Alsancak Devlet Hastanesi'nde 27 yıl klinik psikolog olarak görev yapan Nurgül Aki'nin kafesi 40Fincan, psikologların uğrak yeri haline geldi.

Liseyi dışarıdan bitiren, ailesinden habersiz üniversite sınavını kazanıp psikoloji okuyan Aki, Türkiye'nin her yanından psikolog ve psikoloji öğrencilerini mekanında ağırlıyor.

Nurgül Aki 27 yıl boyunca Alsancak Devlet Hastanesi'nde klinik psikolog olarak çalıştı, emekli oldu, ununu hastanede eledi ama eleğini duvara asmadı. Sanatçı kızı Ezgi ile birlikte 40Fincan'ı açtı, ülkenin her köşesinden psikoloji öğrencileriyle psikologları mekanında buluşturmaya başladı. Nurgül Aki ile 40Fincan'da Gazete 9 Eylül'ü ağırladı, ben Atatürk yazılı fincandan kahvemi yudumlarken sorularımızı yanıtladı.

Bize kendinizden söz eder misiniz, iş yaşamına nasıl başladınız?

İzmirliyim. Gümrük müdürü babamla çocukluğumda bütün Güneydoğu Anadolu'yu dolaştık. Babamın görevi nedeniyle Ayvalık'ta da 7 yıl kaldık. Ortaokuldaydım o sırada, okumaya ara verdim.Babam okumaya niyetim olmadığını söylüyordu. Sonra İzmir'e geldik. Ortaokulu ve liseyi dışarıdan bitirdim. Memuriyet sınavına girdim, Karşıyaka Çocuk Yuvası'na tayin oldum. Genel hizmetlerde çalıştım. Geceleri santral memurluğu yaptım, nöbetçi memurluk görevi de veriyorlardı. Çocukluğumdan bu yana psikolojiye ilgim vardı, ailemi daha iyi tanımak istiyordum ve bunun için psikolojiyi iyi bilmem gerektiğini düşünüyordum. Ailemin haberi olmadan üniversite sınavlarına girdim ve 27 yaşındayken Ege Üniversitesi Psikoloji Bölümü'nde okumaya hak kazandım. Üniversitede okurken memuriyet görevim de sürdü. Bornova Erkek Öğrenci Yurdu'nda görev yaptım, ardından Karşıyaka Devlet Hastanesi'nde göreve başladım. Memur olarak görevime rahat bir şekilde devam edebilirdim ama hayatın kolay yanını tercih etmedim. Üniversite hayatım boyunca hem okulu hem de işimi sürdürebilmek için yıllarca çok az uyku ile yetindim. Ama babam psikolog olmak için gösterdiğim çabayı pek önemsemiyordu. Ne olacak derecen yükselir, o diploma başka işe yaramaz diyordu. Diplomamı cebime koyduktan sonra Karşıyaka Devlet Hastanesi'ndeki görevime devam ettim bir süre. Ama hastane yöneticileri, bana memur olduğum yıllarda verdikleri görevleri yapmam için baskı yaptılar. Beni istedikleri yerde calıştırabilec eklerini düşünecek kadar yanılgı içindeydiler. Hiçbirine boyun eğmedim. Kararlı bir biçimde kendilerine artık psikolog olduğumu ve sınıfımın ne olduğunu anlattım, direndim, bir daha öyle görev veremediler.



Mesleğe başladığınızda hangi zorluklarla karşılaştınız?

Alsancak Devlet Hastanesi'nde mesleğimi sürdürebileceğim bir ortam yoktu. Yeni mezunların çoğu ne iş verilse yapmaya razıydılar. Ben o yolu tercih etmedim, kendimi mesleğimde geliştirmek istedim. İşim zordu biliyordum ama sabırla çaba gösterdim. Psikiyatristler genç psikologlara kötü davranıyordu. Psikologların ne yaptığı belli değil diyorlardı. Mesleğimin ne olduğunu anlatmakla işe başladım. Doktorlarla psikologlar arasındaki farkı bilmeleri şarttı. Bilmeyenler için söyleyeyim. Psikolog ilaç önermez, reçete yazmaz, yaşam koçu da değildir. Biz, yardım isteyenlere yaşadığı sorun için çözüm yollarını gösteririz, bu yolda karşısına çıkacak zorlukları anlatırız, yardım isterse yardım ederiz. Psikologun kim olduğunu anlatmaya, mesleğimizi tanıtmaya başladığımız süreçte, bize uzak duranlar, bizi tanıdıkça ilgi gösterdi. Başlangıçta başvuran tek hastayı kendi aramızda paylaşmak için mücadele ederken, bir süre sonra bize danışmak için başvuranlara üç ay sonrasına gün verilecek kadar yoğunluk oldu. Korkuları olanlar, eşiyle problem yaşayanlar, aileleriyle kavgalı olanlar bizden yardım istemeye başladı. Yardımcı olduklarımız memnun ayrıldılar, bizi dostlarına tavsiye ettiler, danışan sayımız hızla çoğaldı.

