Dünya, sonsuz evrende saniyede altı yüz kilometre gibi yüksek bir hızla hareket ederken, enerji, hammadde, su gibi kaynakların sınırlı olmasından bahsetmek ironik olabilir ama yine de ekonomide hammadde kullanımı en önemli parametredir. Burada da ara başlıklar, minimum hammadde kullanımı, ürünlerin yeniden sunumu ve geri dönüşümü ile ilgilidir.

Dünyamız, küresel boyutta SARS-CoV-2 Pandemisi sürecini geride bırakmaya oldukça yakın olduğumuz düşünüldüğünde en önemli global risklerin iklimsel ve çevresel sorunlar olduğu görülmekte. Bu da önümüzdeki yılların stratejik öncelikli yatırım potansiyelinin bu sektörlerde olacağını belirliyor. Çünkü gelinen noktada klasik lineer ekonominin satın al-kullan-at şeklindeki sirkülasyonunun sürdürülebilir olmadığı kanıtlandı. 

***

Dünyanın gayrı safi milli hasılası 96,51 trilyon USD olarak hesaplanıyor. Su, yiyecek ve fosil yakıtlar gibi kaynaklara ulaşımın giderek zorlaşması, dünya çapında biyolojik çeşitliliğin azalması ve finansal sistemin neredeyse durma noktasına gelmesi ya da çok ciddi yapısal sorunların içinde bulunması, bu hasılanın devamlılığını mümkün kılmamakta.

Ekonomi tarihinin avcılık ve göçebelikten yerleşik düzene geçiş, takastan ticarete ve para gibi değişim araçlarından modern finans kurumlarına giden sürecinde nihenk taşının, Adam Smith’in 1776 tarihli ünlü eseri ‘Milletlerin Zenginliğinin Doğası Hakkında Bir  İnceleme’ adlı eseri olduğunun altını çizmek gerekir. Bu kapsamda, Karl Polanyi’nin önerdiği üç kavram önceliklidir: Karşılıklılık (reciprocity), Yeniden dağıtım (redistribution) ve mübadele (fiyat oluşturucu piyasa). Bu bağlamda da, bir ekonomide toplam mal ve hizmet üretimindeki sürekli artışın tanımı olan büyüme (economic growth) ile sosyal maddi dokudaki yapısal ve organizasyonel ivmelenmenin ifadesi olan gelişme (economic development) kavramları önem arz eder. 

***

Ancak tarihsel süreçte, ekonomik dinamikler, verimlilik tabanlı arz ve talep yönlü yapısal değişikliklere yol açarak ilkel tarımdan sanayiye ya da son yüzyılda gördüğümüz sanayiden hizmetler sektörüne ve nihayetinde günümüzün dijital ekonomisine geçiş sürecinde, endüstri, genel olarak hammadde ve fosil yakıt rezervinin sonuna geldiğinden lineer ekonomi için çanlar çalmaya başladı ve döngüsel ekonomi arz-ı endam etti. Artık devletler ve kurumlar, israfı ortadan kaldırmak ve atıkların toplum olumsuz etkilerini azaltmak için döngüsel ekonomiye geçmek zorunda. Artık her devletin ve kurumun Döngüsel Ekonomi Eylem Planı mevcut. Bu planların  alt başlıklarını da sıfır kirlilik ve toksosite, emisyon azaltımı, tarımsal ve kırsal alanların dönüşümü gibi yeşil mutabakat argümanları içinde küresel kirlilik ve iklim değişiklikleri ile ekolojik mücadele  dışında sürdürülebilir ulaşım, enerji dönüşümü dahil tüm çalışmaların finansmanını kapsayan bir çerçeve içinde mütalaa ediliyor. 

***

Döngüsel Ekonomi stratejileri ve eylem planlarının tarım, enerji, gıda, tekstil, su gibi alanlar başta olmak üzere öncelikli sektörlerde bir modelleme uygulanması yapılmasının verimli ve sürdürülebilir olduğu, tüm dünyada genel kabul görmüş durumdadır. Bu perspektifte de, karbon ayak izi yani, insan eylemlerinin çevreye verdiği zararın bir ölçütü olarak, birim karbondioksit cinsinden ölçülen, üretilen sera gazı miktarı üzerinde durulmalıdır. Burada iki ana parça söz konusudur: Birincil ayak izi, evsel ve diğer tüm enerji tüketiminin dahil olduğu fosil yakıtlarının yanmasından ortaya çıkan doğrudan CO2 emisyonlarını, ikincil ayak izi ise kullandığımız ürünlerin döngüsünün tümünde oluşan dolaylı CO2 emisyonlarının ölçüsünü referans alır ve kişi başına düşen karbon ayak izi yaklaşık 4 ton civarındadır. Bu noktada, kişi başına düşen biyokapasite ile kişi başına düşen ekolojik ayak izi de diğer önemli kavramlardır.

Kolaylıkla anlaşılacağı gibi, lokal sıfır atık projelerinden küresel yeşil mutabakata kadar bir çok strateji, döngüsel ekonomi ilişkilidir ve insanlık, daha az ‘tüketen’ ve daha etkin ve dönüştürerek ‘üreten’ bir radikal değişimin eşiğinde bulunmaktadır.  

Ülke ve global ölçekte, altyapı yatırımlarından atık yönetimine ve tedarik zincirlerine, sosyal organizasyonlardan endüstriyel süreçlere kadar bir çok katmanda döngüsel ekonominin esamesi her yerde hissediliyor.