Aslında daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi ayın son yazısında İzmir ile ilgili nadir veya güncel bir kitabı ele almak üzere hazırlık yapmıştım. Hatta büyük ölçüde yazı da hazırdı. Fakat benim yazı günümde Sayın Oğuz Aydemir’in özel koleksiyonundan hazırlanan serginin açılacak olması (Çeşme Deniz Tarihi’nin Üç Efsane Amirali, 30 Mayıs Pazartesi saat 11.00, İzmir Tarih ve Sanat Müzesi) yaklaşık 20 yıl önce yayınladığım bir yazıyı yayınlamamın daha anlamlı olacağını düşündürdü.

Sergide Çaka Bey, Mezomorto Hüseyin Paşa ve Cezayirli Gazi Hasan Paşa olmak üzere üç önemli amiralin yaşamı/denizcilikleri, mücadeleleri ve savaşları Çeşme Deniz Tarihi bağlamında ele alınacak. Benim burada üzerinde duracağım ise 15 yıl Avrupa zindanlarında kaldığı ve ölümcül yaralar aldığı halde hayatta kalmış olan ve bu nedenle Mezomorto (Yarı ölü) lakabıyla anılan Hüseyin Paşa ile ilgili olacak.

1694 SAKIZ İŞGALİ

17. yüzyıl sonlarında Osmanlı Devleti, bozulan mali durumuna bağlı olarak, ada halkından aldığı vergi miktarını artırmıştır. Öyle ki, Hristiyan ahaliden aldığı cizyeyi (baş vergisi), marttan marta yılda bir kez tahsil etmekte iken, ihtiyaçtan dolayı 1694 Eylül’ünde ikinci bir vergi daha tahsil etmesi, Sakız Adası’ndaki halkın düşmanlığına neden olur. Sakız Hristiyanları, öncelikle hükümete bir heyet göndererek kaledeki leventleri şikâyet etmişler, savunma amacıyla her yıl adada bulunan üç bin levende ihtiyaç olmadığını adayı kendilerinin koruyacağını ifade ederek askerlerin adadan uzaklaşmasını sağlamışlar; bir süre sonra da Venediklilere adada asker olmadığını iletmişlerdir. Bunun üzerine kış münasebetiyle Osmanlı donanmasının Akdeniz’den dönmesini bekleyen Venedik, Papalık, Floransa ve Malta gemilerinden oluşan 115 parça Venedik donanması 1694 Eylül’ünde adaya gelerek 12 bin yaya ve 800 süvari askeri karaya çıkarmışlardı.

MARTIN WINTERGERST

İşte bu işgal sırasında Alman fırıncı Martin Wintergerst de Venedik donanmasına gönüllü katılmış ve hem işgale hem kurtuluşa tanık olmuştur. Wintergerst'in, Memmingen'de, 1670'li yıllarda dünyaya geldiği tahmin edilmektedir. Wintergerst, 22 yıl boyunca yaklaşık 20 gemi değiştirerek, beş kıtayı kapsayan dünya yolculuğu yapmıştır. Dönemin koşulları göz önüne alındığında, esir düşme (iki defa esir düşmüştür), köle olma, salgın veya geminin batması gibi nedenlerle ölüm olaylarının her an karşılaşılabilir bir durum olduğu düşünülürse; Wintergerst'in, tüm bu olumsuzluklara rağmen, yaşamını devam ettirebilmesi ve belleğine güvenerek (bu durum tarihsel bazı hatalara yol açmıştır), bir belge niteliği kaygısı duymadan (fakat günümüz için bu niteliği kazanmıştır ve dönemin Akdeniz'i üzerine kayda değer bir belgedir), sadece ve sadece yaşadıklarını çevresindekilerle paylaşmak için yazmış olması olağanüstüdür.

VENEDİK DONANMASI

1691 yılında Venedik'e gelen Wintergerst kısa bir süre fırıncılık yaptıktan sonra burada, Antonio Zeno komutasında Mora'ya hareket edecek olan dört Venedik savaş gemisinden biri olan 'Viktoria'da topçu astsubayı olarak askerliğe başlar. Bu küçük donanmaya, daha önce Girit'i Osmanlı egemenliğine bırakmak zorunda kalan Prens Morosini de dokuz kadırgasıyla katılır; ticaret gemileriyle birlikte 40 gemilik bir donanma meydana getirilir. Uzun bir süre Ege Denizi’nde Osmanlı donanması arayan, Osmanlı adalarına ve Nauplion’a çıkarma yapan donanmanın komutanı

Prens Morosini'nin burada ölümü üzerine Venedikli Antonio Zeno amiral olur. Wintergerst'in olduğu geminin de içinde bulunduğu dört savaş gemisi, sınıra yakın ve korumadan mahrum Osmanlı yerleşim yerlerini taciz etmek ve haraç almak için görevlendirilir. Birçok yere uğradıktan sonra Sisam Adası'na gelen donanma, kalede bulunan Türk kuvvetlerinin, bombardıman korkusuyla beyaz bayrak çekmeleri üzerine, talep ettikleri haracı alarak adayı bombalamadan uzaklaşır; Sisam, Sakız, Midilli ve Siros güzergâhında ilerleyerek Korint'e döner.

