Tam bir yıl geçti o tarifi imkânsız, ülkenin en büyük felaketinin yaşandığı sabaha uyanmamızın üzerinden.

Fırtınadan gözümüzü açamadan eve girmiştik 5 Şubat gecesi. Ağır, korkutucu bir hava vardı. Sabahında işe gitmek için uyandığımda ‘’kuzenlerin iyi mi?’’ mesajını gördüm. Benim bilmeyip, başkalarının bilebileceği nasıl bir felaket oldu derken mesajlarda kuzenimin ‘’Biz iyiyiz, burası çok kötü’’ dediği sesli mesajı vardı. Telefon açtığımda sadece ‘’iyiyiz’’ diyebildiler ve sonrası tufan. Sanırım 5-6 gün hiç konuşamadık. Hepsi sağ ve sağlıklıydı ama on binlerce insan enkaz altındaydı. İnsan nefes almaktan utanır mı? Utandık. 
Kıyamet gibiydi. Enkaz altından yardım isteye isteye hayatını kaybedenler, evlatları çıkınca yer diye bisküvisini ayıran o yaşlı amca. Hayatını kaybetmeyenler aklını kaybetti. 
O görüntüleri gördükçe, o yardım çığlıklarına yardım edemedikçe nefes almaktan, insanlığımızdan utandık. İki ay önce sokaklarında kahkaha atıp, merakla gezdiğimiz hiçbir yer yoktu artık. Sağ olan kimseye ulaşamıyorduk. Diğer illerde yakınlarımızın enkaz altında kalan tanıdıklarını aratıyorduk. Böyle bir felaket görülmemişti. Onu yaşamakta bizim payımıza düştü. Her anımızın, her konuşmamızın içinde deprem bölgesi, gördüklerimiz, duyduklarımız vardı. 
Hayat çok kısa gerçeği bir kere daha yüzümüze tokat gibi vurdu. Biz şanslıydık. Yakınlarımızı oradan çıkardık sağ salim. 
Ya oradan hiç çıkamayanlar?
Bugün cesedi bulunamayan herkes artık ölü sayılacak. 
Bir mezarı bile olmayacak binlerce insanın. 
Mezarı olup, hala adalet bekleyen onlarca insan.
Hayatta kalıp keşke ölseydim diyen on binlerce insan.
Hala çadırda kalan, bu soğukta ısıtıcısı bile olmayıp çocuklarını yan çadıra ısınmaya gönderen onlarca anne.
Yüzümüze tokat gibi çarpan hala kalkmamış olan yıkık binalar. 
Yüzlerce insana mezar olan apartmanların müteahhitlerinin göz göre göre hala ceza almamış olması.
Ne kadar yol aldık bu 365 günde? 
Barınma sorununu ne kadar çözdük?
Ne kadar hatırlıyoruz orada yaşananları?
O bölgede olanları, yaşananları, yapılmayanları yazsak kitap olur. 
İnsan acıyı unutarak devam ediyor. Biz de unuttuk. Hayatlarımıza döndük bir şekilde. İnsan böyledir, unutarak yol alır. En derin yaralarını bile unutup, devam eder.
Ama unutmaması gerekenlerde unuttu. 
Seçim kaygısıyla verilen sözler, bir sonraki seçime kadar ertelendi. 
Yine bir seçim arifesindeyiz. 
Binlerce söz havada uçuşuyor. 
Ve biliyoruz ki bu seçimde geçecek, geride sadece verilen sözler, boşa çıkan umutlar kalacak. 
Umarım böyle bir acıyı bir daha yaşamayız, umarım en kısa sürede herkes güvenli yaşam alanlarına kavuşur. 
Kaybettiğimiz herkes umarım ki huzur içindedir artık.