Psikologun görevi nedir, nasıl çalışır?

Psikologlar danışanlarına konuşarak yardımcı olmaya çalışır. Ama sohbet etmiyoruz biz. Tekniklerimiz var onları uygularız, danışanın şikayetine göre en uygun olanını uygularız. Kullandığımız teknik danışanın kişiliği ile yakından ilgilidir. Herkese aynı teknik olmaz. Genel olarak bilişsel davranışçı teknikleri uygulamayı tercih ederiz. Aslında bu teknik Türk gelenek ve göreneklerine uymuyor. Eğitim düzeyi yüksek kişilerde daha çok işe yarıyor. Psikoloji konusunda uzmanlaşıncaya kadar biz de bir çok eğitim sürecinden geçiyoruz. Eğitim süreci okulu bitirdikten sonra başlıyor ve 3-5 yıl devam ediyor. Öğrendiklerimizi uyguluyoruz, uyguladıkça gelişiyoruz. Eğitim sürecimizde yurtdışından da uzmanlar gelip tecrübelerini aktarıyorlardı. Kendimizi öyle geliştirdik.Bazı rahatsızlıklar, örneğin depresyon beyin kimyasını yakından ilgilendiriyor ve danışanın mutlaka ilaç kullanması gerekiyor. Benim çalıştığım hastanede psikolog polikliniği de vardı ve hastane girişinde asistan kendisine aktarılan şikayete göre, hastayı ya psikologa ya da psikiyatriste gönderir, psikiyatrist uygun görürse hastayı psikoloğa gönderir, ya da kendi dinler ilaç yazardı.



Bu işyerini açmaya neden ve nasıl karar verdiniz?

Emekli olduktan sonra en büyük hayalim 3-4 yıl boyunca ülkemin hiç görmediğim yerlerini gezip görmekti. Foça ve Karaburun yarımadasını dolaştım. Köylerine gittim. Ama bir süre sonra sıkıldım. Gezmek tembellik gibiydi benim için. Zaman zaman Alsancak'ta psikolog arkadaşlarımla buluşmaya başladık. 1483 sokaktaki mekanları çok beğeniyordum, Akdeniz mezelerini de çok severdim. Ben de bir mekan açabilir miyim diye düşünmeye başladım. Sanatçı kızım Ezgi beni çok yönlendirdi. 40Fincan'da kızımın da çok emeği var. Bu sokakta çok eski bir dükkan bulduk; döşemeciymiş eskiden, kiraladık, yeniledik, kullanılabilecek hale getirdik.

Buranın diğer mekanlardan farkı ne, anlatır mısınız?

Burayı döşemek, çekici hale getirmek için hazırlıklarımız çok zaman aldı. 40Fincan'ın bir ruhu olsun istedik. Küçük bir kitaplık kurduk. Çoğu aileme ait 40 yıllık-50 yıllık fincanları topladım. Numaralandırdım. Şimdi herkes seçtiği fincanda kahve içmek istiyor, kendini böyle daha özel hissediyor. Bütün amacımız burayı bir kültür sokağı haline getirmek. İstiyoruz ki gelenler burada yalnızca çay değil aradıkları herşeyi bulsunlar. 40Fincan'da sıcak bir ev ortamı var. Burada misafir ağırlıyoruz. Biz evimizde ne yiyorsak onu satıyoruz. Tulum peynirli tostumuz var. Limonata bizden, karadut şerbetimiz var. Ürünlerimizde zeytinyağı ve tereyağı kullanıyoruz. Misafirlerimizi kuru üzümle çay içmeye alıştırdık. Kışın salep yapıyoruz. Sağlıklı beslenenler genellikle bizi tercih ediyor. Burası gençlerin sokağı. Gençler burayı çok sevdi, kitap okumaya, arkadaş sohbetlerine geliyorlar. Psikolog olduğum için psikolog müşterim de çok. Sık sık burada biraraya geliyor, sohbet toplantıları düzenliyoruz. İstanbul'dan, Antalya'dan, Ankara'dan psikoloji öğrencilerinin, akademisyenlerin uğrak yeri burası. Bu ay içinde Aşkın Kimyası adını verdiğimiz bir sohbet toplantısı var. Nörofizyoloji konusunda psikolog arkadaşlarımız deneyimlerini anlatacaklar. Toplantımıza öğrenci, çalışan, emekli bütün psikolog dostlarımızı bekliyoruz.