Düşünmek için kullandığınız her hücre ile karşınızdaki olayın yüzde yüz saçma olduğunu kavramanıza rağmen yine o derece yüksek saçmalıktan dolayı artık savunma dahi yapmanın anlamsız olduğunu fark ettiğiniz olaylar olur ya, işte ben de bu aşı karşıtlığı konusunda o noktaya çok yaklaştım. Son bir gayret ile yine de bu anti-akılcılığa, anti-bilimselliğe karşı koymak istiyorum. Nedeni de sadece aşı karşıtlığına cevap olmak içinde değil. Ülke öyle bir noktaya geldi ki akıl, bilimsellik ve mantık dışı olan her eylemin yandaşı olmanın gayet normal hatta muhtemelen haklı olarak kabul edildiği günlere şahit oluyoruz. Sanki ülkenin yönetici kesimindeki bir kısım kişiler halkın akıl ve bilimsellikten uzak olması için ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar. Çünkü tüm mitingler salgın(!) sebebi ile yasaklanırken bu yasak mantığı içinde mutlaka yasaklanması gereken, maske, mesafe ve aşının olmadığı tek miting olan “aşı karşıtı mitingine” izin verilmesini başka hangi mantık ile açıklayabilirim bilemiyorum.

Diğer taraftan aşı karşıtları benim çevremde de var. Bazıları hayatlarındaki oldukça kişisel olaylardan ötürü bu kararlarını körü körüne savunuyorlar. Bir nebze anlayış gösteriyorum. Tıp ilaçlarından, tedavilerinden medet umup hastalığı iyileşmeyip daha da kötüleşenlerin, uzun süre hastane köşelerinde hayatlarını geçirenlerin ve zaten zor bir hayat yaşayanların büyük bir önyargıya sahip olmalarını kabul etmesem bile anlayabiliyorum. Fakat çok net görüyorum ki aşı karşıtlarının söylemlerinin neredeyse tamamı uçuk sınırlarını dahi zorlayan komplo hipotezlerinden oluşuyor. Çoğu aklı başında kişi için bu argümanlara cevap vermek bile gereksiz. Ama başta belirttiğim gibi akıl dışı olmak ülkede resmi bir politika olma yolunda ilerliyor. O yüzden her fırsatta “hayır, bu dedikleriniz saçmalık” deme üşengeçliğini göstermemek gerekiyor. Ayrıca bir söylemin altında evrensel akıl ve mantığa dayanan bir temel olmadığı zaman insanlar bu açığı daha pervasız olarak kapamaya çalışıyorlar. Son yıllarda yaşadığımız binlerce algı yönetimi gibi kim daha çok bağırıyor ve kim daha çok saçmalık seviyesinde olsa dahi söylediğini tekrar üstüne tekrar ediyorsa o söylem evrensel bilim, etik, ahlak ile ters düşse dahi doğru olarak kabul görebiliyor. Ben de buna karşı koymak için aşı karşıtlığı söylemlerine madde madde cevaplarımı yazmak istiyorum;

1)     Aşı karşıtlarının 'salgın yalan' söylemi: ABD’de dahi ölen sayısı altı yüz binleri buldu. Brezilya’da mezar, Hindistan’da insanları bırakın gömecek, yakacak yer kalmadı. Gazetelerin, televizyonların internet arşivleri elinizin altında iken ve tüm dünya büyük bir tiyatro sergilemiyorsa, samimi olarak soruyorum; “Bu kadar insan nasıl öldü”? Ya da hiç mi çevrenizde acil serviste çalışan bir sağlık görevlisi yok. Onlara da “aslında salgın yok” deyin, iki senedir 7/24 çalışıyorken bakın bakalım size benim kadar nazik cevap verecekler mi?

2)     'Küresel güçler aşı ile insanlara istedikleri maddeleri veriyorlar, çip takıyorlar' söylemi: İçtiğiniz kolaların, gazozların, yediğiniz cipslerin firmasını yerel firmalar mı sanıyorsunuz? Hepsi trilyon dolarlık Amerikan firması. Yani diyelim küresel bir kötüsünüz, insanlara çip takmak veya başka bir dip kötü düşünceniz var, örneğin doğum kontrol uygulamak istiyorsunuz. Bu kadar maliyetli bir salgın ve aşısını çıkarmak yerine basitçe elinizdeki ürünlere bir şeyler katmaz mıydınız?

3)     'Aşı olan da hasta olabiliyor' söylemi: Ama ölüm oranları düşüyor. Zaten aşı da bunun için gerekiyor. 

4)     'Benim bedenim, benim kararım' söylemi: Öncelikle ilk bu söylem, kürtaj yasaklanmak istendiğinde kadınlar tarafından karşı söylem olarak kullanılmıştı. O zaman kürtajı yasaklamak isteyen, şimdinin aşı karşıtı olan büyük bir kesim bu söylemi yerden yere vurdu. Şimdi aynı söylemi bu kesimin aşıyı yasaklamak için kullanmaya çalışması güzel bir ironi oldu. Ek olarak da senin bedenin bana hastalık bulaştırıyorsa o nokta senin “benim bedenim benim kararım” özgürlüğünün bittiği yerdir. Nokta. 

5)     'Bir aşı bu kadar kısa sürede yapılamaz': İlginç olan şu ki salgın ile ilgili ilk komplo teorimiz “virüs laboratuvarda üretildi” idi. Sonra bu söyleme katkı yaptılar “Aşı satmak istiyorlar o yüzden virüs yaydılar” oldu. E tamam, bunu söyleyenler haklı ise; o zaman bu global kötüler, madem virüsünü rahatlıkla yapabiliyorlar demek ki aşısını da yapabilirler. O zaman hastalık da gerçek, mecbur aşısını kullanacağız. Kazan doğururken inanıyorsunuz da ölünce mi sorun oldu?

Yazacak çok histeri, paronaya ve onları çürüten çok mantıklı cevaplar var. Ama inansanız da inanmasanız da tartışmaları kesip bitiren verilere dayanan gerçekler var; aşı olmayanların ölüm oranı çok daha yüksek, tedavileri çok daha zor. Keşke aşı karşıtları haklı olsa, salgın falan olmasa, aşı küresel bir oyun olsa. Ama otuz miting daha düzenleseniz, asıl gerçek değişmiyor. Aşınız yoksa siz ve sevdikleriniz risk altında. Sağlıklı günler dilerim.