Dünyanın derdi çok.

Küresel ısınma, su kaynaklarındaki tükeniş, hava kirliliği, toprak ve orman alanlarındaki kayıp, biyoçeşitlilikteki azalma ihtiyar gezegenimiz ve üzerinde yaşayan bizler için devasa birer tehdit.

Tabii bizler günlük yaşamın dertleri arasında sıkışıp kaldığımız için önümüzdeki çok daha beter tehlikeleri görmüyoruz. Ya da onlarla uğraşacak enerjimiz kalmıyor.

can dostlar-kose-2

Haksız da değiliz ama arada bir kafamızı küçük evlerimizin pencerelerinden uzatıp yaklaşmakta olan kasırgayı dikkate alsak fena olmayacak.

*

Geçen Çarşamba, 22 Mart Dünya Su Günü’nün 30. yıldönümüydü. Bundan 30 yıl önce gezegenin su kaynaklarını korumaya yönelik farkındalık yaratmak üzere Birleşmiş Milletler tarafından ilan edildi. Yani kaynaklarımızın kirlendiği, azaldığı ve muhakkak suretle bu duruma engel olunması gerektiği 30 yıl önceden belliydi.

30 yıl bu durumu tersine çevirmeye yeterdi ama ne yazık ki bugün dünden çok daha vahim bir noktadayız… Bir zamanlar su zengini olan ülkemiz de artık su fakirleri listesine adını yazdırmış durumda.

Su krizinin çözümünde en büyük görev elbette ülkelere ve ülkeleri yönetenlere düşüyor.

Ama bireysel olarak biz de bu sürece katkı koyabiliriz.

Nasıl mı?

*

UN-Water (Birleşmiş Milletler-Su) platformu, elini taşın altına koymak isteyen herkes için özel bir rehber hazırladı. Çalışmanın tam adı: The Lazy Person's Guide To Saving The World (Tembel İnsanın Dünya’yı Kurtarma Rehberi).

Başlıktaki tembel kelimesine takılmayın. Aslında böyle bir kelime seçilmesinin nedeni, dünyadaki en kayıtsız, en tembel insanın bile kolayca çözümün bir parçası olabileceğini ifade etmek.

Her birimiz gündelik rutinlerimize uyarlayabileceğimiz çok basit adımlarla su kaynaklarımızı korumaya başlayabiliriz.

*

Rehberde; yapması en kolay işlerden başlanarak 4 seviyeli bir program belirlenmiş. Yani oturduğunuz koltuktan bile yapabileceğiniz tarzda eylemler 1. seviyeye giriyor. 4. seviyede ise biraz daha gayret gerektiren işler var.

Bireysel eylemlerle su kaynaklarını korumak çok değerli. Tabii “birlikten güç doğar” sözünü de unutmamak lazım. Tek kişi belki anlamlı bir değişime imza atamayabilir ama hep birlikte yaparsak büyük fark yaratırız.

 

*

 

--- Hadi bugün başlayalım!—

 

Tembel İnsanın Dünya’yı Kurtarma Rehberi’ndeki her seviyeden sizin için birkaç basit eylem seçtim.

1. seviye: Elektrik üretiminin %90’ı sudan elde ediliyor. Mesela akşam yatarken cep telefonu, televizyon gibi cihazlarınızı kapatarak enerji tüketimini azaltabilirsiniz.

2. seviye:  Beş dakikalık duşlar almaya alışın. Evsel atık suyun %44'ü güvenli bir şekilde arıtılmadığından, daha kısa süreli duş almak bu değerli kaynağı korumanın harika bir yoludur.

3. seviye: Yerelde sulak alanlarınızın veya plajlarınızın temizliğine yönelik etkinliklere katılın.

4. seviye: İş yerinizde veya okulunuzda bir Su Etkinliği düzenlenmesine ön ayak olun. Daha çok insanın bilinçlenmesine yardım edin.

can dostlar-dunyadanbihaber-3

Gediz’in tepeli pelikanlarına sahip çıkalım

İzmir’de vapura binenler, sahilde yürüyüşe çıkanlar veya Gediz Deltası’nda bir doğa gezisi yapanlar mutlaka tepeli pelikanlara rastlar. Körfez ve çevresinin en önemli renklerinden biri olan ve kent insanının da ilgi gösterdiği tepeli pelikanların varlığı maalesef uzun süredir tehdit altında.

