“Cahile laf anlatmak, deveye hendek atlatmaktan zordur.” diyor atasözü. Deve, hendeği hiç sevmediği gibi cahil de yeni bir sözü dinlemeye, anlamaya kapalıdır.

Kulaktan dolma öğrendikleriyle bir ömür geçirir. Başka bir ömür bağışlansa o ömrü de çarçur eder. Öğrenmeye, değişmeye kulağı sağır, gözü kördür.

İnsan için böyledir de toplumlar için başka mıdır?

İktidarların zehirli uyuşuklukları, kara cahillikleri toplumları sardı mı insanın da geleceği karanlıktadır. Cehalet yönetir artık ülkeyi

Tutsak alınmış insanı top atsanız uyandıramazsınız tatlı uykusundan. 

Gözü kulağı azıcık açık insana, zırcahilden daha fazla şey öğretmek mümkündür elbette. Ama yine de yarı cahile bir şeyler anlatmak çok çetindir.

 Önce yarım yamalak bildiklerini, oradan buradan duyduklarını unutturmanız gerekir.

 Aydınlanan insan; sorular da sormak, sordukça özgürleşmek, kulluktan yurttaşlığa geçmek ister. Bu yüzden iktidarlar; çabalamazlar boyun eğeni, diz çökeni ayağa kaldırmak için.

Çabalayanlara da ölümlerden ölüm beğendirirler. Toplumun kesimleri bu cehaletleri ile savaşırken bazı insanlar da bu durumu tersine çevirmesi için ilkelere sıkı sıkı sarılır. Zamanın birinde bir hâkim suçluya sorar;

Neden öldürdün?

Katil: Çünkü laikti

Hâkim: Laik ne demek?

Katil: Bilmiyorum!

Mısır'ın en iyi edebiyat adamlarından Necip Mahfuz'u

Öldürmeye çalışıp başarısız olan sanığa hâkim sorar:

Neden vurdun?

Sanık: Sokak çocuklarının hayalleri adlı kitabı yazdığı için

Hâkim: Peki Sokak çocuklarının hayallerini okudun mu?

Sanık: Hayır

Hâkim, yazar Faraç Foda'yı öldüren üç teröriste sorar:

"Neden Faraç Foda'ya suikast düzenleyip öldürdünüz?

Suçlular: Çünkü kâfir

Hâkim: Onun kâfir olduğunu nereden anladınız?

Suçlular: Onun kitabından

Hâkim: Hangi kitabından anladınız onun kâfir olduğunu?

Suçlular: Biz okuma yazma bilmiyoruz.

Her kötülüğün anası her dönemde CEHALET olmuştur!

Saygılarımla….