Ferzan YAPKUÖZ GÜRGÜR

Uzman Doktor Murat Balanlı yeni çıkan kitabı Açlık Diyeti'nde; “Az az sık sık yeme devri bitti. Kalori hesabının anlamsız olduğu anlaşıldı. Kolesterol korkusu sona erdi. Yumurta ve tereyağı özgürlüğüne kavuştu, sofralarda hak ettiği yerini geri aldı. Zeytinyağı mutfaklardaki tahtına oturdu.’İyileşemez’ denilen kronik hastalıkların artık nasıl tedavi edildiğini konuşuyoruz. ‘Ölene kadar içilecek’ denen ilaçlar tarih olurken, gıdaların ilaç olduğu gerçeği tekrar açığa çıktı!” diyor. Son zamanlarda ismini sıkça duyduğumuz bir konu aslında Fasting, yani aralıklı açlık diyetleri. Son dönemin popüler kilo verme yönetimi olan açlık diyetini Uzm.Dr. Murat Balanlı ile konuştuk.

Murat Hocam ben sizi yakından tanıyorum fakat sizi tanımayanlar için bize biraz kendinizden bahseder misiniz ?

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 1988 yılında mezun oldum. Buradan bakınca 32 yıllık bir meslek hayatım olduğunu söyleyebiliriz. İç Hastalıkları ihtisası sonrası dahiliye uzmanı olarak yıllarca çalıştım. Bununla birlikte İzmir SGK Sağlık İşleri İl Müdürlüğü, SGK Yönetim Kurulu Üyeliği, Behçet Uz Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Hastane Yöneticiliği gibi görevlerde bulunduktan sonra, bütüncül iyileşme ve sağlıklı yaşam temalarını esas alan kliniğimde çalışmalarımı sürdürüyorum.

Yemek ödüldü

Fasting yani aralıklı açlık diyetleri artık çok popüler, sık sık konuşulan bir konu. Bize biraz bundan bahseden misiniz?

Aralıklı açlık diyetleri son yıllarda çok daha popüler olsa da, aslında avcı toplayıcı dönemden beri açlık periyotları hiç de yabancısı olmadığımız uygulamalardan bir tanesi. Hazırda besinimizin olmadığı dönemlerde, avlanana kadar aç geziyorduk. Aslında yemek dediğimiz şey bir ödül idi. İnsanın doğasına daha uygun olan şey, acıktıktan sonra yemekle buluşmasıdır. Yoksa sadece öğün vakti geldi diye yemek yemek kendimize vereceğimiz en büyük zarardır. Yapılması gereken öğün sayısını azaltmaktır. İki öğün, hatta zaman zaman tek öğünle gün geçiştirilmelidir.

Aç olduğumuz için mi, yoksa yemek zamanı geldiği için mi yiyoruz ?

Burada günlük yaşamımızı biyolojik saatimize göre düzenleme gerekliliğiyle karşı karşıyayız. Bedensel faaliyetlerimizi bize dayatılan saatlere göre değil de içinde yaşadığımız evrenle uyumlu çalışan, kusursuz işleyen iç saatimize göre ayarlamalıyız. Bu sebeple tekrar vurgulamakta fayda var ki, kendimize çok daha yakından bakmalıyız. İçinizden gelen sinyalleri dinlemeyi öğrendiğinizde şu an mücadelesini verdiğiniz pek çok problemden kolayca kurtulabileceğinizi göreceksiniz.

İkinci kitabınız “Açlık Diyeti” tam da bu konudan bahsediyor. Kitap hakkında bilgi verir misiniz?

Uzun yıllardır hastalıkların tedavi sürecinde amiral gemim her zaman ‘beslenme’ olmuştur. Bu nedenle nelerin yenilip, nelerin yenilmeyeceği kadar, yemeklerin zamanlanması da o kadar önemlidir. Bu süreç içerisinde aç kalma süresinin uzun tutulması, vücudumuzda detoks süreçlerini başlatması, otofaji, insülin direncinin azaltılması, kronik enflamasyonun giderilmesi hatta ve hatta bağırsak mikrobiyotamızın iyileştirilmesine varıncaya kadar çok yararlı sonuçlar ortaya çıkarmaktadır. Kitabımda bu etki mekanizmalarından yola çıkarak, kronik hastalıkların yönetimindeki rolünü anlatmaya çalıştım. Bunu yaparken beraberinde otofaji, soğuk terapi açlık ve egzersiz konularını da bu sistem içinde ele aldım. Beslenmeyi düzeltmeden hiçbir şeyin düzelmediğini binlerce hastada tecrübe etmiş bir hekim olarak, bugün geldiğim yerde bir şeyin farkına vardım ve bu kitapta sizlerle bu farkına vardığım şeyi paylaşıyorum. Aslında bu yeni bir bilgi değil! Şifanın, iyileşmenin tarihsel süreç içerisinde en çok kullandığı yöntemlerden biri olan açlık, yani oruç ya da günümüzdeki kullanımıyla ‘fasting’. Bu kitapta, hastalıklara bütüncül tıp paradigması ile yaklaşan bir hekim olarak, açlığın hangi mekanizmalar ile sağlığımızı iyileştirdiğini anlattım. Açlık ile birlikte kronik hastalık süreçlerinin yönetiminde, klinik uygulamalarımızda önerdiğimiz yaşam tarzı ve gıda destek ürünlerinden de bahsetmeyi uygun gördüm. Ancak hatırlatmak isterim ki, süreçler mutlaka bir hekim takibi altında sürdürülmelidir.

Kendinizi keşfedin

16 saat aç kalıp 8 saat boyunca istediğimizi yiyebiliyor muyuz? Nasıl bir yol izlenmeli?

