Yarın, 1 Eylül 2022 Perşembe günü yine adli yıl başlama törenleri yapılacak. Modern adliye sarayları yapıldığı, UYAP’ın ne kadar iyi olduğu, hakim ve savcı sayısının iki katına çıktığı, arabuluculuğun ne kadar başarılı olduğu söylenecek. İşlerin çokluğundan, çalışma şartlarının zorluğundan, ücretlerin azlığından, sosyal medyanın yargı üstünde baskı kurduğundan şikayet edilecek. Halk yine acı gerçeklerin üstünü örten, kanıksanmış beylik sözler duyacak.

***

Yargının görevini yapamadığı, yeterli kapasiteye, imkanlara, modern usullere ve yetkinliğe sahip olmadığı, izin ve tayinler için bir buçuk ay toptan tatile çıkmanın kaynak israfı olduğu söylenmeyecek. Devletin bile itimat etmediği yargının, idari amirler izin vermeden suç işleyen memurları soruşturamadığı, şüpheli kamu görevlilerinin yargı önüne çıkarılmadığı, siyasilerin iki dudağı arasına mahpus olan bürokrasinin devletin direği, yönetimde istikrarın güvencesi olma işlevini kaybettiği, tersine, bir yandan keyfilik ve yolsuzluk için uygun zemin oluştururken, daha da önemlisi diğer yandan kriptoların devlet teşkilatını tümden ele geçirme tehlikesi oluşturduğu ortaya konulmayacak.

***

2009, 2015 ve 2019 Reform Strateji Belgeleri’ne rağmen çözülemeyen yargı sorununun, ileri gitmeye engel olduğundan ve ülkemizi orta gelir, orta demokrasi, orta eğitim tuzaklarına mahkum ettiğinden hiç bahsedilmeyecek. Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) yürütmenin bir uzantısı haline geldiği, güçler ayrılığının fiilen ortadan kalktığı, uluslararası imajı hibrit seviyeye gerileyerek otokratik devlet görüntüsü veren ülkenin hukukun üstünlüğü endeksinde yerinin 139 ülke arasında 117’nci sıraya, kişi başı milli gelirimizin 8 bin dolar seviyesine gerilediği görmezden gelinecek.

***

Artık yeter!

Her yıl tekrar eden yargısal monologlara son vermeli, gerçekler tartışılıp çözümler üretilmelidir.

Modern uyuşmazlık yönetimi anlayışı benimsenerek uyuşmazlıkları davaya dönüşmeden uzlaştırmak, davaları en genç üç-dört ayda çözmek, dayanışma ve dostluğu yeniden tesis etmek hedeflenmelidir. Yargı kaliteli hizmet vermeye odaklanmalı, mahkeme sayısı 7 bin civarından 2 bine indirilmeli, daha az kaynakla daha fazla ve kaliteli hizmet vermenin yolu ve yöntemi bulunmalıdır. Aile, iş barışı ve tüketici hakları gibi sosyal konularda hizmetleri halkın ayağına götürürken, ortaklıklar, yatırımlar, tedarik zinciri ilişkileri gibi karmaşık ekonomik konularda uzmanlaşma sağlanmalı ve kalkınma bölgeleri merkezlerinde yoğunlaştırılmalıdır.

***

Etkin hesapverirlik ve hukuk güvenliği sağlayarak bürokrasi güçlendirilip istikrarın güvencesi haline getirmeli, partizanlık, kayırmacılık ve keyfilik önlenmelidir. Yargı, siyasetçi ve memurlar dahil suç işleyen herkesi özgürce soruşturmalı, hukukun üstünlüğünü herkese ve her kesime karşı etkin olarak sağlamalı, toplumda dürüstlük ve hukuka uyarlı davranışı hakim kılmalı, ilişkilerde yüksek ahlak oluşturmalı, sözleşmelerin aynen yerine geleceğine, özgürlüklerin her halükarda korunacağına dair itimat oluşturmalıdır.

Adli tatil kaldırılmalı, törenler tüm paydaşların katıldığı, çözümler üretilen, fırsatların ilerlemeye dönüştürüldüğü bir daimi şuraya dönüştürülmeli; törenlerde, Türkiye’nin ileri demokrasi ve refah seviyelerine nasıl erişeceği, buna en yüksek katkıyı vermesi için yargının etkin ve verimli çalışır, şeffaf ve hesapverir ve tam bağımsızlığı hak eder hale nasıl getirileceği tartışılmalıdır.