İnsan birçok şeyin değerini kaybettikten sonra anlıyor; sağlık, özgürlük ve ‘parlamenter demokrasi’, örneğin…

İlk Meclis’imizin açılışının 100. yılını, yaşadığımız salgın hastalık nedeniyle mi yeterince kutlayamadık, yoksa günümüzde Meclis’in fazla önemi mi kalmadı? Cumhurbaşkanının böyle tarihi bir günde parlamentoya gelmeyiş nedeni enfeksiyon riski miydi, yoksa 10 Kasım 2012’deki Başbakan’ın Brunei Sultanlığı ziyaretine benzer bir neden mi söz konusuydu? Cumhurbaşkanı Meclis’e gelmeme özgürlüğüne sahipti ama halk kendi parasıyla sağlığını koruyacak bir maske satın alamıyordu. Türkiye’de alınan kararların önemli bölümü artık Meclis’e değil, tek bir kişiye aitti.

AKP’nin Yaptığı Hatalar

Yakın zamanda çok büyük dört hata yaptı, AKP… Bunlara tepki vermeyen halk, hepsini bir yere yazıp, ilk seçimde indirmek üzere rafa kaldırdı.

1-CHP’li belediyelerin halka yardım için başlattığı kampanyalar durduruldu ve bankalarda toplanan paralar bloke ettirildi.

2-Kullanımı zorunlu tutulan maskelerin satışını yasaklanarak, halkın sağlığı tehlikeye atıldı. ‘İnönü döneminde ekmek karne ile dağıtılıyordu’ eleştirisini yapanlar, maskeyi karne ile dağıtmayı bile beceremediler.

3-Koca İstanbul’da başka yer yokmuş gibi İstanbul Atatürk Havalimanının iki pistinin üzerine hastane temeli atıldı. Devlet çok büyük iki zarara birden sokuldu.

4-Halka yardım etmeye çalışan CHP’ye ‘paralel yapı’ benzetmesi yapılırken, Odatv’nin Barış’ları, tıpkı FETÖ’nün Ergenekon ve Balyoz’unda olduğu gibi, hukuk dışı gerekçelerle tutuklandı ve yargılanıyor. Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun 2006’da Manisa’da söylediklerini hatırlayalım: “Hangi siyasi iktidar kendisine bağlı bir yargı yaratmak istediyse, yaratmak istediği bu yargı, zaman içerisinde bir bumerang gibi dönüp, o siyasi iktidarı vurmuştur.”

AKP, Türk halkını aptal yerine koymaktan vazgeçmeli. İnsanlar istediklerine yardım edebilmeli, en doğal gereksinimlerini satın alabilmeli; basın iktidardakileri özgürce eleştirebilmeli. Tekrarlanan İstanbul seçimlerinde aldıkları hezimeti bile arayacaklar, bu gidişle.

Demokrasilerde Çare Tükenmez

Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İzmir'de günde 50-60 bin civarında maske üreten imalathanelerin kurulduğunu, vatandaşların Kentkart’larıyla 10 metro istasyonundaki otomatlardan haftada bir kez ücretsiz, dört maske ve dezenfektan içeren paket alabildiğini bildirdi.

Gereksinim duyanlara yardım etmek isteyenler için de çok basit bir yol geliştirilmiş: https://www.halkinbakkali.com/ adresine girip, 63,75 TL’lik 1. Paket, 134 TL’lik 2. Paket veya 20 TL’lik 2 kişilik İftar Sofrası seçeneklerinden birini satın alarak IBAN veya kredi kartı ile ödeyebiliyorsunuz. Bravo Tunç Başkan’a… Demokrasilerde çare tükenmezmiş!

Yeniden ‘Parlamenter Demokrasi’ İçin Çıkış Yolu

1920’nin zor koşullarında açıldı Meclis’imiz; her konu uzun uzun tartışıldı ve Mustafa Kemal bu kararlara uydu. Başbakanlık ile cumhurbaşkanlığını birleştirmeyi, ‘Cumhuriyet’in kuruluşuna ve felsefesine karşı çıkmak’ olarak yorumlayan Atatürk, başkanlık sistemini önerenlere “Başınıza yeni padişahlar mı arıyorsunuz?” diye çıkışmıştı. ‘Tekalif-i Milliye’yi hatırlamışken, bunları unutmayalım.

Halk ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ denen ucubeden hoşlanmadı ve halkın karşısında hiçbir güç duramaz. Salgının etkileri azalıp, ekonomik çöküşün etkileri görülmeye başlayınca ‘erken seçim’ kaçınılmaz olacak. Erken seçimde Erdoğan’ın karşısına çıkacak adayın İmamoğlu olacağını yazmıştım, çok önceden. Ancak aday öngörüm değişti; Cumhurbaşkanı adayının Mansur Yavaş olacağını düşünüyorum. Böylece İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı kaybedilmemiş olacak. Seçim kampanyasının en önemli vaadi, parlamenter demokrasiye geçiş ile İmamoğlu’nun başbakanlığı olacak ve Yavaş açık oy farkıyla kazanacak.

Sonuç:

1-Demokrasilerde çare tükenmez.

2-Hangi çılgın bize zincir vuracakmış, şaşarız…