Herhangi bir Cuma sabahı gibi sıradan başlamıştı gün.

Kahvaltımızı etmiş, havadan sudan, ekonomiden pandemiden konuşmuş, günlük işlerimize dalıvermiştik her zamanki gibi…

Kimimiz evindeydi, kimimiz işyerinde…

Kimimiz okuldaydı, kimimiz evde online eğitimde…

Kimimiz bankadaydı, kimimiz markette…

Saat 14.51’i gösterdiğinde yer ayağımızın altından kayıverdi.

Sarsıldık.

Binalarımız sarsıldı, bedenimiz sarsıldı, zihnimiz sarsıldı, ruhumuz sarsıldı.

30 saniye sonra sarsıntı durunca, derin bir nefes aldık.

BİTTİ.

Bitti sandık. Biz iyiydik ya, herkes iyidir sandık.

Meğer sarsılmakla kalmamış, yıkılmışız.

Sıkışmışız, ezilmişiz, ölmüşüz.

Sadece betonun, demirin, kolonların altında değil; açgözlülüğün ve rantçılığın altında ezilmişiz. Parasızlığın, çaresizliğin arasında sıkışmışız. Denetimsizlik, umursamazlık yıkılmış üzerimize. Ölmüşüz.

114 insanımız, yitip gitti…

Sadece insanlar değil; ailelerimizin bir parçası saydığımız evcil hayvanlarımız da yaşamını yitirdi.

Aileler yok oldu.

Aileler dağıldı.

Anneler babalar çocuksuz; çocuklar annesiz babasız kaldı.

Binlerce vatandaşımızın ruhu öyle derin yara aldı ki; bu yaralar bir gün kapanır mı, kapanabilir mi, işte onu Allah bilir…

30.10.2020

Kentimizin hafızasında karanlık, kapkaranlık bir gün artık…

Bu tarih İzmirlilerin zihnine kazındı bir kere. Unutulmaz. Unutulamaz.

Günlük yaşamlarımıza dönsek de, aklımızın, kalbimizin bir köşesinde hep diri kalacak.

“Deprem” kelimesini duyduğumuz anda, hep birlikte zaman yolculuğu yapmışçasına 30 Ekim’e döneceğiz.

Ama bu tarihi sadece aklımızın, kalbimizin küçük bir odasında kilitli tutmayalım.

Öncelikle sorumluları, sorumlu tutalım.

İktidardan muhalefete, devletin ilgili tüm kurumlarından yerel yönetimlere kadar kendine yetkili diyen her kim varsa harekete geçmeli.

Bizim kağıt üstünde yeni yönetmeliklere değil, somut icraatlara ihtiyacımız var.

Güvenli binalarda oturmak, ekonomik durumu ne olursa olsun, herkesin hakkıdır.

Doğru ve sağlam yapılaşma; güvenilir ve şeffaf yapı denetim sistemi bu ülkenin en acil gereksinimlerinden bir tanesidir.

Depremde ölmek kimsenin kaderi olmamalıdır.

Bize düşen sorumluluğun da lütfen farkında olalım. Hemen bugün, oturduğumuz binaların sağlamlığını tespit ettirelim.

***

Can dostum içeride, ne olur yıkmayın!

İzmir Depremi sonrasında, yıkım kararı çıkan hasarlı binalarda çok sayıda hayvan mahsur kaldı.

Biliyorsunuz; hasarlı binaların bir kısmında yıkım başladı, geri kalanlara ise kimsenin yaklaşmasına izin verilmiyor.

Mahsur kalan hayvanların sahipleri ve hayvan hakları savunucuları onlar için günlerdir mücadele veriyor. Hayvanları binalarda kalan vatandaşlar gözyaşları içinde çözüm bekliyor. Tek istekleri “yıkım için biraz daha beklenmesi ve hayvanların binalardan çıkartılabilmesi için formül üretilmesi.”

Bu anlamda, bazı hayvanlar için yapılan girişimler sonuç verdi.

Mısır’dan iyi haber

Örneğin 14 yaşındaki Mısır, kurtarılan bu kedilerden bir tanesiydi. Sahibi Zeynep Aksoy Yenilmez gözyaşları içinde HAYTAP İzmir Temsilcisi Esin Önder’den yardım istemişti. 4 Kasım Çarşamba günü, sonunda Mısır sahibi ile buluştu. Önder, sosyal medyadan müjdeyi; “Bu mutluluk her şeye değer.

Sabah gönüllümüz, kurtarmalarda başarılı Erkan Kitapçıoğlu ile görüştük. Az önce kedimiz kurtarıldı. Çok mutluyum. Darısı hepsinin başına” diye duyurdu.