Doğa Derneği’nin geçtiğimiz günlerde yaptığı paylaşıma göre son 1 yılda Gediz Deltası’nda 81 çiftin ürediği belirlenmiş. Bu güzel bir haber ancak tepeli pelikanlar halen tehdit altında.

Doğa Derneği’nin yaptığı açıklamanın tamamı ise şöyle:

“Tepeli Pelikanlar Kuluçkada.

Türkiye’de görülen üç pelikan türünden biri olan tepeli pelikanların kuluçka dönemi devam ediyor. Mart ayı sonu itibariyle yavrular yumurtadan çıkacak ve yeni bireyler doğaya katılacak. Nesli küresel ölçekte tehlike altına girmeye yakın olan ve sayıları her geçen gün azalan tepeli pelikanlar genellikle yüzeydeki balıklarla beslense de daha derinlerdeki balıklara ulaşmak için karabataklarla beraber işbirliği yapıyor.

Gediz Deltası tepeli pelikanların Türkiye’de düzenli olarak ürediği beş alandan biri. 2022 yılında yürüttüğümüz araştırma çalışmaları ile Gediz Deltası’nda 81 çiftin ürediğini belirledik. Türü tehdit eden faktörlerin başında ise yuva alanlarındaki insan baskısı geliyor. Gediz Deltası’ndaki tehditlerin ortadan kaldırılması başta tepeli pelikanlar olmak üzere tüm türler için hayati önem taşıyor.”

can dostlar-bizimgezegen-3

Bu kez ışıkları kayıplarımızın anısına kapatıyoruz

Her yıl Mart ayının son cumartesi günü yapılan küresel Dünya Saati uygulaması, bu yıl 25 Mart’ta 20.30’da gerçekleşecek.

Dünya Saati iklim değişikliği sorununa dikkat çekmek için düzenlenen dünyanın en büyük çevre etkinliklerinden bir tanesi. Yüzlerce kentin, insanıyla, belediyeleriyle, özel kurumlarıyla katıldığı bu etkinlikte iklim değişikliği ve küresel ısınma tehlikesini bir kez daha gündeme getirmek için ışıklar aynı anda bir saatliğine kapatılıyor.

Bu yıl Türkiye’de ise Dünya Saati etkinliği ayrı bir önem taşıyor. Ülkemizde ışıklar bu kez deprem felaketinde kaybettiklerimizi anmak için kapanacak. WWF (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) Türkiye konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı:

“2007’den bu yana dünyamızın geleceği için atılması gereken adımlara dikkat çekmek amacıyla bir saatliğine kapattığımız ışıkları, bu kez kayıplarımızı anmak için kapatıyoruz. Bir kez daha doğa ile uyumlu, bilime dayalı yaklaşımları gözardı ettiğimiz zaman kayıplarımızın telafisinin olmadığını acı tecrübelerle deneyimledik. Daha sağlıklı ve güvenli bir gelecek için doğayı karşımıza değil yanımıza alma zamanı. Dünya Saati’nde, depremden etkilenen bölgelerin afetlere dirençli şekilde yeniden inşa edilebilmesi için #Yeşilİyileşme seferberliği çağrısı yapıyoruz. #Yeşilİyileşme seferberliği, sağlıklı bir gelecek için ekolojik alt yapıyı tahrip eden planlar yerine sürdürülebilir, doğayla uyumlu, afetlere dirençli yaşam alanları kurmak demek.”

can dostlar-kulagimizakupe-2

Eşitlik bir rüya mı?

 

“Bütün hayvanlar eşittir ama bazı hayvanlar öbürlerinden daha eşittir.”

George Orwell

Bu hafta son sözümüz; Hayvan Çiftliği romanından insanı düşünmeye sevk eden bir alıntı olsun.

Bir çiftlikteki hayvanların insan zulmüne karşı başlattığı eşitlik ve hak mücadelesini ve devrim sonrası hayvanlar yönetimi ele geçirdikten sonra olanların hikayesini anlatan Hayvan Çiftliği; bugünün modern toplumlarına ve yaşadığımız zamanlara dair çarpıcı benzerlikler içeriyor.