Artık dünya müsait bir yerde dursa da insek dediğimiz yılları yaşıyoruz. Her 6 aya bir felaket sığdırmak üstelik Türkiye olarak tüm vukuatları şahit yazılacak kadar yakından izlemek zorunda mıyız? Maalesef korkulan oldu ve Rusya, Ukrayna’yı işgale kalkıştı. Bu durum iki ülkeye açıkçası sürpriz olmadı. Bu iki ülkeden biri ABD diğeri Türkiye. ABD zaten yangına körükle gitti. Çıkarlarına uyduğu için hani savaş çıktığına en çok sevinen ülke oldu desek çoğu kimse hayır demeyecektir. Diğer yandan Türkiye de çok şaşırmadı. Öyle bir ülke olduk ki bir yerde çıra yansa nasıl olsa dönüp dolaşıp büyük bir yangına dönüşeceğine inanacak kadar savaş endişesine sahip bir ülkeyiz. Cumhuriyet döneminden beri kesintisiz olarak iç veya dış savaş görmediğimiz yıl sayısı maksimum 5’tir. 100 yaşına yaklaşan Cumhuriyet’imiz bir sene savaşın içinde veya yakınında olmazsa “hayırdır İnşallah n’oluyo” diye soruyoruz. Ama en çok hangi ülke savaşa şaşırdı diye sorsanız sanırım en çok Ukrayna oldu diyebilirim. O kadar saf bir iyimserlik içindeydiler ki savaşı gerçekten beklemiyorlardı. Sovyetler Birliği dağıldığında elindeki nükleer silahları bile seve seve Rusya’ya teslim etmişler. İki ülke orduları arasında bu kadar büyük bir güç farkının olması, ülkeye başkan olarak gerçekten mesleği komedyen olan birini seçmeleri de ancak böylesine saf bir iyimserlik ile açıklanabilir.

Kısaca iki ordu arasındaki güç farkından da bahsedersek; küresel silah ticaretini izleyen Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü'ne (SIPRI) göre, 61.7 milyar dolar olan Rusya'nın 2020'deki askeri harcaması, Ukrayna'nın harcadığı 5.9 milyar dolar harcamasından on katından fazlaydı. İki ulusun askeri yeteneklerinin karşılaştırılmasında, Rusya hemen hemen her açıdan Ukrayna'yı geride bırakıyor. Peki rakamsal durumlara göre açık ara önde olan Rusya ordusu gerçekte bu savaş için bu kadar güçlü mü? Açıkçası rakamlar doğru da olsa Rusya istediği kadar güçlü olmayabilir. Elbette bu daha çok askeri bir uzmanlık gerektirse de benim yaklaşımım teknolojik yönden olacak.

Rusya uzun yıllar Sovyetler Birliği zamanı kuralları ile konvansiyonel bir savaş için ordusunu hazırladı. İkinci Dünya Savaşı'nın argümanları ile hareket etti. Kaliteden ziyade sayı üstünlüğüne önem verdi. Her zaman Nato güçlerinden daha fazla uçak, daha fazla tanka sahip olması daha önemliydi. Ama savaş doktrinleri gösteriyor ki bu kurgu ancak iki büyük ordu bir meydan muharebesi yaparsa mantıklıdır. Bir gerilla savaşında veya şehir içi harp kurallarında karşı savunma önlemlerinde çok hassas teknolojilere sahip olmayan daha çok tank, daha çok uçak sadece düşman için daha fazla vurulacak hedef anlamı taşıyor. Şimdi bir rakam daha verelim. ABD’nin geçen seneki savunma sanayi bütçesinden bahsedelim. ABD’nin 2021 yılı savunma sanayi bütçesi tam tamına 768 milyar dolardı. Rusya’nın tam 700 milyar dolar fazlası. Bu bütçenin şişirilmiş yönlerini atsak bile aradaki farkın açıklaması üretim zihniyetidir. Üretim kaliteli ve hassas oldukça çok daha pahalı olur. Örneğin Ruslar bir jet motorunu 5000 saat dayanacak kadar üretirken ABD 8000 saat dayanacak şekilde tasarlar. Ruslar hassas olmasın, daha ucuz olsun bozulunca yenisini takarız diye düşünürler. Rusların motorları o 5000 saatin her dakikasını da o yüzden aynı verimi vermeyebilir. ABD o jet motorunu 8000 saatin her dakikasında ilk dakikadaki mükemmel performansı verecekmiş gibi tasarlar. Bu yüzden Rus ekipmanları hassas teknolojilerde daha zayıftır, çok daha sık arıza yapar ve ekipmanların teknolojisi karmaşıklaştıkça verimleri ve güvenilirlikleri azalır. O yüzden hava savunma sistemlerinin radarları bazen bizim TB2 Bayraktar’ları görür, bazen görmeyebilir. Silah sanayi doktrinleri böyledir. Nicelik çok olsun nitelik eksik olabilir.

S-400’ler alınacak dendiğinde de bu bilgileri bildiğim için benim ilk merak ettiğim konu işin politikasından ziyade bu oldu. Bu ekipmanlar gerçekten dediklerini her zaman yapabilecekler mi?

Çünkü hassas ekipman üretimi söz konusu olduğunda Rusya o kadar da hassas üretim yapmıyor. Bir sokak savaşına girdiğinizde de üzerlerine atılan gelişmiş veya basit roketleri algılayamayan, nereden ateş açıldığını anlamayan eksik teknolojili kaba tankların, zırhlıların ve konvansiyonel savaşa göre eğitilmiş tecrübesiz personelin büyük zayiatlar vermesi kaçınılmazdır. Düşmanı haritadan silmek istiyorsanız elbette hassasiyet gerekmez.  Rusya bu yönden çok güçlüdür. Ama karşı tarafta halka zarar vermeden ilerlemeye çalışalım derseniz bu ekipman ve personel ile her gün ordunuzun büyük bir parçasını kaybedersiniz ve züccaciye dükkanına girmiş fil gibi olursunuz. Örnek mi istiyorsunuz. İsterseniz bu yazıyı okuduktan sonra Rusya’nın Çeçenistan ve Afganistan savaşlarını daha dikkatle inceleyin. Rusya’nın Ukrayna ordusunu saf dışı edebilir. Ama bir gerilla mücadelesinin içine düşerse ve o savaş bir müzakere sonlanıncaya kadar ilk kaybeden olmasa da en çok kaybeden Rusya olacaktır.