İnsanlık tarihi sürecinde jenerasyonlar (NESİLLER)yaşadıkları ortam ve konumlarını bilgi ve birikimlerine dayanarak hep etkili olmak istemişlerdir. Bunun için siyaset, ekonomi ve sosyal yaşantıda etkin olabilmek için her yol ve yönteme başvurmuşlar, ülkelerinin geleceğini yönlendirmeye çalışmışlardır.Kimi bir önceki neslin öngörülerini benimsemiş kimi de yeni arayışlar içerisine girmişlerdir.

Osmanlıdan buyana,Türkiye Cumhuriyetin de de aynı süreç yaşanmış halklar ,görüşlerini ve egemenliklerinikabul ettirebilmek savaşlar,işgal,isyan ve benzeri her türlü yöntemi denemişlerdir. Nesiller arasındaki fark özgürlükler, adalet, gelir dağılımı, doğa ve çevre  anlayışı gibi uygarlaşmanın temel taşlarını oluşturan ögelere bakış açıları değiştikçe ortaya çıkmıştır. Bir önceki nesli beğenmeyenler, ”65 yaş üstündekiler”diyerek küçümseyenler karşılık bu nesilden olanlardan bir yanıt geldi İşte o yanıt;

“Bizler ilkokulda yurt bilgisi,lisede mantık,sosyolojı,felsefe okuyan,ilk,orta ve liseyi karne notu kaç olursa olsun sınava girerek bitirmiş bir nesiliz. Onun için biz (Kim 500 milyar ister)Programında 15 bin lirayı hiç joker kullanmadan yüzde 90 kazanabilen nesiliz. Biz her dönem 3 yazılı bir sözlü sınavı olan nesiliz. Biz kopya çeken ama kopya hazırlarken öğrenen bir nesiliz. Biz anasını, babasını bakım evine terk etmeyen,yakınının,dostum dediğinin cenazesine(Tatildeyim) diye gelmeyen nesil değiliz. Biz kişilik sahibi olması için her şeyden sorumlu tutulan,kendine güvenen,sevgiyi saygıyı, fedakarlığı, dostluğu, vefa duygusunu, yerine göre başkalarının yaşamı için kendi yaşam tarzından fedakarlık eden nesiliz… Biz arkadaşımızın ailesini ailemiz kabul eden, yaşam anlayışını buna göre dizayn eden, psikologlarla, pedagoglarla şekillendirilen değil, psikolojik sorunlarını aile ve mahalle ilişkileri içinde parasız çözen, anasına babasına, ailesine egosundan fedakarlık edip maddi,manevi kol kanat geren nesiliz… Biz bugün kırk yıllık arkadaşlarını köşe bucak arayan,onlarla birliktelikten zevk alan, öğretmeninin elini öpmek için yarışan bir nesiliz.. Semt çocukluğunu, mahalle terbiyesini, büyüklere saygıyı görmüş kabadayı dediğimiz mahallenin bilekli ve yürekli delikanlısını bizi soyan, taciz eden değil, bizi kollayan koruyan bir ağabey olarak bilen bir nesiliz… Dışarda yemek yemenin çok nadir olduğu,ağız şapırdatmanın ayıplandığı, her lokmanın eşit paylaşıldığı, bir nesiliz… Damak tadı güzelim Türk mutfağına ,anne ellerine göre ayarlanmış insanlarız… Ebeviyenlerimizin öğretmenimize “Eti sizin kemiği bizim” diye teslim ettiği, öğretmenlerimizin bu emaneti gözlerinden sakınarak koruduğu,kulağımızı çeken öğretmenimizi evde şikayet edemediğimiz, öyle bir durumda babamızdan da azar işiteceğimizi bilen bir nesiliz… Lise mezunu arkadaşlarımızın bugünkü üniversite mezunlarının yanında doktora yapmış bir insan kalitesinde olduğu bir neslin çocuklarıyız… Her türlü emperyalizme karşı çıkan, Atatürk ve Cumhuriyete sahip çıkan, laikliğin önemini bilen, özgürlüğüne düşkün, adalet kavramını iyi bilen bir neslin çocuklarıyız… Siz bizim nesli küçümsemeyin çünkü öyle yetiştirildik ki,maskemizide takar, mesafemizde korur,kalabalıklara girmez, hem kendimizi hem de sizleri koruruz. Bence bizim nesle benzemeye çalışın… Çünkü biz bin yıllık Türk gelenek ve göreneklerin  süzgeçinden geçebilen son temsilcileriz…”

65 yaş üstünde olanlar bu sözlere ne der ne ekler bilemem,ancak nesil farkını net bir şekilde ortaya koyan bir yaklaşım.

“Z” kuşağının bu yaklaşımı siyasal ideolojilerinin ortadan kalktığı,insanı insan yapan kavramların içeriğinin boşaltıldığı bugünkü ortamın geleceğe yönelik gelişmeler ilgi ve birazda kaygıyla yaşanıyor.

Gelişen teknoloji ve yapay zekanın öngördüğü özgürlük,adalet,gelir dağılımı anlayışı,toplumu “kast” lara bölüp gettolara sığınma anlayışını da beraberinde getiriyor.

“Epsilon”olarak adlandırılan yeni kuşağı oluşturan bu yaklaşım,bugün “Z” kuşağı olarak bilinen egemen neslin değerlerini rafa kaldıracak bir anlayışı taşıyor.

 Yeni ve aykırı düşünceler farklı dünyalar yaratarak toplumu yönlendirecek yeni rotasını çiziyor.Anlaşılan kuşak farklılıklarını ortaya koyan mektuplara daha kısa aralıklarla görüp yaşama devam etmeye çalışacağız.