Türkiye’nin BM ile imzaladığı uluslararası sözleşmelerden biri 14 Temmuz 2009’da Resmi Gazete’de yayımlanan Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme… Bu sözleşmenin Giriş bölümünün (e) bendi taraf devletler için der ki;

“Engelliliğin gelişen bir kavram olduğunu ve engellilik durumunun, sakatlığı olan kişilerin topluma diğer bireyler ile birlikte eşit koşullarda tam ve etkin katılımını engelleyen tutumlar ve çevre koşullarının etkileşiminden kaynaklandığı gerçeğini kabul ederek…”

Engellilik ile ilgili birçok bakış açısı var.  Kimi acıma ve yardımseverlik duygularıyla, kimi Hitler’in uyguladığı politikaya benzer yok sayan ve yok edici bir görüşle, kimi seni uzaktan sevmek en güzeli benzeri karşılaştıkları sorunların farkındayım, yanlarındayım ancak benden uzakta dursunlar bakış açısıyla yaklaşır.

Fiziksel, zihinsel, görünür ve görünmez birçok engel çeşidi var. Bütün bu engelli grupların ulaşmak istediği en önemli amaç, ihtiyaçlarına uygun desteklere ulaşarak hayatlarını erişebilirlik üzerinde, eşit koşullarda, özgürce yaşamak. BM ile imzalanan bu sözleşmede, onların toplum içinde eşit koşullardaki tam ve etkin katılımla var olamamasının tek nedenin onlara atfedilen engeller değil içinde yaşadıkları toplumun bakış açısı ve yönetimlerin engelli politikaları ve hizmetlerindeki eksiklikler olduğu kabul edilmiş olunuyor.

Sözleşmeyi imzalayan devletimiz, engellilerin bireysel ve toplumsal yaşamlarına ilişkin gerekli bütün düzenlemeleri bu tarihe dek yeterince yaptı mı diye sorarsanız, şahsi deneyim ve gözlemlerime dayanarak diyebilirim ki, hayır…

Bu sayfada daha çok neler yapıldığından öte neler yapılmadığından yola çıkılarak engelli bireylerin devletten ve toplumdan talepleri yer alacak. Zira merkezi ve yerel idarelerin engelli politikaları oldukça yüzeysel ve göstermelik düzeyde kalıyor. Toplumsal yaşamın içinde ise bu sayfada sıkça karşılacağınız bir terim olan, her birimizin kanına nüfuz etmiş “sağlamcılık”, engelli yaşamları oldukça zorluyor. Kısacası, dönüşüm için bir seferberliğe ihtiyaç bulunuyor.

Size bu noktada bir okuma önerisi vermek istiyorum. İnternetten kolayca erişebileceğiniz HDP Engellilik Manifestosu, engelli politikası anlamında gelişmiş bir perspektif ortaya koyuyor. Engelli grupların yaşam kalitelerinin yükseltilmesinde birey olarak kendimizde neleri değiştirmemiz konusunda bakış açılarımızda da ufuk açıyor.

Engelliliğe bakış açılarından bahsetmiştik. Engelliler ve engelli yakını olan aileler arasında ise hak temelli bakış açısı hızla yayılıyor. Engelliler, topluma eşit ve etkin katılımla özgür birer birey olarak katılmak istiyor. Bu isteği, yöneticisinden oy verenine, öğretmeninden öğrencisine, doktorundan esnafına, gazetecisinden toplu taşım araçları sürücüsüne kısacası her bireye ulaştırarak, anlaşılmaya çabalıyoruz. Bu çabaların bir ürünü olan sayfamızda, çoğunlukla hak temelli çalışan engelli gruplarına ilişkin yazılar, haberler okuyacaksınız.

Çünkü engelli hakları, insan haklarıdır…

Çünkü, birlikte başaracağız…

2 Nisan’da kırmızı diyoruz

Otistik yetişkinler ve otistik çocuk sahibi ebeveynler tarafından kurulan Özgür Eller Otizm İnisiyatifi 2 Nisan Otizm Farkındalık Günü yaklaşırken pazarlama iletişimi profesyonellerine mavi yerine kırmızı kullanılması çağrısında bulundu

