Güzelyalı sahilinde otobüs durağında bekliyordum, sirenler çalmaya başladı. Akan trafik birden durdu herkes arabasından indi, kadın erkek, yaşlı genç, çoluk çocuk, otomobillerinin yanında saygı duruşuna geçti. Bütün yüzlerde üzüntü ve minnet duygusu hakimdi. İnanılmaz bir görüntüydü,.. Tüylerim diken diken oldu.
Üç yıl önceki bir 10 Kasım’dan bahsediyorum…
Hiçbir resmi törenlerde bu samimiyeti, bu samimi sevgiyi göremedim. Güya Atatürk anlatılırdı. Lise yıllarında törenin sıkıcılığından yakınan bir arkadaşım, “Atatürk öldü diye bizi de öldürecekler” demişti. O dereceydi yani…
“Selanik’te doğdu, babası Ali Rıza Efendi , annesi Zübeyde Hanım’dı. Gözleri maviydi. Çocukluğunda kargaları kovalardı…” dan öteye gitmeyen bir anlatım tarzı… 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramları gençler için işkence olurdu. Birkaç görsel hareket ve onları mecburen seyretmek zorunda kalan öğrenciler…
Ne bir gençlik ateşi ne bir heyecan…
Kendi yetersizliklerini Atatürk’ün arkasına sığınarak gizleyen çok miktarda politikacı ve yönetici gördük. 12 Eylül Cuntası her yere Atatürk heykeli dikti, her stada Atatürk adı verdi. Ama O’nun temel ilkesi olan hukuk devleti kavramını yok etti… Sosyal adaleti, çağdaşlığı, demokrasiyi yok saydı… “Ulu önder” lafını sadece söylev olarak kullandı. Koskoca bir ülke kuran Atatürk simgesel bir varlığa dönüştü. Onların anlattığı yüzeysel Atatürk ile, gerçek Atatürk arasında uçurum oluştu.
Sonra bu günlere geldik…
Dini kendine referans kabul eden çevreler mevcut iktidardan da yüz alarak Atatürk hakkında inanılmaz dedikodular ürettiler, iğrenç iftiralar attılar…
Siyaset erbabı ve onlara yalakalık yapan yöneticiler böylesine bir perspektif çizerken Atatürk’ü doğru yorumlamak yine halka düştü.
Atatürk hakkında bilinmeyenler her gün tek tek ortaya çıkarıldı… Savaşın en kanlı ortamında bile bilimle uğraştığını, Türkiye’nin geleceği için her şeyi ayrıntısıyla hesapladığını öğrendiğimizde bir kez daha hayran olduk. ”Vay be, inanılmaz” dediğimiz pek çok olayı resmi tarih dışından öğrenebildik.
Son yıllarda Atatürk kitapları yok satıyor. Cumhuriyet Bayramı, 19 Mayıs, 23 Nisan Bayramları gerçekten coşkuyla kutlanıyor. 10 Kasım tarihinde gerçek bir sevgi seli oluşuyor. Saygı duruşlarında içtenlik var minnet var.
Gençlerde çocuklarda bilinçli bir Atatürk sevgisi görüyorum…
Dayatma ve şekilsel kutlamalara artık ihtiyaç yok. Çünkü Atatürk yeniden doğuyor hem de gerçek bir halk kahramanı olarak…