Kendi liginde en çok gol katkısı yapan futbolcunun Göztepe’nin çocuğu Halil Akbunar’ın kendi ülkesinin Milli Takımı'na seçilmediği ülkeye Türkiye denir, seçmeyen teknik direktör de Şenol Güneş’tir…

Kendi şehrinin tek Süper Lig takımına Göztepe Spor Kulübü Derneği’ne alt yapı tesisleri kurulsun diye verilmiş araziyi geri alıp, gençler spor yapacağına (koca ilçede tarım yapacak başka yer kalmamış gibi) buğday yetiştiririz daha iyi diyebilen insanların yönettiği belediyeler Türkiye’de bulunur. Ne mutlu Torbalı’ya ve belediyesine…

Kendi şehrinin seçilmişi ve atanmışı olarak kendi şehrini temsil eden sporcular ve spor kulüplerini yok sayıp başka şehirlerin sporcuları ve spor kulüpleri lehine taraf olan Milletvekili, Belediye Başkanları ve mülki amirler; atanmış ve seçilmişler güzel şehrimizdedir.

Her başı sıkıştığında, işler kötü gittiğinde kendi ülkesini kuran adama sallamaya devam edenler Türkiye’dedir.

Pek çok vatandaşa göre, mafyanın temiz eller operasyonu yaptığı ülke güzel ülkemizdir.

Pek çok üniversitesinin başına, hayatı boyunca tek bir uluslarası bilimsel yayın yapmamışların, yaptığı bilimsel yayınlara tek atıf almamışların üniversite yöneticisi atanabildiği topraklar ülkemizde, güzide yurdumuzdadır.

Birilerinin hakkını yemenin normal, hak yemeden iş yapmaya çalışmanın anormal kabul edildiği ülke coğrafyamızdır.

Her anı başka Zaytung yurt bizim yurdumuzdur.

Adana Demirsporluların, Beşiktaşlıların, Galatasaraylıların, Fenerbahçelilerin, Giresunsporluların vs. sokağa çıkma yasağı varken maça girebildiği ama Göztepelilerin giremediği ülke Türkiye’dir.

Adana Demirsporlu iseniz emniyet kuvvetlerinin gözü önünde sokağa çıkma yasağı varken maça girebildiğiniz, konvoy yapabildiğiniz ama Göztepeli iseniz maça girmek isterseniz şiddete uğradığınız ülke Türkiye’dir.

Adana Demirsporlu ya da Beşiktaşlıların İzmir’de deplasmanda maça girebilmesine rağmen Göztepelilerin kendi stadında maça girememesini sağlayan yönetici ve mülki amirler Türkiye ve İzmir’dedir. Hepsine müteşekkiriz.

Pek çok kurumuna okuluna kağıt sağlayamıyorken, dünyanın bilmem nerelerine yardım yapmak bizim ülkemizde olağandır.

Demokrasi olarak uluslararası kıstaslara göre, Uganda, Gambiya, Benin, Zambiya, Uganda, Fas, Tanzanya, Ermenistan, Madagaskar, Fiji, Malawi, Tayland, Arnavutluk, Karadağ, Sırbistan, Moğolistan, Gana, Yunanistan hepsinin altında olan ülke Türkiye’dir.

Alışveriş merkezlerini açıp, restoranları açıp, okulları açmayanların yurdu Türkiye’dedir.

Futbol federasyonunun aldığı hemen hiçbir kritik kararı uygulayamadığı neredeyse tüm önemli kararlarından U dönüşü yaptığı ülke Türkiye’dir.

Bir kısım hakemlerinin her hafta birilerini biçtiği haklarını emdiği futbol iklimi, bizdedir.

Birilerinin üç kuruş borcu için puanlarının silindiği, diğerlerinin 100 kuruş borcu ile sürü sepet transfer yapabildiği, borsaya kote şirketlerin göz göre göre yatırımcıları yanlış bilgilendirdiği futbol takımları bizdedir.

Futbol yayın haklarını trajikomik bir şekilde kendi isteğiyle sürekli daha aşağıya çeken federasyon ve futbol yöneticilerinin bulunduğu ülke topraklardadır.

Yayınladığı futbol liginin değerini dolar euro bazında sürekli daha aşağıya düşüren yayıncı ülkemizde iş yapmaktadır.

Einstein’ın “Aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlara varmayı beklemek ahmaklıktır.” cümlesinin sürekli, her an, tekrar tekrar doğrulandığı yurt coğrafyamızdadır.

Sayın Talat Papatya’nın hatırlattığı, Tolga Örnek’in yazıp yönettiği “Devrim Arabaları” filmindeki ünlü repliğin öznesi, hiçbir başarının cezasız kalmadığı ülke Türkiye’dir.

Coğrafya kaderdir cümlesinin kaynağı coğrafyamızdır.

Ne mutlu bu sayısız muhteşem sonuçları yaratanlara sebep olanlara…

Her ne kadar bizim görüp göremeyeceğimiz “?” olsa da bir gün her şey çok güzel olacak…

O günlere inanarak… Dalgalan sarı kırmızı…