Özgür Eller Otizm İnisiyatifi 2 Nisan Otizm Farkındalık Günü yaklaşırken pazarlama iletişimi profesyonellerine mavi yerine kırmızı kullanılması çağrısında bulundu. İnisiyatif uluslararası arenada başlayan “Red Instead” (Otizm İçin Kırmızıyı Seçin) kampanyasını Türkiye’ye taşıdı. Otizmle ilgili hazırlanan kampanyalarda baskın şekilde mavi renk kullanıldığını belirten inisiyatif üyeleri, mavinin pek çok otistik için istismar ve eşitsizlik çağrışımı yaptığını vurguladı. Yapılan açıklamada, “Mavi otistiklerin ihtiyaçlarıyla değil, toplumun zorladıklarıyla özdeşleşti ve sağlamcılığın (engellilere uygulanan ayrımcılık) göstergesi haline geldi. Beyaz oğlan çocuklarının sembolü olarak kullanılan mavi aynı zamanda ayrımcılığı da temsil ediyor. Benzer şekilde sürekli kullanılan puzzle şeklindeki beyinler ve soru işaretleri de bu ayrımcılığın büyük bir parçası haline geldi. Anlaşılmazlığın ve uyumsuzluğun göstergesi olan puzzle ve soru işaretleri otistikleri karikatürize etmekten başka bir amaca hizmet etmedi” görüşlerine yer verildi.

#OTİZMİÇİNKIRMIZIYISEÇİN

Çağrı metninde, 2 Nisan günü ya da Nisan ayı boyunca otizmle ilgili yapılacak açıklama ve iletişim çalışmalarında kırmızı rengin tercih edilmesi, otistik öznelerin yaşamına verilebilecek ilk ve önemli desteklerden biri olarak gösterildi. #OtizmİçinKırmızıyıSeçin hastagini de paylaşan inisiyatif görsel olarak kırmızı sonsuzluk sembolünün otizmi, gökkuşağı sonsuzluk sembolünün de nöroçeşitliliği temsil ettiğini hatırlattı. Özgür Eller Otizm İnisiyatifi kurucularından İlhan Yalçın, çağrının önemini şöyle özetledi: “Bazen bir renk bile çok şey değiştirir. Her hak mücadelesinde olduğu gibi topluma düşen önceliği öznelere vermek. Temelde nörolojik bir farklılık olan, bireyin kimlik inşasını baştan sona etkileyen otizm spektrumu bir hastalık değil, dolayısıyla tedavi edilmez ve geçmez. Bu sebeple özünde beklentimiz farkındalık değil farklılıkların kabullenilmesi. Zaten tam da bu sebeple uluslararası arenada Nisan ayı ‘autism awareness’ (otizm farkındalığı) değil ‘autism acceptance’ (otizm kabulleniş) olarak anılıyor. 2022 yılında bir değişiklik yapabilir; temsil ettiğiniz kurumların bilgilenmesini ve çalışmalarında kırmızıya yer vermelerini sağlayarak siz de bu kabullenişin parçası olabilirsiniz.”

Konuyla ilgili detaylı bilgiye Özgür Eller Otizm İnisiyatifi www.ozgureller.org adresinden ulaşabilirsiniz.

Dünya Otizm Farkındalık Günü ve Ayı

Her yılın 2 Nisan günü ve Nisan ayının tamamı, Dünya Otizm Farkındalık Günü ve Ayı olarak anılıyor. Birleşmiş Milletler’in 2008 yılında başlattığı bu uygulama, ülkemizde de hem ilgili bakanlıklar hem de sivil toplumda karşılık buluyor. Özel sektördeki kurumların da sosyal sorumluluk alanlarında iletişimini artırması dolayısıyla görünürlük her yıl daha da artıyor.

Görsel Alt Metin

1. İlhan Yalçın

2. Kırmızı renkli sonsuzluk işareti

3. Sarı renkli sonsuzluk işareti

4. Gökkuşağı renklerini barındıran sonsuzluk işareti

5. Stim yapan kırmızı ve sarı el ile sarı, kırmızı, mavi ve yeşil harflerle yazılı Özgür Eller logosu

Körler, sosyal medyada paylaşılan görselleri anlamak istiyor

Sosyal medya kullanımı günümüzde önemli ölçüde arttı. Ancak sosyal medya paylaşımlarında kullanılan fotoğraflar  herkese ulaşamıyor, körler bu paylaşımları kocaman bir boşluk olarak algılıyor

Engelsiz Erişim Derneği, Twitter, Facebook ve Instagram platformlarında paylaşılan gönderilerde yer alan görsellerin, körler tarafından anlaşılır olabilmesi için görsellere açıklama yapılmasını istiyor. Dernek, Twitter’da açtığı #KörlerBuradaGörseliAçıkla etiketiyle kamu kurumları ve gazeteler başta olmak üzere bütün sosyal medya kullanıcılarını, paylaştıkları görselleri körler için anlaşılır yapmaya davet ediyor. Görsellerin, körler için nasıl erişilebilir hale getirilebileceğini de hazırladıkları kısa videolarla sosyal medya üzerinden takipçilerine anlatıyorlar. Bu üç platformda da fotoğraf ekleme aşamasında karşılaşılan alt metin ekle butonu ile görselde ne olduğu yazılabiliyor. Böylelikle körler de görsel hakkında bilgi sahibi olabiliyor.

