"Ahh! Kimselerin vakti yok. Durup ince şeyleri anlamaya." dedi de; yüzümüze yüzümüze vurdu; bu zamanın kabalığını, hoyratlığını.

Bekledi ve çabaladı hep yıllarca; hassas kalpler durağı, ince şeyleri önemseyenler kapısında. Üreterek, yazarak; sürekli yüreğimize dokunarak.

"Büyüyüp de on yedine geldiğinde baban sana idamlar alacak." diyerek Erdal Eren'e; insan kıymetlilerine yapılanlara kederlenerek, toplumsal kaygılarıyla. 82 yıllık yaşamı boyunca.

82 yıllık yaşamına son gözlerini yumduğunda; tarih, 4 Kasım 2015'i gösteriyordu Ankara'da. Aramızdan ayrıldı gibi gözükse de oralardan bir yerlerden bizi izliyor, en güzel sevdaların kara saçlı kadını.

Dört duvar arasına sığmayan, köyden kente yalın ayak giren insan. Deli Kızın Türküsü... İçinde ayıp, dışında geçim, sol yanında sevgi vardı hep.

"Tutsak ve kibirli! -Ne gülünç- 

Gözleri gittikçe iri, gittikçe bunaltı… 

Gittim, geldim…

Kara saçlarımı öylece buldum! 

Kestim kara saçlarımı, n'olacak şimdi? 

Bir şeycik olmadı! -Deneyin lütfen- 

Aydınlığım, deliyim, rüzgârlıyım..." diyecek kadar da yaşama başkaldıran bir kadın.

Bir kıstırılmışlık hâlinin, şiire dökülmüş fotoğrafı. Gitse, gidemiyor. Kalsa kalamıyor. Toplum ona başka bir yer açmıyor çünkü. "Gelinlikle girdiği evden, kefenle çıkabilir ancak!" Çünkü o, yaşadığı çağın Ortadoğu coğrafyasındaki bir kadını ve o kadının şiire düşen sureti.

*****

23 Ocak 1933’te Yozgat’ta doğar. Gülten Akın, 90 yaşında…

Sevgiye büsbütün inanıyordu, sevdasını da şöyle tarif etti şiirlerinden birinde:

"(...) Seni sevdim;

Seni birdenbire değil, usul usul sevdim...

'Uyandım bir sabah' gibi değil, öyle değil!

Nasıl yürür öz su dal uçlarına.

Ve gün ışığı sislerden düşsel ovalara...

Susuzdu; suya değdi dudaklarım, seni sevdim...

Mevsim; kirazlardan eriklerden geçti, yaza döndü.

Yitik ceren; arayı arayı, anasını buldu.

Adın ölmezlendi, bir ağız da benden geçerek.

Soludum üfledim; yaprak pırpırlandı, Ağustos dindi...

Seni sevdim, sevgilerim senden geçerek bütünlendi.

Seni sevdim! Artık tek mümkünüm sensin..."

*****

Sevdi ve özledi de! Özlemini ise şöyle:

"(...) Sana büyük caddelerin birinde rastlasam.

Elimi uzatsam, tutsam götürsem.

Gözlerine baksam gözlerine, konuşmasak! Anlasan...

 

Elimi uzatsam, tutamasam.

Olanca sevgimi yalnızlığımı… 

 

Düşünsem, hayır düşünmesem.

Senin hiç haberin olmasa.

Senin hiç haberin olmaz ki...

 

Başlar, biter kendi kendine o türkü.

Yağmur yağar, akasyalar ıslanır.

Bulutlar uçuşur geceleyin.

Ben yağmura deli, buluta deli.

Bir büyük oyun yaşamak dediğin...

 

Beni ya sevmeli, ya öldürmeli!

Yitirmeli büyük yolların birinde ne varsa.

Böcekler gibi başlamalı yeniden.

Bu Allahsız, bu yağmur işlemez karanlıkta...

 

Yan garipliğine yürek, yan!

Gitti giden..."

 

*****

Yan yürek, yan! Gitti Gülten Akın.

Tarih yaprakları 4 Kasım 2015'i gösterdiğinde, Ankara'dan havalandı sonsuzluğa. Bedenini toprağa gömdüler, sesi kayıp. Karıştı yüreği; şair tezgâhlarının kurulduğu, tüm yitip gidenler gibi araftaki arşa. Ezgi ezgi, mısra mısra, dize dize şiirlerini okudukça, andıkça, hatırlayıp hatırlattıkça, hemen yanı başımızda.

Ankara'da; Karşıyaka Mezarlığı'nda yatar şimdi, ebedi istirahatgâhında. Anısına ve muhteşem üretimlerine saygıyla...