İşte bu gibi anların sonunda elimizde nur topu gibi kaoslarımız oluyor. Kaos, metroyla giderken geçtiğiniz bir istasyon değil. Bizimle direkt ilgisi olsun ya da olmasın bir şekilde çevresinde bulunanları içine alan veya paçasına bulaşan negatif bir süreç. Bir fırtınaya benzetirsek her şey yeniden sakinleştiğinde, bir bakmışız ki yaşantımızda artık hiçbir şey eskisi gibi değil. Başta olumlu gibi duran olaylar olumsuza, başta olumsuz gibi duran olay ise olumluya da dönüşebiliyor.
***
Geçtiğimiz günlerde izlediğim "Tarafsızlık", 2011 yapımı bir Amerikan filmi. Filmde, geçici olarak bir devlet okulunda öğretmenlik yapan bir adamın hayatına mercek tutulmuş. Biraz da belgesel tadında bir tarzla, eğitim sistemi ile toplumsal yapıdaki çöküş ele alınmış.
Annesiz ve babasız büyüyen öğretmenimiz hayat mücadelesi verirken nefes alıp verdiği anlar hep bir kaosun içinde akıyor. Sokakta başka, okulda başka, evde başka sorunlarla uğraşıyor. Her seferinde de sabrederek gerektiği zaman gerektiği müdahaleleri yaparak ama hiçbir zaman vazgeçmeyerek ve dik durarak olabildiğince yaşama tutunuyor. Filmin ismi tarafsızlık olsa da, öğretmenimiz dürüstlükten ve insanın kendisine okuyarak yatırım yapmasından yana. Bilgiyi ve bilgiyi paylaşmayı, sorunlardan çıkış olarak görüyor.
***
Aslına bakarsanız etrafımızda da böyle güzel örnekler var. Örneğin Sedef Özçelik... Geçtiğimiz günlerde Barcelona'da dünya şampiyonu olan 27 yaşındaki sporcumuz, 2 milden fazla yüzüp üzerine 112 mil bisiklet pedallayıp sonra da 26 mil koştu. Onun dayanıklılığı sadece fiziksel değil. Sedef Özçelik'in 9 yaşındayken babası trafik kazasında ölmüş. Arkadan annesi kanserden vefat etmiş, annesinden kısa bir süre önce anneannesini, yine annesinin ölümünden kısa bir süre sonra da dedesini kaybetmiş... Erkek kardeşi de yetimhanede büyüyen Özçelik, "Spor olmasaydı kayboluyordum" diyor. Türkiye'de tüm sporcuların içinde kadın sporcu oranı yüzde 30 iken yakalanan bu başarı büyük bir zafer değil mi?

Sanırım o bahsedilen güzel günlere çıkmak için vatanına, milletine, işine, ailesine ve eşine, aşkla-tutkuyla bağlanabilecek iyi insanlar lazım. Böyle insanlara denk gelin ey ahali!