#KÖRLERBURADAGÖRSELİAÇIKLA

Sosyal medya platformlarında yayınlanan fotoğrafların körler için erişilebilir olmadığını belirten Engelsiz Erişim Derneği Üyesi Burak Sarı, “Erişilebilirliğin olmadığı yerde eşitlik de yoktur ve biz bu eşitsizliği her gün, her yerde yaşıyoruz. Yayınladığımız Eşit, Erişilebilir, Engelsiz Hayat Dergisi’nin (EEEH Dergi) yedinci yaş gününde, sosyal medyadaki erişilebilirlik sorunlarına dikkat çekmek için bir kampanya başlattık. Kampanya etiketimizi #KörlerBuradaGörseliAçıkla olarak seçtik” diye konuştu.

YETERLİ DESTEK YOK

Aynı zamanda EEEH Dergi yazarı olan Burak Sarı, Twitter’da düzenledikleri kampanyanın ses getirdiğini, birçok kişi ve derneğin, paylaşım görseline açıklama eklemeye başladığını söyledi. Ancak kamu kurumları, belediyeler ve medya kuruluşlarından bekledikleri desteği alamadıklarını vurgulayan Sarı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Görsellerine alt metin ekleyenlere teşekkür etmek ve onların paylaşımlarının erişilebilir olduğunu görünür kılmak için #BuTweetErişilebilir etiketini kullanıyoruz. Eşit, erişilebilir bir hayata birbirimizi anlayarak ve dayanışmayla ulaşacağız.” Engelsiz Erişim Derneği çalışmalarını, engelsizerisim.com, eeeh.engelsizerisim.com web adreslerinden ve @engelsizerisim ve @eeehdergi Twitter sayfalarından takip edebilir, sosyal medyada kullandığınız görselleri körler için nasıl erişilir hale getirebileceğinizi anlatan videolara bu kanallardan ulaşabilirsiniz.

SOSYAL MEDYADAN

Necdet Yücel isimli Twitter hesabının 15 Mart 2020 tarihinde paylaştığı twitin görseli. Twitte yazılanlar: 25 senedir üniversitedeyim hiç engelli öğrencim olmadı. Nüfusun yüzde 13’ü engelliyse bu gençlerin önünü nasıl tıkıyor olmalıyız ki bir tanesini bile görmüyoruz. Önlerini tıkamak dediğim de gerekeni yapmamak aslında. Onlara ayrıcalık olmasın diye yolları, girişleri ayarlamamak, ders notlarını okunabilir şekilde hazırlamamak, videolara altyazı koymamak, daha aklımıza gelmeyen bin bir çözümü uygulamamak. Bunu herkese eşit davranmak olaraka görenler var biliyorum ama bunda utanılacak bir şey yok mu hepimiz için?

SAĞLAMCILIK TESTİ

Sağlamcılık kelimesini belki ilk kez duydunuz. Engelli grupların aşina olduğu ve yıkmak için uğraştığı bu olgunun anlamına, Google’da yapacağınız kısa bir araştırmayla ulaşabilirsiniz. Kısaca tanımlamak gerekirse, engellilere yönelik toplumsal önyargıyla büyüyen sistemsel bir ayrımcılık çeşididir. Sağlamcı düşünce yapısı engellilerin ihtiyaçlarını diğer insanlara kıyasla ikinci plana koyar. Aslına bakarsınız bu sağlamcılık dediğimiz şey, engelli insanların haklarına erişmede aşılması gereken en büyük problem. Peki siz ne kadar sağlamcısınız? Bu sayfanın yayınlandığı her gün, sizinle sık kullanılan 5 adet sağlamcı cümle paylaşacağım ve ne sıklıkta kullandığınız ya da bu cümleler hakkındaki düşünce ve reaksiyonunuz hakkında sizi düşünmeye davet edeceğim. Başlıyoruz…

1 - Hepimiz bir engelli adayıyız.

2 - Engel bedende değil beyindedir.

3 - Onlar bizim meleklerimiz.

4 - Engelliler sevgi ve şefkat ister.

5 - Kör topal işler.

Tanıdık geldi mi?

KİTAP TAVSİYESİ

Görme Engelli Bir Bebek Ebeveynlerine Sesleniyor

Canan Çam Yücel’in görme engelli bir bebeğin dünyaya geliş anından itibaren anne ve babasından beklentilerini kendi ağzından aktardığı “Görme Engelli Bir Bebek Ebeveynlerine Sesleniyor“ kitabı Şubat ayında yayınlandı.