Sen misin felaket filmleri izlemeyeceğim diyen? Gerilimli, sıkıntılı, şiddet içeren sahneleri TV kumandasına sarılıp değiştiren. Son izlediği Contaigon 2011’i yarıda kesen... Hayatın kumandası yok ki! Bir anda; yapmazsak dünyanın sonu gelir diye hissettiğimiz herşey anlamsızlaştı, filmleri andıran günler yaşıyoruz. Şu sıralar yalnızca var olmanın, zengin fakir sağlıklı yaşamanın derdindeyiz.

Virüse karşı sosyal mesafeler oluşturarak, yalnızlıkta örgütlenerek ayakta kalmak zorundayız. Halk kişisel önlemleri tavizsiz sürdürerek bu görünmez düşmana karşı önlemlerini alırken, Türk hükümeti de görünür sıkıntılara karşı aldığı ekonomik önlemleri açıkladı. Öncelikle şunu söyleyelim; açıklanan pakette, düşük maaşlı emeklilerin aylığını 1.500 TL’ye çıkarma dışında bütçeye yük olacak hiç bir önlem yok!

Yeni paket gerekli

Halkbank’ın esnaf ve sanatkarlara faizsiz 3 ay ertelemesi, sektörlerden zaten alınmayacak/ alınamayacak prim ve KDV tevkifatı ertelemesi ile diğer ertelemelerin ise ancak sınırlı etkisi olacak. Önlemler, 2020 bütçesine zarar vermeyecek şekilde ertelemeler ve kredi temennileri hedef alınarak oluşturulmuş. Belki bu paketi hükümetin ‘1. Önlem Tedbiri’ olarak da görebiliriz. Eldeki kurşunlar tek şarjörde harcanmamaya çalışılmış. Korona virüsün seyri ekonomi aktörlerini belli ki ikinci paketi hazırlamaya itecek.

Çelişki ve eksiklikler

Evde kalma süresini 3 hafta olarak açıklıyorsanız daha keskin önlemler almak zorundasınız.

Yaşlılara maske kolonya dağıtmakla en az 2 ayı kapsayacağı öngörülen bu süreçte karşımıza çıkacak kronik sorunlar çözülemez. Vatandaşa evde oturur derken iç hat uçuşlarında KDV’yi indirmek çare değil çelişkidir. Ticaretin durduğu, maliyetlerin aynı kaldığı ama gelirin dibe vuracağı bu süreçte ‘patron rahatlasın ki, işçi de rahat olsun’ niyetli bu yaklaşım işe yaramaz. İşverenler ayakta kalmak için çalışanlarını ücretsiz izin ya da yıllık izinlerini kullanmaya yönlendiriyor.

Ya sonra?

Hükümet bu süre içinde ya prim desteğini artırmak hatta evde kalın diyorsa prim yükünü ağırlıklı olarak üstlenmek zorunda. Temel tüketim maddelerinin üretilmesi, onların market ve hizmet sektörüne yansıyan yönler düşünülmemiş. Esnaf için getirilen tedbirler yetersiz. AVM’ler, mağazalar boşken ve halka evden çıkmayın çağrıları yapılırken muhtasar ve KDV tevkifatı ile SGK primlerinin Nisan, Mayıs ve Haziran ödemelerini 6’şar ay ertelemekle önlem alınamaz.

Ekonomik virüse de dikkat

İşsizliğin çığ gibi yükseldiği Türkiye’de hızla gelişecek resesyon çok daha sıkıntılı sonuçları, travmatik etkileri karşımıza çıkarır. Temel tüketim maddelerini üretmek için dahi çalışanların yüzde 50’si işyerlerine gitmek zorundaysa, teşvikler; hane halklarına doğalgaz, elektrik faturalarında indirim, evinde kalanlara, ücretsiz izne yönlendirilenlere ekonomik katkı, çalışmak zorunda olan esnaf, sanayi ve işçilere destek üzerine kurulmalı. Ancak şimdilik görünen 'turizm etkilenecek onlara destek verelim’, ‘THY zarar edecek onu düşünelim’ türünden sektörleri ve kurumları kategorize eden yaklaşım; doğru bir yöntem olamaz.

Sağlık Bakanı kadar olmasa da Sanayi Bakanı, Tarım Bakanı, Ticaret Bakanı’nın da sesini duymalıyız. Elbette halk evden çıkmasın, ancak bu sürecin birkaç hafta sonra ekonomik virüse dönüşmemesi için, petrol fiyatları da bu kadar düşmüşken daha keskin önlemler alınmaktan da kaçınılmasın!

Koronayı kadınlar bulmuş!

Sosyal medyada harika bir teşhis. Doğruluğu kanıtlanamasa da şahsen hayli mantıklı!

Coronavirüsü kadınlar bulmuş çünkü...

1. Ağırlıklı erkekler ölüyor.
2. Maçlar iptal.
3. Barlar kapalı.
4. Karınla evde kalman gerekiyor.

Başkanlar dar gelirli semtlere gitmeli

Küresel salgın zengin fakir ayırmıyor ama zengin ya da fakir semtleri ayırıyor!

Altyapının eksik kaldığı, merkezlere oranla daha çok hizmete gereksinim duyan, kozmopolit bölgeler de bekentiler de yüksek. “Personeli evine gönderdim, makamda bekliyorum diyerek” nöbetçi muhafız kimliğine bürünen başkanlarımıza seslenelim. Aksine halk sağlığı için denetimleri artırırken, merkezi bölgelerde ‘İzmir’e toz kondurmuyoruz’ demek yerine ara mahalleleri, arka çeperleri dolaşmaları, sağlıksız konutlarda sağlıklı yaşamaya çabalayan kent halkının yanında olmaları daha doğru.