına son noktayı koyduğu ilk romanına yemek yarışmasındaki aşçı adayları gibi "Şundan biraz, az biraz da bundan koyalım" diyerek tüm öğrendiği klişeleri boca ettiğinde bile elde edemediği şeydir. Ki çok geçmeden bu hormonlu turfanda domateslerle yapılan soslardan kendisi bile nefret edecektir. Sürükleyicilik ciddi bir meziyetin ürünüdür. Ayrıca sayısız küçük tercih ve tesadüfün, anlık duygulanım ve kararların, hesaba kitaba gelmeyen değişkenlerin ele avuca gelmez birlikteliğidir.

Manşet Yazar1

Tıpkı bu yazıma konu olan Fuat Sevimay'ın yeni romanı Aziz ile Nikola'da olduğu üzere. Aziz ile Nikola, sadece sürükleyiciliği ile değil sağlam kurgusu, fantazyanın dibini bulduğu mizah dozu yüksek öyküsü ve zaman - mekan dinlemeyen kahramanlarıyla dikkat çekiyor, göz dolduruyor.

Manşet-5

YUVARLANIP GİDEN ELMA

Sevimay'ın beşinci romanında olaylar, biri ismen diğeri ruhen iki Aziz ile yol alıyor. Demre'de salladığı her kazmayı angarya gören genç arkeolog Aziz ile hakiki Demreli Aziz Nikola (her yeni yıl yaklaşırken yinelediğimiz geleneksel kavgalarımızın müsebbibi Noel Baba) ile akıyor. İki Aziz'in paldır küldür içine düştüğü serüvenler silsilesi, doğma büyüme Demreli Aziz Nikola'nın kemiklerinin mezarından çalınmasıyla başlar. Namı diğer Noel Baba, bu duruma çok içerlemiştir. Hiç vakit kaybetmeden iki Aziz, zaman ve mekandan münezzeh kemik avına çıkar. Yunan adalarından İtalya'ya, oradan Finlandiya'ya, antik çağdan orta çağa oradan da günümüze uzanan bir yolculuk. Bu zaman dışı iz sürmede azizlere ünlü simalar da eşlik edecektir. Troya dönüşü kendini sefahate vurmuş abazan Odisseus, İthaka'daki gözü yaşlı fettan karısı Penelope ile alık oğlu Telemahos... Filmlerindeki vazgeçilmez elma metaforuyla Nuri Bilgi Ceylan, öfkesi burnunda bir asabi Ortaçağ insanı Umberto Eco, durduk yerde hikayeye dalıp çıkarak her halta maydonoz olan yazar Arif Abimiz... kıraathanede millete Suskunlar okuttururken okeyde taş çalmadan edemeyen Uzun İhsan Abi (İhsan Oktay Anar)... vebalı, kırmızılı romanlarıyla tescilli yazarımız Orhan Pamuk... kutsal kitaplarıyla Hazreti İsa ile Hz. Muhammed... mihrabı hâlâ yerinde Sophia Loren... fırça bıyığı ve suratsızlığıyla nam salmış moskof yazar Maksim Gorki... Latin illerinde bir garip Antonio Gramsci ile tekmili birden Corleone Babalar. Dahası, sosyal medyaya çerez olmuş dizeleriyle Attila İlhan, 22 yıllık icraatıyla iktidarın sahipleriyle onlardan çöplenenleri... romandaki canlı anlatımla bir ilki yaşatan, kupa çeyrek finalinde karşı karşıya gelen Göz Göz Göztepe ile Gassaray!..

Zaten kallavi boy 539 sayfalık roman, hoşça vakit geçirmese, eskilere eskiye vahvahlatıp yenilere kahırlatmasa, iyiliği yüceltip kötülükleri kovmasa, kah güldürüp kah düşündürtmese, tüm o mizahın arkaplanında yaşadığımız güncel ve kronik sorunlarımıza işaret etmese nasıl okunur, değil mi?

Hazır hayat romandan ödünç aldığımız anahtar cümlesiyle tıkır mıkır geride kalıyorken, hele ki şu iyi yerli roman kıtlığında Aziz ile Nikola'yı bir solukta okumalı!

Aziz ile Nikola/ Fuat Sevimay/ İthaki Yayınları

Violet İsabel Allende

İKİ PANDEMİ ARASINDA

Ünlü Ruhlar Evi (La Casa de Los Espíritus) ile başladığı verimli yazı serüvenini sürdüren Şilili ünlü yazar İsabel Allende, yeni romanı Violeta'nın merkezine yine bir kadın kahramanını koyuyor. Violeta, sona eren Birinci Dünya Savaşı'nın etkilerinin hala hissedildiği ve İspanyol gribinin Güney Amerika sahillerine ulaştığı 1920 yılında beş oğullu olan bir ailenin ilk kızı olarak dünyaya gelir. Asırlık yaşamına sayısız mutluluğu ve acıyı, zenginlik ve yoksullukları sığdıran Violeta biri yaşamının başında ikincisi sonlarında iki de büyük pandemiyi görecektir. Allende bu romanında tutkuları, kararlılığı ve mizah anlayışı ile büyüleyici bir kadın portresi çiziyor.

Violeta/ İsabel Allende/ Can Yayınları

Kapitalizm Ve Demokrasi

BİRBİRİNİ DIŞLAYAN İKİ ZIT GERÇEKLİK

19'uncu yüzyılda Marx’la başlayarak 20'nci yüzyıldan günümüze, uzunca bir zaman dilimi içerisinde kapitalizm ve demokrasi arasındaki ilişkiyi bir zıtlık olarak yorumlayan çalışma, on bir düşünürün çözümlemelerini inceliyor. Kapitalizm ile demokrasiyi özdeş gösteren küresel egemen ideolojiye eleştiriler getiren Kapitalizm ve Demokrasi, algı biçimimizin adeta doğal bir parçası haline gelen birçok sorun  için çözümlerin Kaf Dağının ardında olmadığını hatırlatıyor. Kitap, demokrasiye kapitalizmin bir bonusu gibi kabullenmemizi isteyen görüşlerin aksine bu iki kavramın birbirini dışlayan iki toplumsal gerçeklik olduğunu  ortaya koyuyor.

