Cemreye hoş geldin deyin! Kış sanki hiç gitmeyecekmiş gibi, bizi epey yıprattı, kurumamıza izin vermeden haftalarca ıslattı. Ama işte sonunda baharın müjdecisi birinci cemre bugün havaya düştü!

Zaten geleceği bir kaç gün öncesinden belliydi; ılık, güneşli, pırıl pırıl bir sabahlara uyanır olduk.

Bahçedeki meyve ağaçları resmen bir günde pıt pıt çiçeklendi. Günlerdir gidip gelip, dallardaki o renksiz, kuru tomurcuklara bakıp üzülüyordum; “Yok yok, ben bu bağ bahçe işlerini beceremedim, tutmadı bu ağaçlar, olmadı bu çocuklar” diyordum ama işte, terazi var, tartı var, her şeyin bir zamanı var.

Doğanın kendi saati tik tak, tik tak... Hiç kendini şaşmıyor.

Bizim gibi değil yani… 'Bir yaptığı bir yaptığını tutmuyor' gibi bir durumu yok. 

 ***

Bu arada hala “Hep duyuyoruz ama nedir bu cemre işi?” diyenler ve araştırmaya üşenenler için araya bir de ansiklopedik bilgi sıkıştıralım:

Cemre, ilkbahar başlangıcında yedişer gün arayla önce  havada, sonra su ve toprakta oluştuğu varsayılan sıcaklık artışı.

Arapça olan sözcük ‘kor durumunda ateş’ anlamına gelir. Türk ve Altay halk kültüründe ve mitolojisinde İmre (İmere veya Emire) adı verilen cinin neden olduğuna inanılır.

İlkbaharda görünüp titrek ışıklar saçarak göğe yükselir.

Sonra buzların üzerine düşerek onları eritir. Oradan da yere girer.

Bundan sonra ısınmış topraktan buhar yükselir. Emire, baharın gelişini temsil eder. Bulgarlarda 'Zemire' olarak yer alır.

Anadolu Türkçesindeki Arapça’dan gelme 'cemre' sözcüğünün aslında bu adın benzetme yoluyla değişmiş hali olduğu söylenebilir. İlk cemre 19 Şubat’ta (20 Şubat diyenler de var) havaya ve yedişer gün arayla da suya ve toprağa düşer.

Zemre ise Kumuk Türkçesinde nem, buhar gibi anlamlara gelir.

Tasavvuftaki kor ve ateş kavramlarının mecazi anlamları vardır.

Temizlenmeyi ve yeniden doğuşu temsil eden ateş, aşk kavramının yakıcılığıyla da yakından ilgilidir.

***

Cemrenin gelişinin biz insanları asıl ilgilendiren bir diğer tarafı da; arkasından bize kuvvetle muhtemel bir Emre, bir Cemile falan getirecek olması.

Malum şimdi gönüllere bir bahar kıpraşması, bir ‘aşık olmalıyım’ coşkusu gelip yerleşecek.

Bu da ‘secret’cıların inanışına göre ‘çağırma düğmesine’ basmışız gibi işe yarayacak.

Sonra gelsin flörtler, gitsin kırıştırmalar, hatta şanslıysak tutkulu aşklar! (Ay hadi inşallah!)

Şimdi yüksek müsaadenizle tüm kış boyunca üzerime yapışan is, pas, odun kokusunu atmak için dışarı çıkıyorum. Cemre'ye bir hoş geldin diyeyim.

Sokaktaki papatyaları mutlulukla sırıtarak izleyeyim.

Sonra sahile gidip denize öylece boş boş bakıp, iyot kokusundan sersemleyeyim, güneşte kemiklerimi ısıtayım.

***

Ah, beton kafalı pis şehir!

Dokuz yıl önce ne iyi etmişim de seni terk eylemişim.

Zoruna gitmesin şekerim, inan hiç pişman değilim.