Ankara’dan bir meslek büyüğüm, iletişim fakültesi basın-yayın bölümünden mezun olduğum ve ne yapacağımı, nasıl yol alacağımı bilemediğim zamanlarda bana şöyle demişti: Bir şehre gittiğimde ilk yaptığım şey o şehrin yerel gazetelerini temin etmek olur.
Çünkü yerel gazeteler, yerel basın bu mesleğin kalbi gibidir. Yerelde gazetecilik yapmak kolay iş değildir. Gazeteci olmak yerele hakim olmaktır. Yerel halkın sorunlarına, sesine ses olmaktır.
***
Ankara’nın bir ilçesinde yerel bir gazetede çalışıyordum ve bu durumu zaman kaybı olarak görüyordum. Zamanla bu anlayışım değişse de ‘yine gözümüz yükseklerde’moduyla yerelden ulusala uzanan, uzun ince engebeli yolda yürümeye devam ettim.
***
İstanbul’da bir dönemin en çok okunan gazetelerinden Milliyet’te eğitim alanında uzmanlaşmış bir başka meslek büyüğü (!) ile hasbel kader bir görüşme imkanı bulmuştum ve Ankara’dan İstanbul’a gitmiştim. Heyecanlıydım… Çalıştığım yerel gazetede yayımlanan haberlerimin yer aldığı gazeteleri de yanıma almıştım. Kendisine sunduğumda karşılaştığım tavır, Ankara’dan çok farklı olmuştu…
***
Masasına bıraktığım gazetelere üstünkörü bakmış, “Taşradan geliyorsun İstanbul’da ne yapacaksın?” demişti. Bunları niye getirdin ki dercesine bir bakış, alaycı bir üslupla karşı karşıyaydım… Ne diyeceğimi bilemedim, kapıdan çıkarken ‘Moralini bozma’ diye de bir cümle kurdu.
***
İki farklı gazeteci iki farklı üslup… Yerelde yaptığım haberleri ulusal ajanslara, gazetelere yollamaya devam ettim… Kimi hiç görmedi, kimi aldı yayımladı, kendi muhabirlerinin adını verdi, kimi destek verdi…
***
En sonunda yol beni İzmir’e getirdi. ‘Taşra’dan çıkmış büyük şehre gelmiştim. Elimde 5 yıllık yerel gazetecilik deneyimimle yeniden sıfırlanmış gibiydim. Haftalık bir gazetede editör olarak işe başladım. İzmir Gazeteciler Cemiyeti’yle (İGC) tanıştım. Üyesi oldum. İşe girmeler, işten çıkarılmalarla geçen süreçler yaşandı bitti derken, bir gün İGC’den bir telefon aldım. İşsiz gazeteciler için Avrupa Birliği destekli haber telif programından bahsetti. Haber yapabileceğimi belirtti. Meslek hayatım boyunca işsizlikle mücadele ettim, birçok meslektaşım gibi… Ve 9 Eylül Gazetesi ile mesleki ilişkilenmem de böyle başladı. İlaç gibi geldi. Telif haber yapıp para kazanmaktan öte, işsizken ve umutsuzken tetikleyici bir unsur olarak devreye girdi. Kendi kabuğuma çekilmişken, beni göreve çağırdı ve harekete geçirdi… İzmir 9 Eylül Gazetesi, sadece bir gazete değildir. Bazen bir dost elidir, bazen geçim kapısıdır… Her ikisi de olabilendir. Siz ortada yokken kapınızı çalabilir ya da onlar çalmasa da sizin rahatlıkla o kapıdan içeri girebildiğiniz bir yerdir… 11’inci yaşı kutlu olsun, nice nice 11 yılları devirsin…
***
Yerelde gazeteci olmak, yerelin nabzını tutmak önemlidir. “Yerel gazeteler demokrasinin kılcal damarıdır” cümlesini okudum geçtiğimiz gün journo.com.tr’de yayımlanmış bir yazıda. Yerel medya üzerine yapılmış bir incelemede İzmir’deki 42 yerel medya kuruluşu arasında 10 yıldan uzun süredir faaliyet gösteren iki basılı gazete ve iki haber sitesi örneklem alınmış.
***
Bu basılı gazetelerden biri de 9 Eylül Gazetesi. Gazeteci Emrah Bakır’ın 2021 yılında kaleme aldığı yazıda, 9 Eylül Gazetesi’nin özel haber ve konu çeşitliliği açısından diğer üç kuruluştan daha önde olduğu belirtiliyor. Yazıda Ege Üniversitesi’nden emekli öğretim üyesi ve gazeteci Oğuzhan Kavaklı ile söyleşi de yer alıyor. Yazımı Sayın Kavaklı’nın sözleriyle bitirmek isterim: “Yerel gazeteler demokrasinin kılcal damarlarıdır. Toplumun gören gözü, duyan kulağıdır. Yerel gazeteler olmadan hiçbir konuda gelişmeden söz edilemez.”
Bu görüşlere tabi ki katılıyorum ve ekleme olarak şunu söylemek isterim; Yerel basın bu mesleğe yeni başlayanlar için önemlidir. Çalışma alanı olarak daha samimi olabilme durumu ulusal basın kuruluşlarına göre daha fazladır. Ancak maddi anlamda gazetecilerin emeklerinin karşılığını alamadığı da bir gerçektir. Bu konuya şimdi girmeyeyim…
9 Eylül Gazetesi, hepimizin gazetesidir, İzmir’in mihenk taşıdır, nice 11 yıllarda dimdik ayakta kalabilmesi umuduyla…