Elazığ'da cemaat evinde yaşayan tıp fakültesi öğrencisi Enis Kara'nın yaşamına son vermesi hepimizin yüreğini dağladı. Kahrolduk.
Cemaat ve aile baskısı sonrası gencecik bir öğrencinin “yaşama hevesimi, sevincimi, umutlarımı yok ettiler” sözleriyle aramızdan ayrılması her kesimde büyük bir üzüntüye, tepkilere ve söylemlere yol açtı.
Bu tepkilerden biri de AKP Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagil'den geldi. Şöyle dedi müteahhit kökenli milletvekili; “Bunlar dış güçlerin ülkemiz içindeki oyunları...”
Çok tepki aldı. Bence doğru söylüyor. İlk bakışta olayla doğrudan ilgili görünmese de kökenine inince dış güçlerin rolü apaçık ortaya çıkmakta...
Yüz yıl önceye gidelim; Kurtuluş Savaşı'nda hain yobaz İskilipli Atıf'ın bildirilerini Anadolu'ya Batı'nın desteğindeki Yunan uçakları atmadı mı? Bakın Cumhuriyet sonrası tarihimize. Devrim yasaları sonrası ilk ayaklanma Hakkari ve yöresindeki Nasturi ayaklanması. Bu ayaklanmayı bir avuç Suryani'nin mi gerçekleştirdiğini sanıyorsunuz? Arkalarında Musul petrollerine göz diken Birleşik Krallık var. Hemen 6 ay sonra Saidi Nursi'nin gerici Kürt ayaklanması başlıyor. Dönemin modern silahlarıyla ve üniformalarıyla İngiliz İmparatorluğu'nu bu ayaklanmanın da arkasında görüyoruz.
Gelin yakın tarihe... Son yılların en fazla İmam-Hatip okulları kimin zamanında açıldı? 12 Eylül faşist cuntası zamanında. 12 Eylül darbesini gerçekleştirenler “Bizim çocuklar başardı” mesajını göndermediler mi ülkelerine? Darbe sonrası iktidara gelen Özal'ın Nakşibendi Tarikatı ile ilgili iddiaları nereye koyacaksınız?
Biraz daha gerilere gidelim. Soğuk Savaş sonrası Amerikan destekli kurulan “Komünizmle Mücadele Dernekleri'nin yönetiminde kimler vardı? Bir tanesini söyleyelim; Erzurum'daki dernek kurucularından biri Fetullah Gülen... Bu darbeci imam 1960'lı yıllarda Amerikan güdümüne girmiş anlaşan... 15 Temmuz hain FETÖ darbe girişiminin arkasında hangi dış gücün olduğunu bilmeyen var mı?
Ya ılımlı İslam projeleri, Yeşil Kuşak, Büyük Ortadoğu Projesi iç güçlerin organizasyonu mu? İşte bu güçlerin uzantıları bugün cemaatlerle, tarikatlarla halka, özellikle de yoksul kesimlere ulaşmaya çalışıyorlar. Cemaat evlerinde, tarikat yuvalarında genç beyinleri yıkıyorlar. Bir milyon civarında çocuğumuz bu tarikatların elinde. Büyük bir bölümü, öteki dünya özlemi ve itaat kültürü ile cumhuriyet ve devrim düşmanı olarak yetiştiriliyor. Ülkede 30 tarikat, 400 de kolu var, 900 kadar medresede faaliyet yürütülüyor.
Peki bu değirmenin suyu nereden geliyor? Yalnızca Kurban derileriyle, umre organizasyonlarıyla bu çarkın dönmeyeceği kesin. Kırılmaz kalem, yiğit gazeteci Uğur Mumcu, 35 yıl öncesinde yazmış; “Son günlerde 'irtica' olarak adlandırılan 'İslamToplumu' kurma düşüncesi, 'tarikatlar' eliyle yayılıyor. Peki bu tarikatlara bunca Kuran kursunu, bunca pansiyonu, yurdu açacak para nerelerden sağlanıyor? Tartışılması gereken asıl konu budur.”
İşte tam da bu noktada AKP Milletvekili Karahocagil'in söylediklerini yerine oturtabiliriz; “Bunlar dış güçlerin ülkemiz içindeki oyunlarıdır.”
677 Sayılı Devrim Kanunu iptal edildi de bizim mi haberimiz yok? Ne oldu Devrim Yasaları'nın Anayasal güvencesine? Elbette iktidar partisi bu cemaatları arka bahçe olarak kullandıkları sürece mücadele hayli zor. Muhalefet partileri bu cemaatların kapatılması mı yoksa denetim altına alınması mı gerektiğini tartışıyor. Cumhuriyetin kurucusu partinin yapması gereken tüm tarikat, cemaat, tekke ve medreselerin kapatılacağını, çocuklarımızı çağdaş eğitim-öğretim sistemiyle buluşturacağını programına koyması ve bunu ilan etmesidir... Ana muhalefetin bu kesimden oy devşiremeyeceğini, ayrıca ihtiyacı da olmadığını artık anlamasının zamanı gelmiştir.
Büyük Atatürk 1925'de söylemiş; “En doğru ve en hakiki tarikat medeniyet tarikatıdır. Medeniyetin emir ve talep ettiğini yapmak insan olmak için kafidir.”