17-25 Aralık soruşturmaları,

Reyhanlı'da patlayan bomba,

Dışişlerinde dinlenen toplantı,

Adana'daki MİT tırları,

Yüksekova'daki patlama,

Musul'daki konsolosluk baskını,

Uludere'deki bombalama,

Suruç'taki patlama...

Hepsinin bağlantısı var.

Sıkı bir bağlantı...

Hepsine yayın yasağı kondu.

Hepsi halktan gizlendi.

Hepsi açıkça karartıldı.

Ve ne ilginçtir ki,

Hepsinde perde arkası kayıp...

Tesadüfse tesadüf,

Kafamızı kuma gömdükçe,

Yaşanan bunca katliamın,

Ardından gelen yasakların,

Gerçeği gizleyebilmek,

Suçluyu kaçırabilmek,

Hepimizi kandırabilmek için

Yapıldığını artık ezberleyin.

2010'da 4,

2011'de 36,

2012'de 43,

2013'de 42

Ve 2014 yılının

İlk 6 ayında 24,

Toplamda 149...

Nedir bu sayılar?

Bu sayılar, bilmeyelim,

Duymayalım, öğrenmeyelim,

Tepki göstermeyelim diye,

Devlet'in RTÜK eliyle,

Yayın yasağı koyduğu olaylar.

Daha üç gün önce,

Sosyal medya paylaşımından,

Önce serbest bırakılan,

Ardından da,

Ahanda yine yazıyor” denilerek,

Canlı yayında tutuklanan,

Bülent Keneş ile birlikte,

Son beş yılda,

Kaç gazeteci tutuklandı?

Kaç gazeteci vuruldu?

Kaç gazeteciye soruşturma açıldı?

Kaç gazeteci dövüldü?

Anımsayanımız var mı?

Yok elbette...

Gündem o kadar hızlı,

O kadar çabuk değişiyor ki,

Yakalayana aşk olsun.

Demem o ki kardeşim,

Öyle bir linç kültürünün

Parçası oluverdik ki,

Ölüme bile saatlik üzülüyoruz.

Bu kadar saflık iyi değildir.

Zaten bu kadarına inanınca,

Adı da saflık olmaz,

Bildiğin enayilik olur...

Not: Anka'daki katliam için de gizlilik kararı alındı. Enayiliğimizi tescilleyecekler herhalde...