16 saat aç kalmak önemli, ancak bu sırada hiçbir şey yenilmemesi gerekiyor. Yediğiniz küçük bir lokma bile, bütün emekleri boşa çıkarıyor. Zira açlıkta 4-5 saat sonra lipoliz yani yağların yakılması olmaya başlıyor, ancak yediğimiz en küçük bir şey bile lipolizi aksatıyor. Bu nedenle 16 saatlik süre tam açlık biçiminde gerçekleşmelidir. Ayrıca 8 saatlik yeme periyodunda yine atıştırma yapılmamasını öneriyorum. İdeal kiloya ulaştıktan sonra 8 saatlik yeme periyodunda istisnalar yapabiliriz. 8/16 olarak başladığımız yeme aralıklarını zaman içinde 6/18 hatta 4/20 gibi açlık sürelerini uzatabiliriz. 24 saatlik açlık deneyimlerini de kendinizde keşfetmenizi mutlaka öneriyorum.

Sadece kilo vermek için mi açlık diyeti yapmalıyız?

Hedef kilo vermek değil, sağlıklı kalmak olmalı. Bu nedenle beslenme zamanlarının bu şekilde düzenlenmesi, kilo vermenin yanında, enflamasyonu (iltihaplanma) ve insülin direncini ortadan kaldırmak suretiyle başta kanser olmak üzere pek çok kronik hastalığın oluşumunu engelleyecektir.

Obezite dediğimiz olay, buzdağının görünen kısmıdır. Altında şeker hastalığından yüksek tansiyona, fibromyaljiden depresyona, otoimmün hastalıklardan kansere kadar varabilen bir dizi hastalık kocaman bir dağ olarak durmaktadır.

Acıkmadan yenilmemeli

Belirli aralıklarla mı uygulamalıyız yoksa bunu bir yaşam biçimi haline mi getirmeliyiz?

Bu çok önemli bir konu. Zira yemeğe karnımızı doyurmanın dışında çok farklı anlamlar yüklenmemeli, bu nedenle acıkmadan yenilmemelidir. Yaşam tarzı haline getirilmeli ve yemek için yaşamamalıyız. Yaşam tarzı haline dönüşmezse, tekrar eski hale dönmek kaçınılmadır. Bu nedenle zayıflamak demek, yalnızca kilolardan değil, zihinsel ve duygusal yüklerden de arınmak demektir.

Peki piyasada pek çok açlık diyetleri var, neye dikkat etmeliyiz mesela şeker hastası, tansiyon hastası ya da kan şekeri çabuk düşen insanlar bunu uygulamalı mı?

Elbette uygulamalı, ama mutlaka konunun uzmanı bir hekim ile birlikte tedavi amaçlı olarak ele alınmalıdır. Ayrıca sözünü ettiğimiz hastalıklar yüksek oranda enflamasyonun olduğu durumlar olduğu için, özellikle tercih edilmelidir.

Son olarak eklemek istediğiniz bir konu var mı?

Açlığın bizi zihinsel ve manevi olarak yükselttiği noktada, bedenimizin şifaya ulaşması kaçınılmazdır! AÇLIK İLE İNSAN KENDİNE YOLCULUK YAPMAKTA, AÇLIĞIN AYNASINDA KENDİNE BAKMAKTADIR. Açlık ile sınırları zorlanan insan kendini keşfetme yolunda ilk adımı atar. Çağlar boyunca da açlık hayatı sadeleştirmenin en kestirme yolu olarak uygulanmıştır. Bu, kaotik düzenin içinde boğulan insana verilecek bir nefestir. Bedensel ihtiyaçlarına ve arzularına fikrini, hürriyetini ve ruhunu feda etmiş biz âdemoğlunun uyanması için önemli bir araçtır. Az az sık sık yeme devri bitti! Kalori hesabının anlamsız olduğu anlaşıldı! Kolesterol korkusu sona erdi! Yumurta ve tereyağı özgürlüğüne kavuştu, sofralarda hak ettiği yerini geri aldı. Zeytinyağı mutfaklardaki tahtına oturdu! “İyileşmez” denen kronik hastalıkların artık nasıl tedavi edildiğini konuşuyoruz. “Ölene kadar içilecek” denen ilaçlar “tarih” olurken, gıdaların ilaç olduğu gerçeği tekrar açığa çıktı! Açlık Diyeti ile dinçleşip iyileşirken hem zayıflıyorsunuz hem zihniniz temizleniyor hem de üretkenliğiniz artıyor. Ruhsal ve bedensel bir iyilik hali hedefliyorsanız, Açlık Diyeti gerçekten muhteşem bir yol…

Kaç öğün yemeliyiz?

Ara öğünler olmamalı, boğazımızı kapatmalı ama kalbimizin kapılarını açmalıyız. Yalnızca İslam dininde değil, tüm dinlerde ve kültürlerde farkındalığı artırmak, kalpleri yumuşatmak, iyiliği ve hoşgörüyü artırmak için oruç, yani açlık çok sık tercih edilen bir ritüeldir. Ancak bu süreçlerde sıvı alımı sürdürülmeli ve ihmal edilmemelidir.

16 Saat önemli

16 saat aç kalmak önemli, ancak bu sırada hiçbir şey yenilmemesi gerekiyor. Yediğiniz küçük bir lokma bile, bütün emekleri boşa çıkarıyor. Zira açlıkta 4-5 saat sonra lipoliz oluyor yani vücut yağlar yakmaya başlıyor, ancak yediğimiz en küçük bir şey bile lipolizi aksatıyor.