''İddianamede bizim anayasayı cebren ilgaya teşebbüs ettiğimiz ileri sürülmektedir... Bu ülkede anayasayı en fazla savunanlar bizleriz. Anayasayı ihlal edenler ise ortadadır... İddia makamı bizim vermekte olduğumuz bağımsızlık savaşına karşıdır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na karşı, reformlara karşıdır. Onlar 36 milyonluk ülkenin bütün yükünü 20 gencin üzerine yıkmaya çalışmışlardır. Bizi bağımsız bir ülkenin çocukları olmaktan mahrum eden hepiniz dahil, sizlersiniz. Meydanlarda bunlara karşı bizler dövüşmek zorunda kaldık, bizler kurşunlandık. Ve sonunda idam isteği ile buraya getirildik... Türkiye'nin bağımsızlığından başka hiçbir şey istemedik ve hayatımızı bu yola koyduk, varlığımızı Türkiye halkına armağan ettik...''
Böyle diyordu koca yiğit adam, mahkemede başını isteyen cellatlara karşı...
Deniz Gezmiş'ti adı. İki yiğitle birlikte Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan'la birlikte faşistlerin kurduğu mahkemede yargılanırken kendilerini aslanlar gibi savunuyorlardı. Aslında ortada yargılama diye bir şey yoktu, yalnızca infaz vardı. Sonuç belliydi; 52 yıl öncenin bir Hıdrellez sabahında Ankara Ulucanlar Cezaevi’nde infaz edildiler...
Suçları(!) büyüktü; 'Yaşasın Mustafa Kemal' diyorlardı. 'Tam Bağımsız Türkiye ' diyorlardı. 'Kahrolsun emperyalizm' diyorlardı. O dönemin de en büyük özelliği hukuksuzluk ve yargı bağımlılığıydı. 12 Mart askeri cuntasının mahkemelere verdiği talimatla üç fidan darağacına gönderiliyordu. Mahkeme Başkanı Ali Elverdi hukukçu bile değildi. İlahi adalet yıllar sonra gerçekleşti. Boğazına ip geçirilmedi ama tıkınırken boğazına takılan bir lokma sonucu boğularak can verdi.
***

12 Mart darbesi 68 kuşağı olarak anılan tam bağımsızlıkçı gençlik kesimini yok etmek amacıyla emperyalistlerin desteğiyle düzenlenmiş bir hareketti. İnsanların eşit ve özgür olacakları bir toplumsal düzenin kurulacağına inanan gençleri biçmeyi amaçlıyordu. Başardılar da... Onlarca genci kalleşçe katlettiler, üç fidanı darağacına gönderdiler. İdam kararından sonra şöyle demişlerdi talimatlı mahkeme heyetine;
''Türkiye'nin bağımsızlığından başka birş ey istemedik. Bu nedenle Amerikan, emperyalizmine ve işbirlikçilerine karşı mücadele verdik. Ölümden korkmuyoruz.''
Korkmadan gittiler sehpaya. Son sözleri de 'Tam bağımsız Türkiye' oldu.
68 öğrenci eylemlerinin içinde olmak, devrimci eylemlerde Deniz ve arkadaşlarıyla birlikte bulunmak benim için de her zaman bir gurur kaynağı olmuştur.
O kuşağın hayalleri, düşünceleri bugün de yurtsever genç kuşaklarda hiç eksilmeden yaşamayı sürdürüyor.