Almanya’da darbe şüphesi ile Reichbürger Hareketi adını verdikleri gruba operasyon düzenleyen kurum, ülkenin iç istihbarat örgütü olan Federal Anayasa Koruma Teşkilatı (BfV).

Bu grubun (Reichsbürger Hareketi), yaklaşık 21 bin üyesi bulunuyor, üstelik yüzde 5'inin şiddete meyilli bireylerden oluştuğu biliniyor. Bu üyeleri hayalperest ya da çılgın saymak mümkün ama Süddeutsche Zeitung gazetesi başyazarı Jörg Schmitt gibi aydınlar oldukça endişeli. Schmitt, bu komplonun içinde olan işadamı, öğretmen ve doktor gibi demokrasinin taşıyıcısı olması beklenen meslek gruplarının varlığına dikkat çekiyor.

Üyeler, Alman devletini tanımıyor ve bu yüzden de vergi dahil vatandaşlık sorumluluklarını yapmayı reddediyorlar. Üyeler için, sadece geçen yıl bini aşkın suç dosyası açılmış durumda…

Zaten Almanya Federal Mahkemesi Başsavcısı Peter Frank, son yıllarda özellikle sağcı gruplar arasındaki radikalleşmenin ve şiddete yönelimin ne derece arttığına dair raporlarını, hükümete üç ay önce vermişti.

Son operasyonun ismine ironik ama Schatten (Gölgeler) ismi verildi ve çok sayıda silah ve uydu telefonları bulundu ki bu da grubun, güvenlik güçlerinden bazı kişileri de bünyesinde barındırdığı intibaını güçlendirdi. Nitekim, örgütte çok sayıda emekli asker olduğu ortaya çıktı. Zaten, BfV de, son zamanlarda, siyasetçilere ve parlamento binasına yönelik koruma hizmetlerini yoğunlaştırdı.

***

Yine de tüm bu anlatılanlar, konu bir Batı demokrasisi ülkesi olan Almanya’da geçince inandırıcılıktan uzak görünüyor! İnsan, ister istemez lider kadroyu merak ediyor! Lider olarak tutuklanan Reuss Prensi, 13 Henrich, emlak ve şampanya işi ile meşgul ve 71 yaşındaki bu kişi için, bir aile üyesi "kafası hayli karışık" olan ve "komplo teorileri yanılgılarının" tuzağına düşmüş birisi olarak tanımlıyor! Bu tuhaf özellikleri nedeni ile olsa gerek, Heinrich Ailesi’nin günümüzdeki lideri 16. Heinrich, 13 Heinrich’i aileden dışlamış. Ruslarla ilişki kurması için görevlendirilen Vitalia B. adlı Rus bir kadın da şüpheliler arasında ve soruşturmanın uluslararası boyutunu tamamlıyor! Tutuklananlar arasında Birgit Malsack Winkeman adında eski bir milletvekili de var.

Adalet Bakanı Marco Buschmann için konu son derece ciddi. Yaptığı açıklamada "Anayasal kurumlara silahlı saldırı düzenlenmesi şüphesi var ve bence bu yaptığımız, büyük bir terörle mücadele operasyonu" dedi. Yıllar öncesinde de, dönemin içişleri bakanı Horst Seehofer, "Aşırı sağcı radikaller, Almanya için en büyük tehdittir’’ cümlesini kurmuştu.

***

Doğrusu Almanya ve darbe sözcükleri, birlikte tuhaf görünüyor. Hele bu konulara ülkemizden bakmak başka türlü bir tuhaflık! Ancak şaşırmamak gerek çünkü iki yıl önce 2021 Ocak ayında, ABD Kongre baskınını canlı izlemiştik. Her şey, Trump’ın cumhurbaşkanı seçilen Joe Biden'in zaferini resmi olarak açıklayan Seçim Kurulu sonuçlarının Kongre tarafından reddedilmesi gerektiğini ileri sürmesi ile başladı ve aşırı sağcı bir güruh, toplantı halindeki Kongre binasını basmıştı.

Yine de "11 ilde 130 ayrı noktaya baskın düzenlenerek, darbe teşebbüsündeki 25 kişi tutuklandı..’’ şeklindeki bir haber metni ülkesinin, Batı dünyası demokrasisinin medarı iftarı bir devleti olan Almanya olması başlı başına bir makale konusu… Sanırım makale başlığı da "Batı demokrasileri ve sorunları" olacaktır. Elbette liberal demokrasilerde zaman zaman paradoksal ve radikal sorunlarla karşılaşılabilir. Bunların çoğunun da uygulama farkları kadar kuramsal bağlamdan kaynaklandığının farkındayız, ancak demokrasinin modern siyasal tarihin en güçlü sistemi olarak oluşan sorunları çözümleme kabiliyetinde olduğundan da şüphe duymuyoruz.

Gelişen ve yenilenen modern toplumların dinamikleri sürecinde ortaya çıkan sosyopolitik sorunlara, demokrasinin uyum ve dönüşüm çözümlerini geliştirebilmesi ve yine demokrasinin iki temel felsefi ilkesi olan özgürlük ve eşitlik bağlamında yurttaşların demokrasi ruhuna olası zararlarının limitize edilmesi, gelinen noktada önemli bir problem olarak karşımızda bulunmaktadır.

Batı demokrasilerinde, günümüzün modern zamanlarının ruhunda, parlamentolar ile toplum arasındaki bir kopuşun izleri, Fransa’dan ABD’ye kadar izlenebilmektedir. Umarız Almanya’daki soruşturma bu tür modern demokrasi problemleri için felsefi açılımlara da vesile olur ve demokratik siyasal sistemlerin doğası gereği kabul edilen sorgulama ve eleştiri ile sistemi, demokrasi imkanlarından yararlanarak yok etmeye dönük oluşumların beslenmesini önleyen yapıların kurumsallaşmasının önünü açar!..