Sosyal medyada çok paylaşıldığı için izlemişsinizdir. Ama izlemeyenler için ben anlatayım. Vatandaşın biri, uzatılan mikrofona tuttuğu partinin erdemlerini anlatıyor. Röportaj yapmanın şehvetiyle diğer partilere de saydırıyor gitsin. Sanırsınız ki; Türkiye’yi hatta dünyayı kurtaracak gizli formüller elinde… Vatan, millet coşmuş gidiyor. O sırada bir kadın yaklaşıyor ve “Sen önce diş fırçalamayı öğren” diyor... Sonra da yürüyüp gidiyor. Neye uğradığını şaşıran ve duruma çok sinirlenen adam, “Hanımefendi, hanımefendi biz burada kürtaj yapıyoruz” diyor. Röportaja kürtaj diyor ama olsun olur o kadar. Sonra da hızını alamıyor ve son noktayı koyuyor; “Hain! Vatan haini!”

https://youtu.be/BycTT5JaJn4

Bu olay Türkiye'nin geldiği son halinin fotoğrafı gibi...
Ekonomi hakkında market alışverişi dışında fikir sahibi olmayan kişiler bile uzun cümlelerle ekonominin nasıl düzeleceğini anlatıyor. Hayatında hızlı yürümemiş insanlar, dünyanın en iyi futbolcularını, basketbolcularını acımasıca eleştirebiliyor. Bununla da kalmıyor iyilik yapıp ne yapması gerektiğini öğretiyor…
Bu coğrafyanın insanlarının haddini bilmek gibi bir özelliği vardı. Ne yazık ki bu özelliğimizi de yitirdik.
Eğer biz iri iri konuşmak yerine kişisel temizliğimize özen gösterip, temiz pak giyinmeyi becerebilsek. Erkekler de en az kadınlar gibi derli-toplu oturmayı, yürümeyi becerebilse...
Cami gibi ibadet yerlerini ayak kokusuna mahkum etmesek. Piknik alanlarını savaş alanına çevirip daha sonra kullanacaklara enkaz bırakmasak. Pahalı, markalı kıyafetler için verdiğimiz mücadeleyi işimizde de gösterebilsek. Kişisel eksiklerimizi pahalı otomobillerle, cep telefonlarıyla gizlemeye çalışmasak. İş ahlakına uygun davranabilsek.
En önemli değerin emek olduğunu fark edebilsek.

Gördüğünüz gibi sosyal eksiklerimiz çok… Neyse bu eksikliklerimizi Yılmaz Özdil gibi daha da uzatabilirim ama sizleri bunalıma sokmak istemiyorum.
Bizi çağ dışına iten eksikliklerimizin bir kısmını giderebilseydik eğer, inanın hiçbir siyasetçi, hiçbir siyasi parti bizlere sürü muamelesi yapıp, koyun yerine koymaya dahi cesaret edemezdi.
O nedenle diyorum ki; Diş fırçalama meselesi memleket meselesi...