İŞGAL HAZIRLIKLARI

Sakız işgalini Wintergerst'in kaleminden izleyelim: 1694 ilkbaharında yeni asker ve savaş gemileriyle buluşmak üzere Nauplion'a hareket ettik ve burada muazzam bir donanma meydana getirdik. Donanmamız; her biri 40 topa sahip 26 savaş gemisi ve her biri 18 top ve 36 aslanbaşına (gemilerin her iki ucunda bulunan ve düşman gemiyi batırmaya yarayan çıkıntı, İ.P.) sahip 6 kalyondan oluşuyordu; bu gemiler olağanüstü güçlüydü ve her birinde altı-sekizi köle olmak üzere 60 kürekçi, 40 tayfa, 7-8 topçu astsubayı ve 700 askerden oluşan alaylar bulunuyordu. Ayrıca, 42 kadırga, 30 galyot, 2 yangın söndürme gemisi, 2 bombardıman gemisi, cephane ve erzak yüklü 12 ticaret gemisi vardı. Donanmamız, 7 Malta ve 4 Roma (Papalık) kadırgasının katılacağı Portopores'e doğru yola çıktı; onlar bizden sonra geldiler, fakat limana girmeden açıkta demirlediler. Gelenler donanmaya gönüllü olarak katılmalarına rağmen, eğer limanda bizimle birleşmelerini istiyorsak, amiralimizin çıkıp onları karşılamalarını talep ediyorlardı. Amiralimiz de bu istek üzerine gitti ve onları karşıladı; bunun üzerine yapılan tören akşama kadar sürdü.

SAKIZ İŞGALİ

Gemi komutanlarımız herhangi bir başarısızlıkla karşılaşmamak için eylül başlarında bir araya geldiler. Harekât komutanlığının toplantı sonucu aldığı karar gizli tutuldu. Bir gece ansızın emir aldık ki, Sakız adasını işgal için yola çıkacaktık. Bu emrin şimdiye kadar gizli tutulmasının nedeni sonradan anlaşıldı ki, bizimkiler, adanın Cenevizlilere ait olduğu zamandan beri adada yaşamakta olan piskoposla ilişki içindelermiş ve ondan gelecek haberi bekliyorlarmış. Haber gelir gelmez, tam yol yola koyulduk; rüzgâr durumu da lehimize olduğundan 7 Eylül 1694 sabahı tan ağarırken ada önlerindeydik.

SAKIZ KALESİ

Sakız Kalesi’ni 1370 asker ile koruyan kale muhafızı Silâhdar Hasan Paşa ise Kaptan-ı derya Yusuf Paşa’dan istediği yardımı alamamasına rağmen 13 bine yakın düşman askerinin 9 Eylül’de başlayan kuşatma savaşına karşı uzun zaman direnmiş; ancak adadaki yerli Hristiyanların kendisini terk edip silahlanması ve arkadan Osmanlı askerine taarruza geçmeleri üzerine geri çekilmiştir. Hasan Paşa kalede sekiz gün kuşatmaya dayanmış; ancak kaleye atılan beş yüzden fazla top ve humbaradan bütün evler yıkılarak yiyecek ve peksimet de yanmış olduğundan, emrindeki askerin ısrarı ve düşmana esir düşmemek için 12 Ekim 1694’te kaleyi Venedikli Komutan Antonio Zeno’ya teslim etmek zorunda kalmıştır. Adadaki Müslüman halk ve Hasan Paşa Venedik gemileri ile Çeşme Limanı’na nakledilmişlerdir.

Wintergerst’ten devamla;

17 Eylül’de kaleye bir elçi gönderildi ve teslim olmayı isteyip istemedikleri soruldu. Türkler teslim olmayı kabul ettiler ve hemen esirler değiştirilmeye başlandı ve 18 Eylül’de aşağıdaki noktalar üzerinde anlaşma sağlandı.

1) Adadaki bütün Türkler yanlarına taşıyabilecekleri mallarını alarak Venedik gemilerine bindirilecek ve iki saat uzaklıktaki Çeşme'ye götürülecek.

2) Müslüman olmuş bütün Hristiyanlar Venediklilere teslim edilecek.

3) Limanda ve kalede bulunan her şey galiplere ganimet olacak.

MEZOMORTO HÜSEYİN PAŞA

Ada, 1695 Şubat ayı başlarına kadar Venediklilerin elinde kalır. Adayı geri almak için büyük bir hazırlık yapılarak karadan ve denizden sefere çıkılır. Mezomorto Hüseyin Paşa donanmaya kalyonlar kaptanı tayin edilir. 8 Şubat 1695'te İzmir'den hareket eden Osmanlı donanması 21 ve 25 Şubat tarihleri arasında meydana gelen ve tarihe Koyun Adaları Deniz Savaşı olarak geçen savaşta Venedik donanmasını bozguna uğratarak Sakız Adası'na tekrar hâkim olur. Bu savaşta büyük başarı gösteren Mezomorto Hüseyin Paşa, kaptan-ı deryalığa getirilmiştir.