Kapitalizm ve Demokrasi/ Kolektif/ Metis Yayınları

Mara Ile Dann Doris Lessing

KARANLIK BİR YAKIN GELECEK

Orhan Pamuk'tan bir yıl sonra Nobel'e layık görülen İngiliz yazar Doris Lessing, 10 yıl önce hayata veda etmişti. Yapıtlarında genellikle geçen yüzyılın sosyal ve siyasal çalkantılarına maruz kalmış bireylerin hayatlarını ele alan Lessing bu romanında kuzeyi buzul çağını, güneye indikçe sonsuz kuraklıkları yaşayan distopik bir yeryüzü tasavvur ediyor. Göç, savaş ve toplu ölümler yaşanırken Mara ve Dann adlı iki kardeş, daha güneydeki nispeten ılıman topraklara ulaşmak için büyük bir mücadele veriyor. Roman, pek de uzak olmayan bir gelecekte bizi nelerin beklediğine dair fütüristik bir metin olarak da okunabilir.

Mara ile Dann/ Doris Lessing/ İş Bankası Kültür Yayınları

İki Gerç Cumhuriyet

CUMHURİYETİN İLK YILLARINDA BİR DOST ÜLKE

Eyüp Durukan, Cumhuriyetimizin ilk kurulduğu yıllarda ordumuzun silah ihtiyacını karşılamak üzere görevlendirilen bürokratlardan biridir. Onun bu amaçla Sovyetler Birliği'ne yaptığı seyahatler, yaptığı gözlemler, tuttuğu notlar dönemi anlamak, yaşanan zorlukları ve bu zorluklara karşı nasıl acil çözümler bulunduğunu kavramak açısından da önemlidir. İki Genç Cumhuriyet, iki büyük savaş arasında Türkiye ile Sovyetler Birliği arasında arasında büyük bir gizlilikle yürütülen silah alışverişini aktarırken o dönemde genç cumhuriyetimize hangi ülkenin dostluk ve yardım elini uzattığını da belgeleriyle ortaya koyuyor.

İki Genç Cumhuriyet/ Eyüp Durukan/ İş Bankası Kültür Yayınları

Rougonların Gülen Talihi

ZOLA'NIN ÜNLÜ ROMAN SERİSİNDEN İLK KİTAP

Fransız edebiyatında natüralist akımın üstadı Émile Zola’nın en ünlü romanlarını barındıran, 20 kitaplık Rougon-Macquart dizisi yayımlanmaya başladı. Serinin ilk kitabı Rougonların Gülen Talihi, III. Napolyon'un Aralık 1851’deki darbesine karşı cumhuriyetçi direnişin destekçisi Silvère ve Miette’in öyküsünü anlatıyor. İki direnişçi, kasabanın kontrolünü ellerine geçirmek için oduncu ve köylülere katılırlar, karşılarında da Silvère’in amcası Pierre Rougon’un liderliğindeki Napolyoncular vardır. Yazar bu romanında meşru ve gayrimeşru iki aile üzerinden, dönemin Fransız toplumunu mercek altına alıyor.

Rougonların Gülen TalihiÉmile Zola/ İthaki Yayınları

Kızın Hikayesi

AŞK, ÖZGÜRLÜK VE TESLİMİYET...

Yine Nobel ödüllü bir yazar ve ondan yine karakteristik bir kadın kahraman!.. Romanın konusu şöyle... 1958 yazı. On sekiz yaşındaki Annie Duchesne, küçük bir kafe-bakkal işleten ve varoluşlarıyla kendisini utandıran ailesinin yanından bir yaz kampında eğitmen olarak çalışmak üzere ayrılır. İlk kez tek başına ve albildiğine özgürdür. Bir yandan da Sofistike Fransız gençleriyle kaynaşmak, onlar gibi yaşamak ister. Ancak Annie Duchesne, çok geçmeden kamptaki başeğitmenle geçirdiği ilk gecenin ardından iradesini ona teslim edecek, ancak zamanla bunun bir teslimiyet ve esaret olduğunu kavrayacaktır.

Kızın Hikayesi/ Annie Ernaux/ Can Yayınları

19. Yüzyıl İstanbul'unda Rumlar

PERA'NIN TOPLUMSAL VE KÜLTÜREL TARİHİ

Bu özgün çalışma, Pera Rumları özelinde İstanbul’un toplumsal, ekonomik, kültürel ve kentsel değişiminin izlerini sürüyor. Kitapta 19'uncu yüzyıl başında henüz bir mahalle olan Pera’nın yarım yüzyıl içinde Osmanlı modernleşmesinin vitrini ve yüzünü Avrupa’ya çevirmiş bir başkentin kalbi haline gelişi anlatılıyor. Meropi Anastassiadou'nun bu kitabı, özellikle turah tutkunları ve sözü edilen konulara dair dönemi araştıranlar için, kiliseleri, okulları, hastaneleri, hayır kurumları ve görkemli mimari eserleriyle İstanbul’daki Rum varlığını, İstanbul Rum toplumunun zengin mirasını anlamak adına değerli bir kaynak.

19. Yüzyıl İstanbul'unda Rumlar/ Meropi Anastassiadou/ Alfa Yayıncılık