AKP gemisindeki çatlaklar büyüdükçe, gövdede irili ufaklı delikler oluşmaya başladı. Deliklerin oluşmasında, içerden gelen darbeler, dışarıdan gelenlerden çok daha etkili. Ve gemi su alıyor. Çatlakları giderecek, delikleri kapatacak malzeme de yok, elde.

En büyük sorun, FETÖ’nün siyasi ayağı. Yıllar boyunca, AKP ve FETÖ kadroları et ve tırnak gibi öyle iç içe geçmişti ki ayırmaya çalıştıkça yara kanıyor. Parti içindeki FETÖ’cülere dokunulmadı; daha doğrusu dokunulamadı, çünkü işbirliği emir komuta zinciri altında gerçekleşmişti. FETÖ’nün siyasi ayağı yok sayıldı, FETÖ ile ilişkili siyasiler yüklendikleri önemli görevleri bırakmaya zorlandı. Pislikler halının altına süpürülmeye çalışıldı ve oluşan boşluklar başka cemaatlerin yetersiz kadrolarıyla yamanmaya çalışıldı. Oysa, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Atatürkçü kadrolarla yapılan işbirliği sürdürülse, FETÖ’den doğacak boşluklar vatanseverlerle doldurulabilirdi. Görevlerinden ayrılanların büyük bölümünün açıkça veya gizli olarak AKP aleyhine çalışmaya başlamaları, çatlakları derinleştirdi.

İlk büyük delik, son yerel seçimlerdeki büyük oy kaybı ve özellikle İstanbul ile Ankara’da yaşanan hüsran ile açıldı. Bahçeli’nin İstanbul’da seçimi tekrarlama ısrarı, “Mitil atacağım” deyip, kılını kıpırdatmayarak fitili ateşlemesi sonrası yaşanan hezimet, bu deliği büyüttü. Seçim tekrarının AKP iktidarının yıkılışını, en az birkaç yıl hızlandıracağı şeklindeki öngörüm gerçekleşecek sanırım.

Gemiyi Kim Batıracak?

Yanlış dış politika ve ekonomi yönetimi sonucu yaşanan hayat pahalılığı, işsizlik gibi sorunlar, kaybedilen belediyelerde ortaya çıkan yolsuzluk ve israflar da önemli, ama gemiyi batıracak son hamlenin AKP içinden gelme olasılığı daha fazla.

AKP’den doğması beklenen iki partiden Babacan’ınkinin oy potansiyeli daha yüksek görünse de AKP’ye asıl hasarı, Davutoğlu ve partisi verecek gibi duruyor. Davutoğlu herhangi biri değil, yüzde 49,5 oyla seçilerek başbakanlık yaparken, tehditlerle görevi bırakmaya zorlanmış biri ve çok şey biliyor.

Erdoğan-Davutoğlu Atışması

Erdoğan’ın “AKP’den ayrılanların esamesi okunmayacak. Hafıza kayıtlarımız içerisinde olanları tek tek açıklayacağız” tehdidine, Davutoğlu “7 Haziran-1 Kasım 2015 terörle mücadele defterlerini açtırmayın bana, insan içine çıkamazsınız” yanıtını verdi. Erdoğan’ın “Bagajlarında ne varsa, ortaya dökmelerinde fayda var” sözlerinden birkaç gün sonra Nordic Monitor haber sitesinde, Abdullah Bozkurt imzalı bir haber yer aldı. Haberde, Ankara Gar katliamı ve benzeri birçok eylemin planlayıcısı, kırmızı bültenle aranan IŞİD militanı İlhami Balı’nın 27-29 Mart 2016 tarihleri arasında Milli İstihbarat Teşkilatı tarafından Ankara Söğütözü Anadolu Oteli’nde misafir edildiği iddia ediliyordu.

Haber kaynağı Bozkurt güvenilir biri değil; Today's Zaman gazetesi eski Ankara temsilcisi ve firari bir FETÖ'cü. Önceden Twitter’da Libya’daki bazı Türk devlet görevlilerinin açık kimlik bilgilerini paylaştığını ve Rus Büyükelçi Karlov'a yapılan saldırıdan üç gün önce “Türkiye'de büyükelçiler artık güvende değil” diye yazmış olduğunu da belirteyim.

HDP Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrul bu iddiayı Meclis gündemine taşıdı; doğru olup olmadığını ve soruşturma açılıp açılmadığını sordu. Bakalım ne yanıt gelecek?

Bakalım kimler, ne zaman terk edecek, batmakta olan gemiyi?