BioNtech deyince akla gelen Kovid-19 aşısı ile Kılıçdaroğlu arasında nasıl bir ilişki olabilir? Açıklayayım. Son yıllarda en çok bu iki konu üzerinde ve çoğunluktan farklı biçimde yazılar yazdım; BioNtech aşısı konusunda ne yazık ki büyük ölçüde haklı çıktım, Kılıçdaroğlu konusunda haklı çıkmaktan da ödüm patlıyor…

Kovid-19 ile ilgili yazdığım 60’tan fazla köşe yazısında aşı karşıtlarına karşı çıktım; aşıların yararlarının zararlarından çok daha fazla olduğunu ve belli bir yaşın üzerinde herkesin aşılanması gerektiğini vurguladım. Birçok değerli meslektaşımdan farklı olarak, özellikle gençlerde, yaşlılarda ve romatizmal hastalığı olanlarda, BioNtech’e oranla çok daha az yan etkisi olan Sinovac aşısını önerdim; ayrıca toplam 4’ten fazla aşı uygulamanın dünyada uygulanmadığı ve ilerde sakınca yaratabileceği uyarısında bulundum. Sağlam bir dayanağım da vardı: Pfizer şirketi BioNTech aşısına onay alabilmek için ABD’deki Gıda ve İlaç Dairesi’ne (FDA) sunduğu 38 sayfalık raporda 1 Aralık 2020 sonrasındaki üç ay içinde, BioNTech aşısının yan etkileri sonucu 1223 kişinin öldüğünü, 520 kişinin sakat kaldığını, 11 bin 361 kişideki yan etkilerin raporun yazıldığı tarihte iyileşmemiş durumda olduğunu bildirmişti. FDA bu belgeleri incelemek için 55 yıl zaman istemiş, ancak 30 bilim insanı raporun bu kadar süre beklenmeksizin açıklanması için ABD’de dava açmış ve kazanmışlardı. Rapordaki bu çarpıcı bilgilere, ABD’deki bir internet sitesi ve benim iki köşe yazım dışında basında yer verilmemiş olması çok düşündürücüydü. BioNtech aşısı öncesinde sayfalarca kağıda imza atma zorunluluğunun, Sinovac aşısında bulunmaması da…

Yakın zamanda görüştüğüm genç bir kardiyoloji profesörü dostum, 3’ün üzerinde Kovid aşısı olanlarda kalp ritim bozukluğuna bağlı yakınmaların çok sık olduğunu söyledi. Pıhtı gelişimine bağlı kalp krizi ve felç sayıları ile romatizmal hastalıklarda da belirgin bir artış gözleniyor. Almanya’da, Kovid aşılarının yol açtığı ağır yan etkiler nedeniyle yapılan tazminat başvurularından 253’ünün haklı bulunarak kabul edilmesi bir başlangıç, arkası gelecektir.

KILÇDAROĞLU’UN YAN ETKİLERİ

Kılıçdaroğlu’nun da tıpkı BioNtech aşısı gibi ciddi yan etki riski olabilir. Birçok kişi kendisine karşı alerjik reaksiyon geliştirdiğinden, aday gösterilirse seçilememe olasılığı oldukça yüksek. Önceden cumhurbaşkanlığına aday gösterdiklerinin seçilememiş olması korkutuyor; Ekmeleddin’e CHP’liler, İnce’ye CHP’li olmayanlar yeterli düzeyde oy vermemişti. Son belediye seçimlerinde ise CHP’li olmayan seçmenlerin de seve seve oy verdikleri, yöreye uygun ‘Sentez Adaylar’ başarılı oldu; İstanbul İmamoğlu’nda, Ankara Yavaş’ta birleşti ve kazandık. Bugün “Kılıçdaroğlu acele aday gösterilmeli, zaman kaybediyoruz” diyenlerin, “Acele giden ecele gider” atasözümüzü anımsamalarında yarar var. Ayrıca henüz Erdoğan’ın seçimi yenileyeceği ve aday olabileceği kesinleşmedi. 

İYİ Partili Prof. Dr. Ümit Özlale’nin basına verdiği demeçlerinden anladığımız, Millet İttifakı’nın toplantılarında ortak aday ismi ve 13 Şubat’ta adayın belirleneceği konuşulmamış. Kılıçdaroğlu “Aday gösterilirsem itiraz etmem” derken, İYİ Parti, “İmamoğlu veya Yavaş aday gösterilirse itiraz etmeyiz” diyor ve halkın eğilimlerini anlamak için güvenilir kamuoyu yoklamaları öneriyor. Yakın zamanda cumhurbaşkanı adaylığı konusunda yapılan kamuoyu yoklamalarının, gerçek eğilimleri yansıtmadığını düşünüyorum, çünkü halk o yanıtları Kılıçdaroğlu’nun aday olacağı, İmamoğlu ve Yavaş’ın aday gösterilmeyeceği ön bilgisi ile vermişti. Halkımız bu iki başkanın cumhurbaşkanlığına aday olabileceğini öğrenirse, her ikisinin de Kılıçdaroğlu’na açık ara fark atacağı kanısındayım. Ortak kamuoyu araştırmaları yapılırsa, ardından aday konusunda CHP’nin Demirtaş aracılığıyla HDP ile bağlantı kurması da şart.

Ayvalık ve İzmir’den hemşerimiz Prof. Dr. Ümit Özlale’nin siyasete yakıştığını, yakın gelecekte Türk ekonomisine önemli katkılar sağlayacağını düşünüyorum. Onun gibi donanımlı yeni yüzleri CHP’nin de yönetim kadrosunda görmek istiyoruz…