Seçimlere 45 gün kaldı...
Yani, bir ay on beş gün sonra sandık başındayız....
Vatan sathında kopan fırtınaya bakarsanız, “Seçime mi gidiyoruz, savaşa mı?” belli değil!
Beş aday çıkmış sokağa, kapı kapı dolaşıp siyasetin "iki yakasını bir araya" getirmek adına önce gerekli "100 bin imzayı garantilemenin" peşine düştü!..
Neden?
Karşılarındaki altıncı adayın, yani "muktedirin" elindeki "gayya kuyusunu" bırakmamak için her türlü enstrümanı kullanarak kurduğu tuzakları(!) Engellemek için ...
Beş adaydan biri, eliyle koymuş gibi tıkladığı 100 bin kapının ardından "helal olsun" sesleri arasında demokrasi yarışı için beklediğinin üzerinde imza topladı...
Bir diğer aday yavaş, yavaş koşup finişi göğüsledi...
Biri de "rakiplerim meydandayken ben hücrede olacağım" diye bağırarak "sağır sultanı" uyandırma gayretinde!..
Muktedir ise eteğindeki tohumları tarlaya savurur gibi, önce biner liracıkları emeklilere "vaat etmeye" başladı...
Hoş! Bu vaatleri üç yıl önce başkaları söylememiş miydi?
Neyse! Boş verin, "kim kimden neyi aşırmışı" falan!
Ha tamam!
O köprülerin altın çok sular aktı değil mi? Biz dönüp bakalım vaatlere, manifestolara! Manifesto, genelde "toplumsal bir hareketin siyasal siyasal inanç ve amaçlarının açık ifade bildirisine" denir...
Eskiden "manifesto tartışmalarında" sol kesimin sağcılara yüklendiğine şahit olurduk. Carl Marx'ın, Friedrich Engels "Komünist manifesto"su gibi...
Şimdi "olay tersine mi döndü ki, sağcılar manifesto açıklıyor?" diyen diyene...
Hem de allaya pullaya Cumhurbaşkanı tarafından
Evet, R.T. Erdoğan'ın 24 Haziran manifestosunda ne diyor? "Özgürlükler emanetimiz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan manifesto konuşmasında sık sık "Ahdim olsun ki..." diye başlayan cümleler kurup. "Adalet ve özgürlük vurgusu" yaparak "Birimiz özgür değilse diğerleri de olamaz" demeye getirmiyor mu!
Peki, hem böyle diyeceksin, sonrada tutuklu rakibinin "siz sokaklarda serbest dolaşırken, benim hücremde yarışa devam etmem mümkün mü?" serzenişine kulak tıkayacaksın!
Ardından da "Tamam mı, devam mı?" diye bindirilmiş kıtlara doğru haykırıp, gelecek aksi sedanı bekleyeceksin!
Bakın dün, Denizli'den gazeteci Kadriye Sözer'in geçtiği mesaj ne kadar anlamlı;
"Tamam! Reis Ata'mıza, çocuklarımıza, torunlarımıza söz verdik. Seni İzmir Marşıyla uğurlayacağız. Tamam söz!"
Sonrası malum; sosyal medya kilitlendi: "Tamam Reis, sözümüz söz."
Ve de ardından gökten incecikten bir şu emir gelirse hiç şaşmayalım;
"Vakit Tamam!"

***

Vakit tamam da, etrafta dolaşan yağcılara ne denir!
16 yıldır vıcık vıcık "siyasi yağcılarla" iç içe yaşadığımdan mı, nedir; gerçek zeytin ve de mis gibi yağ kokusuna hasret kalanlarla dün "İzmirfuar'da" buluştum.
Türk zeytin ve zeytinyağı sektörünün zirvesine ev sahipliği yapan Olivtech ve Ekoloji İzmir fuarları, ilk günden Akhisar’ın gövde gösterisine sahne oldu. Akhisar Ticaret Borsası ile Akhisar Ticaret ve Sanayi Odası'nın birlikte açtığı stant, hem ünlü şefleri ağırladı hem lezzet şovuyla damaklarda tat bıraktı.
Akşam da Nihan Yarkent'in samimi daveti ile İzmir'in Kordonboyu'nda Tavacı Recep'in mekanında sevgili Akhisarlı dostlarımla doyasıya gerçek Zeytin ve Zeytinyağlı sohbetler edip, siyasetin yağcılarından uzak kalmanın huzurunu yaşadım.