Rejim değişikliğini öngören anayasa referandumun sürecine girerken, Türkiye'de çeşitli sektör ve iş kollarında güç dengelerinin "El" değiştirildiği görülüyor. Merdiven altı ekonomik yapılanmadan, ucuz işçiliğe, spordan, siyasal yapılanmaya kadar bu değişkenliği görmek mümkün.
Bu güç değişikliğini tetikleyen faktör 3 milyon Suriyeli'nin yanı sıra kaçak olarak yurda giren 3 milyona yakın Libyalı, Senegalli, Somalili, Afganlı, Özbek, Tacik, Bengaldeş, Pakistan, Çeçen kökenli kişilerdir. Büyük bir çoğunluğunun kimlik bilgileri bilinmeyen bu kişiler, özellikle yer altı dünyasının yurt içi ve yurt dışı kavga ve paylaşımlarının vazgeçilmez elemanları olmuşlardır. Turizm bölgeleri başta olmak üzere, İstanbul, İzmir, Mersin, Adana, Hatay, Antep, Maraş, Diyarbakır da çeşitli gruplar içerisinde faaliyet gösteren bu kişiler bunun yanı sıra kendi aralarında da örgütlenme yoluna girmişlerdir. Yasadışı her çeşit suçta varlıklarını gösteren bu gruplarla Türk yeraltı dünyası arasında kıyasıya bir "GÜÇ" savaşının yaşandığının sonuçlarını her gün medyada görüyoruz.
Reina saldırısı sonrası ortaya çıkan karmaşık ilişkiler bunun somut yansımasıdır. Çeşitli ülkelerin istihbarat örgütlerinin cirit attığı Türkiye'de, bu yapılanmayı terör, narkotik, altın, insan kaçakçılığı alanlarında kendi politikalarına uygun bir şekilde kullanmaları olasılığı yüksektir.
Bunu önlemenin yolu kimlik saptaması yapıp, sınır güvenliğinin sağlanmasıdır. Yoksa bu güç savaşı başımıza çok dert açacağa benzer.