Önder ayrıca Bayraklı Barış Sitesi’nde 6. katta mahsur kalan kedilerden bir tanesinin de yaptıkları destek çağrısına Valilik ve Kaymakamlığın cevap vermesi sayesinde kurtulduğunu aktardı. Yıkım yapılan binada çalışmalar Bayraklı Kaymakamı İbrahim Süha Karaboran’ın talimatı ile yavaşlatıldı bu sırada açılan pencereden atlayan kedi sağ salim şekilde binadan kaçmayı başardı ve daha sonra sahibi tarafından alındı.

Hala yıkım beklenen binalarda mahsur durumdaki hayvanlar için Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) da yetkililerle sürekli iletişim halinde. Yapılan görüşmeler sonrası HAYTAP resmi hesabından son olarak şu açıklama yapıldı: “Hayvan sahibi ve itfaiye ekiplerinin hayvanın bulunduğu kata kadar dışarıdan ulaşıp, hayvan sahibinin hayvanı çağırmasıyla kedinin kurtarılmaya çalışılması; eğer kedi gelmezse ya da binaya dışardan ulaşım mümkün değilse, yıkımların önce camların kırılıp kedilere rampa şeklinde bir kaçış alanı oluşturarak kademeli şekilde yapılmasına karar verildi. Aradan saatler geçmiş olmasına rağmen umudumuz hala diri! Güzel haberler almak dileğiyle.”

***

Haluk Levent: Depremzede canlar çiftlikte bakılıyor

Sanatçı Haluk Levent, 4 Kasım Çarşamba günü sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda İzmir Depremi’nde zarar gören 68 kedi, 7 köpek, 2 at, 2 eşek, 2 tavşan ve 1 kekliğin AHBAP ekibi tarafından Kemalpaşa’daki Türkiye’nin ilk ve tek Kurtarılmış Çiftlik Hayvanları Barınağı’na götürüldüğünü duyurdu. Depremzede canlar; Kurban Bayramı’nda kesimden kaçan ve kurtarılan boğa Ferdinand’ın da bulunduğu çiftlikte tedavi altına alındı.

***

Yüzlerce kedi ve köpek kayıp

Deprem sadece insanları değil, hayvanları da derinden yaraladı, korkuttu, şok etti. Özellikle alt katlardaki evlerde yaşayan evcil hayvanlar sarsıntı sırasında açık pencere ve kapılardan kendilerini dışarı attı.

Depremin ertesi günü tablo ortaya daha net çıktı. Sosyal medyada sokakta tasmalı, korkmuş hale bulunan birçok kedi ve köpek ile ilgili ihbarlar yapıldı. İnsanlar da ilk şoku atlattıktan sonra kayıp hayvanlarını bildirmeye başladı.

Twitter’da, Instagram’da, Facebook’ta İzmir Depremi Kayıp Hayvanlar adıyla sayfalar açıldı. Bu sayede kayıp hayvanlardan bazıları sahipleri ile yeniden kavuştu; bazıları ise hala aileleri ile yeniden bir araya gelebilmek için geçici evlerinde veya sokakta bekliyor.

Beni etkileyen kayıp ilanlarından biri de şöyleydi:

“Doğanlar Apartmanı’na bakarak ağlıyor bu yavrum. Arkadaşlar kedisi kaybolan yaralı birinin ya da vefat etmiş bir arkadaşımızın kedisi olabilir. Mama ve su verdik. Oradan hiç ayrılmıyor. Lütfen bu cana güvenli bir yer açalım.”

Sosyal medyadan inciler

Bu hafta sosyal medyada depremin acılarının arasından sıyrılarak benim yüzüme küçücük de olsa bir gülümseme kondurmayı başaran bazı kareleri paylaşmak istiyorum sizlerle…

Can taşıyan her varlık değerlidir.

Saatler sonra kurtarılan her can, geride kalanların nefesine nefes oldu. Elif’in, Ayla’nın mucize kurtuluşları ruhumuza işledi. Sevinç gözyaşlarına boğulduk. Onlarla birlikte kedilerin, tavşanların, köpeklerin, kuşların da kurtarıldığını gördük.

Onları kurtaran kahramanlar gözümüzde daha da büyüdü. Çünkü her cana kıymet verebilmek, erdemlerin en büyüğüdür…

***

Depremzede patiler için destek hattı

İzmir Veteriner Hekimler Odası koordinasyonunda, Türkiye Veteriner Hekimler Birliği Merkez Konseyi, Klinisyen Veteriner Hekimler Derneği ve mama markası Royal Canin’in de destekleri ile depremde zarar gören hayvanlar için özel bir destek programı başlatıldı. Program kapsamında, depremzede vatandaşların da talep etmeleri halinde, can dostlarının barınma ve beslenme ihtiyaçları ücretsiz olarak karşılanıyor.

Türkiye Veteriner Hekimler Birliği, İzmir Veteriner Hekimler Odası ve Klinisyen Veteriner Hekimler Derneği’ne 0 535 306 70 17 ve 0 532 252 69 85’ten Whatsapp mesajı ile destek talebinde bulunulabilir.