Cumhuriyetin emekleme yılları... Ülkede Osmanlı'dan kalan yalnızca 4 fabrika var. Hereke ipek, Feshane yün, Bakırköy bez ve beykoz deri... Hepsi bu kadar. Tarım perişan, traktör sayısı sıfır, biçerdöver yok. Karasabana talim ediliyor. Şeker üretimi yok, ayçiçeği üretimi yok, pirinç ve ekmeklik un ithal ediliyor. Sanayi denemeyecek işletmelerin motorları bile yok. İşçi çalıştıran 280 işyerinin 250'si yabancıların elinde.
Mustafa Kemal Inönü'ye bir mektup yazıyor; "Bize geri, borçlu, hastalıklı bir vatan miras kaldı.Yoksul ve esir ülkelere örnek olacağız. Kaderin bizim kuşağımıza yüklediği görev bu. Özgür bir toplum oluşturma, çağdaşlaşmak. Bu ideali gerçekleştirmek zorundayız..."
Gerçekleştiriliyor da. Uygulanan ekonomik politikalar sanayileşmenin ve tarımdaki gelişmelerin temelini oluşturuyor. Kıt imkanlarla kurulan tesisler yalnızca üretimi geliştirmiyor, bulundukları yörede sosyal gelişmeyi de sağlıyor. Üstelik bu gelişmede 1950 yılına kadar dışarıdan tek kuruş borç da alınmıyor.
İşte genç Cumhuriyet'in bu sanayi atılımlarından biri de Alpullu Şeker Fabrikası. Bir gram şeker üretimi olmayan ülkedeki ilk Şeker Fabrikası. 1925'de 500 bin lira sermaye ile temeli atılan fabrika, 11 ayda tamamlanarak 25 Kasım 1926'da hizmete giriyor. 1933 yılında da 328 bin ton üretimle dünya birincisi oluyor. Ama bakın Cumhuriyet Hükümeti fabrikanın daha temeli atılmadan önce çıkardığı yasayla neler sağlıyor?
Şekerden 18 yıl tüketim vergisinin alınmayacağı belirtiliyor. Pancar üretilen araziden 10 yıl arazi vergisi, Şeker fabrikasında çalışan işçilerden de yine 10 yıl kazanç vergisi alınmayacağı kaydediliyor. Yerli şeker üretimini korumak için şeker ithalatını zorlaştıran hükümler getiriliyor. 1933 yılına gelindiğinde ise Türkiye artık tüketimini karşılayan bir ülkedir.
Ama günümüzde ne oluyor? 4 yıl once Alpullu Şeker Fabrikası'nın kapısına kilit vuruluyor. Gerekçe; üretim kapasitesi düşükmüş.
İyi güzel de 2008'de 25 şeker fabrikasını niye Özelleştirme Daire Başkanlığı'na devrettiniz? Özelleştirme Yüksek Kurulu, niye 2018' e kadar Türk-Şeker'in özelleştirilmesini kararlaştırdı?
Neler oluyor? 2016'da Avrupa Birliğinden ithal edilen şekerde gümrük vergisi nasıl sıfıra indi? İthal kotası neden yüzde 10'dan yüzde 15'e yükseltildi? Biz dünya seker üretiminde dünyada 7. sırada değil miyiz?
İthal edilen nişasta bazlı sekerde GDO var mı yok mu? Varsa bu şeker nerelerde kullanılıyor?Doğrusu sanayiciye yüzde 25 maliyet avantajı sagladığı, yurt dışına satılan şekerli ürünlerde kullanıldığı iddia ediliyor da bunun ne kadar inandırıcı olduğu tartışmaya açık. Alınan doğru bir kararla Alpullu Şeker Fabrikası'nın 4 yıl sonra yeniden üretime alınmasından duyduğumuz memnuniyeti belirtecektik. İster istemez şekerdeki yanlış politikalara girdik. Fabrikaya 2018 yılında 10 milyon liralık yatırım yapılarak, kapasitesinin artırılacağı belirtiliyor. Kırklareli'nin bu şirin ilçesinde 104 köyde 1175 çiftçi, 130 bin ton şeker pancarı üretiyor. 12 ton şeker, 36 bin ton posa, 6 bin ton da melas elde ediliyor. 1926 yılından bu yana fabrikada 3 kuşak işçiler çalıştı. Çocuklarını okuttu, ailesinin geçimini sağladı. Fabrikanın yeniden üretime geçmesi yöre halkına da büyük bir katkı sağlayacak. Ne var ki Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun "2018 yılına kadar Türk-Seker'in özelleştirilmesi yönünde aldığı karar, üretici ve işçilerin başında Demokles'in Kılıcı gibi sallanıyor.