Asrın felaketi olarak adlandırılan ve 11 ilimizin etkilendiği Kahramanmaraş merkezli 6 şubat depreminin üzerinden 1 yıl geçti. Bu ülke, bu coğrafya, bu topraklar çok büyük acılar görmüştür ama böylesi…

Etkisi kelimelerle ya da rakamlarla anlatılamayacak kadar büyük, bıraktığı izler, yaşanılan acılar ise dün gibi taze. Değil bir yıl yıllar geçse de kimsenin hafızasından silinmeyecek bir acı. Herkes ama herkes bir şekilde etkilendi bu depremden ama en çok orada olanlar, acıya tanıklık edenler... Kimi günlerce enkaz altından kurtarılmayı bekledi, kimi günlerce enkazların başında sevdiklerinden gelecek bir sesi. Tüm ülke, tüm dünya seferber oldu bir umut için. Deprem çok canımızı aldı, kimi sevdiklerini kaybetti, kimi hatıralarla doldurduğu evlerini, binlerce yıllık tarihi taşıyan yapılar da yerle bir oldu, bunların hepsi barındıran koca koca şehirler de… Geriye kalanlar ise yaşamının geri kalanını bu acı hatıralar ile yaşayacak.

***

Peki ne oldu? 50 binden fazla canımızı yitirdiğimiz, milyonlarca kişinin sevdiklerinden, yakınlarından ayrı düşmesine ve ciddi sağlık sorunlarıyla mücadele etmesine sebep olan 7.7 ve 7.6 olan büyük şiddetli depremlerin ardından ne yaşadık? Gözlerimizi dolduran dayanışma örneklerini de gördük, insan olarak yüzümüzü kızartan anlara da tanıklık ettik. Önce devletin yetersiz kaldığını tartıştık. Birinci depremden 48 saat sonra bile çoğu yerleşim birimine AFAD ulaşabilmiş değildi. Sonra “Asker sahaya neden inmiyor?” sorusu günlerce tartışıldı. Ülkemizdeki sivil toplum kuruluşlarının işleyişi sorgulanmaya başlanmıştı artık çokça AHBAP Derneği'ni konuştuk. Organizasyon hızları ve mücadeleleri herkese örnek olacak cinstendi. Sonra Kızılay ve çadırları ile sarsıldık. Kızılay’ın çadır satışı gündeme gelmişti ve canlarımız hala toprağın altındayken, binlerce insan buz gibi havada geceyi dışarda geçirirken konuştuklarımıza bakın…

***

Tüm bu tartışmaların gölgesinde Kızılay Genel Başkanı Kerem Kınık, 12 Mayıs tarihinde sonunda görevinden istifa etti. Bunu bir başka skandal izledi. Depremzedelere yardım için “Türkiye Tek Yürek” kampanyası düzendi. Herkes ekran başındaydı, sonuçta tek istediğimiz biraz olsun yaraların sarılmasıydı. Televizyon ekranlarında birçok ünlü ismin katılımıyla 115 milyar lira toplanan bu gecede Merkez Bankası'nın bağışı tepkilere neden oldu. Ardından televizyonda rakamları söylerken çok cömert olan o koca koca şirketler iş vaatlerini gerçekleştirmeye gelince kocaman bir hayal kırıklığı oldu. Siyasiler vaatler verdiler. Bir süre geleni gideni ziyaret edeni hiç eksik olmadı bölgenin. Tekrar soruyorum peki sonra? Her şey unutuldu… Ama oradaki insanlar, yurttaşlarımız hala aynı acıyı yaşıyor. Çoğu hala konteyner kentlerde ya da çadırlarda bir yaşam sürmeye çalışıyor.

***

6 Şubat depremi bu ülke için bizler için çok ama çok büyük ve bir o kadar da acı bir uyarıydı. Aynı zamanda da bir çağrıydı belki de. Deprem bize dedi ki: “Şehirlerinizin altyapısını ve kurumlarınızı gözden geçirin.” Peki biz örgütlenmek ve şehirlerimizi yeniden inşaa etmek için yapılan bu acı çağrıya karşılık verdik mi? Ne yazık ki hayır.

Hep birlikte çabalamamız gerekiyor, bu acıların tekrarlanmaması, daha büyük acıların yaşanmaması için, çocuklarımızın geleceğine ihanet etmemek için, kentlerimizde acil dönüşüm için çabalamamız gerekiyor. Bu hem yitirdiğimiz vatandaşlarımıza hem de çocuklarımıza karşı borcumuzu ödemek demek.