Bilim tarihine adını altın harflerle yazdıran pek çok isim vardır. Bunlardan biri de Albert Einstein'dır. Dağınık saçları, uzaklara dalan bakışları ve dil çıkararak poz verdiği o ikonik fotoğrafı… Einstein sadece fizik dünyasında devrim yaratmakla kalmamış, aynı zamanda bir düşünce biçimini de temsil etmiştir.
Albert Einstain, 1879'da Almanya'da dünyaya geldi. İçine kapanık bir çocuktu. Dokuz yaşına kadar konuşma sorunları yaşadı. Okuduğu Alman okulunda öğretmeninin “Sen asla birşey olamayacaksın Einstein” sözü üzerine okulu bıraktı. Pansiyoner olarak kaldığı evin kızı Marie’ye aşık oldu. Ancak sınıftaki Sırp asıllı Mileva’ya aşık olunca Marie’yi terk etti. Einstein 1900’de mezun oldu. Mileva, 1902’de hamile olduğunu öğrendi. Einstein ve ailesi evlilik öncesinde bebeği istemedi. Mileva, kendi ailesinin yanına gidip doğum yaptı. Lieserl adlı kız çocuğunun ne olduğu halen bilinmiyor. Öldüğü veya evlatlık verildiği sanılıyor.
1905 yılında yayımladığı dört makale bilim dünyasını kökünden sarstı. Bu yıl "Mucizeler Yılı" olarak anıldı. Makalelerin en ünlüsü, özel görelilik kuramıydı. Bu denklem, kütle ile enerjinin aslında aynı şeyin farklı biçimleri olduğunu ortaya koydu. Atom bombasının temelini oluşturan bu denklem, bir yandan yıkımın, diğer yandan enerji üretiminin kapılarını araladı.
Almanya'ya gittiğinde teyzesinin kızı Elsa ile gönül ilişkisine girdi ve eşine birlikte yaşamak için uyması gereken şartlar sıraladı. Evde onun sözü geçecek, şefkat beklemeyecek, elbiseleri ve odası temiz olacak, masasını yalnız o kullanacak, sus dediğinde susacak, sorularına hemen cevap verecek, sitem etmeyecekti. Mileva bu duruma kısa bir süre dayandı ve daha sonra çocuklarıyla İsviçre’ye döndü, ciddi psikolojik rahatsızlıklar geçirdi. Çok zor da olsa 1919’da boşanabildiler.
1921 yılında Einstein Nobel Fizik Ödülü’ne layık görüldü. Ödül fotoelektrik etkisini açıklaması nedeniyle verildi. ABD’de, 1933’te ders verdiği dönemde Hitler, Yahudi öğretim üyelerini işten attı. Einstein, ölüm listesindeydi ve başına 5000 dolar ödül konulmuştu. Bir Alman dergisi onun için “Henüz asılmadı.” diye yazdı. Yahudiler’in yazdığı kitaplar yakılınca, Einstein ve bazı Yahudi bilim adamları ABD’ye iltica etti.
Einstein öldükten sonra beyninin 1,5 kiloluk sinir dokusu, Dr. Thomas Harvey tarafından 1955 yılındaki otopsi sırasında, çıkarılmıştı. Beyninden alınan örnekleri inceleyen nörologlar, ilgi çekici özelliklere rastladılar. Bugün hâlâ Einstein’ın kuramları üzerine inşa edilen birçok modern teknolojiye sahibiz: GPS’ten kara deliklerin anlaşılmasına kadar. Ölümünün üzerinden onlarca yıl geçmiş olmasına rağmen, Albert Einstein'ın mirası hala yaşıyor. Bilimsel çalışmaları, modern fiziğin temel taşlarını oluşturmaya devam ediyor.