Türkiye’de bir çatışma yaşanıyor. Yoklarla varların çatışması. Yokları ortadan kaldırma kavgasını veren milyonlarca kişi, yokları var edenlere karşı amansızca
bir yaşam savaşı veriyor.
Yoklar arasında neler var? Adalete güven, her alanda özgürlükler, kişisel ve sosyal alanlardaki baskıların kaldırılmaması, yaşam standardını düşüren uygulamalara
devam edilmemesi, ucuzluk, çevreye duyarlılık, yeraltı-yerüstü varlıkların
rasyonel bir şekilde kullanılması, birleştiricilik, laiklik ilkesi, liyakatlı yöneticiler, çağdaş
teknoloji, eğitimde çağdaşlık, istihdam artışı, can güvenliği, kadın hakları, çocukların
geneline yönelik adımlar, hayvan hakları ve benzerleri.
Varlara bakarsak, özgürlüklerin kısıtlanması, can güvenliğinin olmaması,
dinin siyasete alet edilmesi, partizanlık, yolsuzluk, adaletsizlik, enflasyon, hayat pahalılığı, ülke varlıklarının belirli kesimlere dağıtılması, eğitimde gerileme, üniversitelere baskı, belli bir yaşam tarzının topluma empoze edilerek dayatılması, kutuplaştırma, etnik ayrımcılık, Cumhuriyet ilkelerinden sapma, her sektörde rasyonel politikalar üretememek, ileriye dönük hedeflerde isabetsizlik.
Her alanda verilen bu kavganın sonuçları gelecekteki Türkiye’nin kaderini belirleyecek. Bunun için her bireyin şapkasını önüne koyup adımlarını ona göre atmasıdır.
Önümüzdeki seçimin öneminin kilit noktası budur. Nasıl bir Türkiye? Evrensel hukuk ve insan haklarını savunan yönünü batının demokratik değerlerine çeviren bir ülke mi
yoksa bu değerlere önem vermeyen, dini değerlerin üzerine oturtulan totaliter bir rejim anlayışı mı? Kararı sandıkta seçmen verecektir.