Evet bazı eleştirilere katıldığım oldu.
Hatta kimi demeçlerinde eş başkan vari konuşmalarına da rastlayıp kendimize göre inceden uyardığımız da olmuştur.
Ama şunu da biliyorduk tarım gibi iyi bildiği ve emek harcadığı konularda, bir de kadın erkek eşitliğinde ön plana çıkmayı seviyordu.
Üzerinden sular aktı ve şimdi yaşananlar artık haksızlık noktasında.
Neptün Soyer’i ve Köy-Koop İzmir seçimlerini söylüyorum.
Kim, nereden hangi siyasi pencere ile bakıyor beni ilgilendirmez.
Ancak sular geri çekildi diye bu kent için emek vermiş bir kadına, hücum etmek de İzmir’e yakışmaz!
*
Her zaman görürüm. Sular yüksekken balıklar solucanları yer, sular çekildiğinde solucanlar balıkları.
Bizim bakışımız ise suyun yüksekliği değil daima hakkaniyet meselesidir .
Sevin ya da sevmeyin Neptün Soyer başta Seferihisar, Sığacık ve İzmir’in tarımına tarımsal ürünlerinin değerlendirmesine ciddi katkıda bulunmuştur.
Sığacık da, köylerde, İzmir’in kırsal ilçelerinde binlerce kadının evden çıkarak el emeklerini, yemek lezzetlerini tezgahlarda sunmasının öncüsüdür.
Kültürpark‘ta ‘Üretici Pazarı’ kurulması fikri önünde dağ gibi eleştirilerle mücadele edendir.
Şimdi semt sakinleri; her geçen gün içi boşaltılmaya çalışılsa da pazarlarından asla vazgeçmezler.
Balolarda, galalarda gezmek yerine tarlalarda, dağ bayır meralarda dolanmayı tercih etmiş bir kadındır.
Köylüler, üreticiler de başlarda onu kolay kabul etmedi ama sonra gördüler ki mesela sadece üretmek değil satmak, pazarlamak, üreticiden tüketiciye sağlıklı bir zinciri uygun fiyatla sunmak.
Hatası olmadı mı ?
Elbet olmuştur ama söz konusu Türk tarımı ise kimin hatası yok?
*
Bu izlenimi 20 Haziran’da gerçekleştirilecek 100 ayrı birliğin çatı örgütü olan İzmir Köy-Koop Birliği’nin seçimleri öncesi yapılan haksızlıkları gördüğüm için yazıyorum. Seçim 20 Haziran’da. Şimdilik 3 aday var. Neptün Soyer, İl Tarım Müdürlüğü’nden emekli olmak üzere olan Arif Ertem ve Kasım Akdağ.
Masalar kuruldu, ağa babalar yerini aldı. İçlerinde tek kadın yok.
Bir seçim öncesi elbette lobiler, taraflar olacak ama iş bir seçimden öte rövanşa dönüştü, çirkin cümleler havalarda uçuyor.
Yetmedi slogan belirlendi: “Bu kadını gömmek lazım”
Adeta siyasi hesaplaşmaların bedeli Neptün Soyer üzerinden yapılmaya başlandı.
*
Seçimi kim kazanır bilemem.
Ancak adaylık söylemi; nefret söyleminin üzerine taşmamalı ve hele bir kadın düşmanlığı içerisinde kesinlikle yapılmamalı. Liyakat ve projeler üzerinden umut veren aday seçilmeli.
Ayrıca mesele sadece kooperatifler kurmak değildir. O kooperatiflerin hem ortaklarına hem de tüketiciye kazandıracak yapıda olmasıdır mesele.
Türkiye’nin sorunu olarak söylüyorum; kooperatif ürünleri bugün endüstriyel ürünlerin üzerinde fiyatlarla satılmakta.
*
Konu derin; öze dönecek olursak, evet kimse kimseye haksızlık yapmamalı.
Hele ki ‘başkan eşi olarak evinde oturmalı, sesini çıkarmamalıydı’ gibi yeri geldiğinde kadın-erkek eşitliğinde mangalda kül bırakmayanların yaptığı haksızlığa da artık yeter.
Eşlerinin yanında vitrin malzemesi olmaktansa bir işin ucundan tutan, sosyal alanda simge olmaya çalışan başkan eşleridir kıymetli olan.
Hele ki ‘kadın, fıtratının gereği evinde oturmalıdır’ diye yaklaşan bir zihniyetle mücadele ediyorsak…
*
Bu hiç kimseye bir destek yazısı değildir. Kararı da kooperatif üyeleri verecektir.
Kaldı ki İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, Soyer Ailesi ile mesafeli dahi olsa siyasi goygoya gelmeyecek kadar hakkaniyete düşkündür.
**
Tekrar konuya dönüyor ve şöyle bitiriyorum.
Önümüzde bir seçim var ve İzmirli kooperatifler başkanlarını seçerken kararını hakkaniyetle verirlerse sorun yok.
Ancak bu seçim siyasi bir rövanşa döndürülür, kral öldü yaşasın yeni kral gözüyle bakılır, yargısız infaz yapılır ve kadın kimliği üzerinden yaralamaya çalışarak
“Neptün Soyer İzmir tarımı için, İzmirli Üretici için hiçbir şey yapmadı, şimdi bu kadını gömelim” diyerek seçim kan davasına dönüştürülürse işte o da ‘haksızlıkta yeter artık’ noktasıdır.