Uganda seviyesinin altında olmasından mutluluk duymanın kolay olmadığı ileri demokrasisiyle ünlü ülkemizde, vatandaşlarımızın gelirleri/satın alma güçleri enflasyon ve zamların ardından azalmaya devam eder iken… Gündem, o bunu dedi, öbürü ise öbür türlü konuştu manevraları ile oyalanıyor… Bu manipülasyonlar esnasında, şehri memleket İzmir’i beş sezondur, her yıl bir

sonrakine göre daha zengin kalite sunmasından gurur duyamadığımız ligimizde temsil etmekte olan Göztepe’nin… Türkiye’nin olmadığı net olup, kimin Milli maçı nedeniyle verildiği anlaşılamayan trajikomik Milli ara nedeniyle maçı yoktu geçen hafta futbolda. Göztepe kadınlar voleybolda Edremit Belediyespor’a 3-0, erkeler hentbolda Bahçelievler Belediyesi’ne 28-23 mağlup oldu… Bu hafta Altay maçı var. Derbi ile ilgili geniş yorumu geçen hafta yapmıştım. Bu yazıda ağırlıklı

olarak “Yeryüzü COVID-19’dan kurtulabilir mi, kurtulursa nasıl kurtulur?” sorularına yanıt getirmeye çalışacağım. Ara ara söylediğimiz cümleleri bir kez daha tekrarlamak gerekirse… Geçen hafta ülkemizdeki COVID-19 günlük ortalama vaka sayısının 170.000-270.000 arasında olmama ihtimali ülkemizin resmi enflasyon rakamlarının hissedileni yansıtıyor olma olasılığından fazla değildir. Ölüm sayısının resmi rakamların ne kadar üstünde olduğunu tahmin edebilmek ise hiç kolay değil. Keşke İzmir Büyükşehir Belediyesi günlük ölüm sayılarını düzenli yayınlasa ve bir grafik halinde sunsa... Bütün dünyadaki rakamların, yurdumuzdaki enflasyon rakamları tadında -ince olarak- tarif edilmesi zor matematiksel müdahalelerden geçirilmediğini kabul edersek… Resmi verilere göre ülkemize 11 Mart 2020’de giren Covid-19, yeryüzünde 381.000.000+ pozitif vakaya, 5.690.000+ ölüme neden olmuş… Son bir haftadır günlük ortalama 3.1 milyon+ yeni vaka var. Tüm dünyadaki iki aşılıların oranı %51.3. Ülkemizde ise 11.7 milyon vaka olmuş 86.700 ölüm olmuş,çift aşılıların oranı %62.1 (bunların bayağı bir kısmı nispeten az koruyan iki Sinovac)... Ülkemizdeki son bir hafta içindeki günlük ortalama vaka sayısı 90.000+. Bu bağlamda COVID-19’un yeryüzünde en az beş farklı 1 milyonluk şehri atom bombasıyla yok etmeye yakın bir etkisi olmuş… Ölüm azaldı mı bu süreçte?

BAŞKA ÇIKIŞ YOLU YOK

Türkiye verisini zaten geçtim dünya verisinde maksimum 17-18.000/gün minimum 6-7.000/gün ölüm, son bir haftanın ortalaması 10.000 ölüm/gün… 10 Nisan 2020 ve sonrasında hiç o gün verisinin altına inmemiş. Demek ki tepe noktasının olsa olsa ½-1/3üne inmiş aynı sürede bu kadar aşılama çabasına rağmen. Değişen bir şeyler varsa ölenlerin çoğunun aşısız ya da eksik aşılı olması, buna bağlı olarak aşısızların çok daha fazla ölmesi… Şu anda şehri memlekette yaşanmakta olan COVID-19 yoğun bakım yatağı sıkıntısını da artık herkes biliyor… Madem aşı var neden böyle hala? İlk olarak aşılama hala %61’de Türkiye’de… Bunun da bir kısmı nispeten daha az etkili aşılarla… Şöyle yorumlayabilirim… Aşı olmasa İzmir’deki bütün hastanelerin bütün hasta ve yoğun bakım yataklarının bile mevcut yaşama standartlarımızda yaşayabilmemize yetmeyeceği kanısındayım... Şu anda yaşamakta olduğumuz süreç, sağlık çalışanlarını ve sağlık sistemini oldukça hor kullanarak, karantinasız, açık yaşayabilmek için bir kısım halkın hastalanmasına ve

