8 bin yıllık topraklarda farklı heyecanlar yaşamak doğrusu insana iyi geliyor.
Klazomenai yada bizim bildiğimiz adıyla Urla’nın nisan güneşinde, büyülü enginarın peşinde koşarak, değişik tatları denerken, Ankara’dan gelecek o kafa karıştıran, iç karartan haberleri unutmak ne güzelmiş meğer.
Üç günlük Urla kaçamağında, mitolojik, tarihsel, kültürel ve de gastronomik zenginlik kazanmak her şeyin üstünde... Enginarın sağlık için de böylesine muhteşem katkısı olduğunu, gençliğimin geçtiği bu yarımadada, yıllar sonra ilk kez öğrendim.
"Urla’da Zamanı dört mevsim yaşayın" sloganıyla kollarını sıvayan Urla Belediyesi’nin, Başkan Sibel Uyar ile bir avuç kadının fikir analığı yapmasıyla, 4. kez düzenlediği Uluslararası Urla Enginar Festivali tam bir şenlik havasında.
İzmir, İzmir olalı çok festivallere imzasını atıp dev adımlarla büyürken, şimdi de tarlasında çiçek mi, sap mı, top mu diye diye kimilerinin kıymet vermeyip, yan baktığı enginar, tüm kalbiyle insanlara seslenince, milyonlar kopup tarih kokan yarımadanın Klazomenai bölgesinde buluştular.
Hedef 1 milyon turisti ağırlamak ve yerli halkın tarlasında ürettiği 35 milyon adetlik sakız enginarının satılması.
Yörenin uluslararası tanıtımı ise cabası...
Enginar festivali henüz emekleme devresinde olduğu halde, 4 yılda ekim alanları yüzde 87, geliri ise yüzde 275’ e artınca, yeni ürün çeşitleri de peşinden gelmeye başlamış.

ÇİLEK KADINLAR..


Şimdilerde, çilekçi kadınların kalbi başka atıyor Urla’da. Çünkü doğal kokulu çilek, ikinci değer olarak sıraya girmiş bile. Sadece 3 üretici kadın ile geçen yıl başlatılan çilek sevdası, bu yıl 28 kadının kalbini fethetmiş ve Urla’da öyle tatlı bir çilek üretilmiş ki, tadı unutulur gibi değil. Başkan Uyar, önce toprak analizlerini yaptırmış, tohumları dağıtmış... İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir Ekonomi Üniversitesi mutfak sanatları bölümü, DELİCE –Uluslararası Gurme Kentler Ağı İle yabancı şeflerin de büyük katkısı, enginarın yanısıra çileğe yol açmış. Ürünler meydanlarda kapış kapış satılıyor, kokusu İzmir’in dağlarını sarıyor.
Hayatımda ilk kez yedim, enginarlı çiğ köfteyi, sushisini, midye dolmasını, kokoreçini...
Ya enginar tatlısı... Yok böyle bir tat.
Ne yalan söyleyeyim, benim kırk yıllık favorim, zeytinyağlı enginar dolması. Zaten enginarın sevgilisidir sızma zeytinyağı. Taşta soğuk sıkım zeytinyağı ve limonla buluşan o mağrur enginar, bu birlikteliğe boynunu büker çaresiz. En büyük aşk, işte o anda yaşanır 8 bin yıllık topraklarda.
Urla’nın tescilli sakız enginarı, herkesimin büyük sevdası ile sınırlarını aştı artık. Üreticiyle tüketici de doğrudan meydanlarda şimdi. Rengarenk şenlikte buluşulunca, yüzlerin gülmemesi olanaksız.
3 gün 3 gecelik festivali kaçırmayın derim.
Hani Antik Yunan'da ve Roma’da elitlerin yediği, karaciğer dostu, kolestrol düşmanı enginar var ya... Onun peşinde yol kat emeye değer. Zaten efsaneye göre, Zeus, Cnynera isimli güzel kadına aşık olup da, aşkı reddolunca, güzel Cynara’yı enginara dönüştürmemiş mi...
Bilimsel adı cynara scolymus olan güzeller güzeli enginara hadi koşun.
Beklemeyin..