Özellikle son on yılda millet olarak bölüne bölüne çoğaldığımız şu dönemde bile, memlekette kime sorsan eski Türk filmleri düşkünü çıkacaktır. Tek ortak paydamız bu kaldı herhalde. Bayrak, toprak, marş vs. bunları bile kimi seviyor kimi küfrediyor. Ama Kemal Sunal filmleri desen, Ertem Eğilmez
filmleri desen, Ediz Hun, Türkan Şoray diye saymaya kalksan her memleket insanının gözleri parlar. Dörtbeş nesil bunlarla büyüdü, hala da büyüyor. İstersek 100 kere izlemiş, replikleri ezberlemiş olalım.
Yine de ekranda Vecihi'ye denk geldiğinde kanalı değiştirmen mümkün mü? Peki ya o Türkan Şoray'lı, Hülya Koçyiğit'li melodramlar.
Akıl mantık dışı senaryoları ve abartılı oyunculuklarına rağmen insanı ekrana çivilemezler mi? Fakat şöyle de bir durum var. Biz artık izleye izleye ezberlemiş ve orada bize sunulan değerleri,
hayatları kanıksamışız da ortada bir sakatlık var. Geçen gün yine izlemekten bıkmadığım filmlerden birine denk geldim. Koydum çayımı, geçtim TV'nin karşısına. Kınalı Yapıncak.
Başrollerde Hülya Koçyiğit ve Engin Çağlar. A-aaa sen, bana birden bir aydınlanma gel. Yahu dedim çocukluğumdan beri izlerim de yeni fark ediyorum, bu nasıl bir senaryo?
Evin yakışıklı ve zengin oğlu, burnunun ucunu göremeyecek kadar sarhoş olduğu bir gece evin müştemilatında kalan sağır dilsiz kuzenini banyo yaparken dikizler.
Kıza fena halde hallenir ve içeri dalıp tecavüz eder!!! Bu filmi siz de bilirsiniz ama konusunu böyle
okuyunca sizin de kan beyninize sıçradı değil mi? Adam özürlü kuzenine tecavüz ediyor yahu! Sabah hiçbir şey hatırlamadığı için hayatına devam ediyor ama olan kıza oluyor.
Çünkü o tecavüzden hamile kalıyor falan filan. Ve biz de tamamen kriminal bu olayı romantik-komedi tadında izleyip gülüyor, eğleniyor ve mağdurun sonunda tecavüzcüsüyle evlenmesine
seviniyoruz. Hafızayı şöyle bir yokladıktan sonra, aslında tüm Türk filmlerinde tecavüzün, kadına
şiddetin, namus cinayetlerinin vs. normalleştirilmesi için adeta bir çaba gösterildiğini fark ettim. Etmez olaydım. Soğudum artık o filmlerden. Daha da izlemem. Çoluk çocuğunuza izletmemeniz de sizlere tavsiyem.

oncel

Çeşme'yi saran virüs

Çeşme her kış olduğu gibi yine şantiyeye döndü. Ama bu kez dev bir şantiye. Çünkü doğaya, insana ve bu güzelim coğrafyaya ihanet etmeye adeta yemin etmiş aç gözlü beton fetişistleri, yarımadanın
dört bir yanına çok katlı binalarını dikmeye başladılar.
Çeşme'nin eski güzel günlerini gören biri olarak kendimi çok şanslı sayıyorum artık.
Çünkü özellikle Paşalimanı'nın orta yerine pisleyen inşaatçıların ucube eserleri yükseldikten
sonra Çeşme asla eski Çeşme olmayacak.
Kuşadası ve Marmaris'in başına gelenler ne yazık ki bu yarımadayı da vuracak.
Şimdi ben bu binalardan kimler ev alacak çok merak ediyorum.
En az inşa edenler kadar sonradan görme olacakları kesin.
Enayi parası verecekler.
Toprağa ayak basmak yerine, bir akıllı apartman dairesinden, yine bir başka akıllı apartman dairesine gelecekler.
Nereden bulaştı bu virüsler canım İzmir'e bilmem. Şark çıbanı gibi, şehrin güzelliğine göz diktiler.

oncel11

Polis atar yapar mı?

Bizim polisimizde neden hep bir Kurtlar Vadisi havası oluyor acaba? Hep demeyelim hadi ama genelde duruşları, vatandaşa yaklaşımları hep bir atar, hep bir gider. Sen ona "Siz" diye hitap edersin o sana "sen" diye.. Ne hakla? Nereden bu laubalilik? Tabii ki aralarında olması gerektiği gibi, vatandaşa saygılı, korumacı, yaptığı görevin bilincinde, zarif, beyefendi olanlar var.
Ama bazıları gerçekten hizmetinde olduğu halktan nefret ediyormuş gibi bir hal içinde. Geçen gün bir kız arkadaşımın başına gelen olayı anlatayım. Akşam eşiyle birlikte eve dönerken alkol kontrolüne denk geliyorlar. Memur promil ölçen aleti uzattığında arkadaşım soruyor:
- Bir önceki araçtan gelirken ucu değiştirdiğinizi göremedim. Değiştirdiniz ama değil mi?
Herhalde ben yanıldım. Polis memuru bunu üzerine "Tabii, değiştirdim" dese ne olur değil mi?
Ama yok! Cevap sözsüz fakat sert oluyor. Polis memuru arkadaşımın gözünden gözümü ayırmadan
oldukça sert bir hareketle plastik ucu yerinden çıkarıp yere fırlatıyor. Yeni ucun poşetini de aynı şekilde yere 'çarptıktan' sonra yeni ucu takıyor. Arkadaşım diyor ki "Sadece sakince bir soru
sordum. Evet değiştirdim hanımefendi, deseydi sorun kalmayacaktı.
Ha tabii işin bir de 'yerlere çöp atmak suçtur' kısmı var ki oraya hiç gelmiyorum. Polis plastikleri yere fırlatırsa artık cemaat ne yapar, varın onu da siz düşünün.
(Meraklısına not: Arkadaşım
alkol almaz.)