dolayısıyla bir kısmının da ölmesine izin vermek… Bu esnada sağlık çalışanlarına emeklerinizin hakkını, karşılığını alabiliyor musunuz diye sorsak gelecek yanıtları herkes tahmin edebilir...

Aşıdan devam… Aşılaya aşılaya dünya ancak %51, Türkiye %62 halkı aşılayabilmiş. Optimum aşılama oranı bu kadar az olunca (minimum kabul edilebilir rakamı %85 kabul edersek) dolaşan virüs miktarı çoğalınca…. Buna bağlı olarak mutasyonlar birikerek artınca… Özellikle aşılamanın az olduğu kalabalık ülkelerden (Güney Afrika çift doz aşı %27 Hindistan %51 ama Hindistan’ın nüfusu 1.4 milyar)… Mevcut aşıların da etkinliğini bir miktar etkileyen yeni varyantlar çıkmış, çıkıyor, çıkacak da… Velhasıl kelam… Bu işten dünya olarak nasıl kurtuluruz… Öncelikle bütün

dünyanın bunu istemesi ve bir üst çatı altında (Birleşmiş Milletler vs) -kuvvetli ve ortak- bir de değil, çoklu müdahalelerde bulunulması gerek. Sürü bağışıklığının da azımsanmayacak sıklıkta kullanıldığını kabul etsek bile tüm dünyada yüzde 5 civarı insan resmi kayıtlı vaka olmuş şu ana kadar demek ki bunu beş ile çarpsak bile sürü bağışıklığıyla çözüm zor… Akla en makul gelen

yaklaşımın ilk ayağı mutlaka ki aşılama, ikincisi maske-mesafe-hijyen ile hastalık sayısını iyice azaltıp sonra da sıfırlamaya çalışmak. Elimizde yüksek etkili ama aşırı uç mutasyonlu varyantlara karşı etkisi nispeten azalabilen mRNA aşıları ve varyantlara karşı daha dirençli olma olasılığı olsa da nispeten daha az koruyucu tam virüs aşıları var. Bunların karışımı heterolog aşılama şemalarının etkisinin acilen ölçülüp dünyayla paylaşılması gerek. Bu işten kurtulmamız ancak olası

varyantlara karşı da %95 etkili bir aşılama sisteminin –aşı ve sağlık çalışanı maliyetinden bağımsız bir şekilde, fakir ülkeler ve sağlık sistemleri sübvanse edilerek- dünyanın çocuklar, bebekler dahil %95+’ına hepsinden önemlisi maksimum altı aylık bir süre içinde yapılabilmesi ile tartışılabilir hale gelecek kanısındayım. Aksi takdirde… Her ne kadar bilinen insanlık tarihinde sonsuza dek pandemi yapan bir bulaşıcı hastalık şu ana kadar görmediyse de yeryüzü…

COVID-19’un bittiğini görebilecek miyiz? Yüce Halkımızın deyimiyle “İnşallah” diyelim ama hiç emin değilim- konuşmaya devam edeceğiz gibi COVID-19’u… Bu söylediklerimin ve daha fazlasının uygulanması mantıksal ya da ekonomik olarak olası mı? Bu şekilde yaşamanın maliyeti ile karşılaştırılmasını önererek… Başka bir çıkış yolu pek gözükmediğini üzülerek ifade etmem gerekiyor… Gözümüzün bebeği Göztepe’ye Pazar günü başarılar diliyorum…